Gunde kac saatinizi televizyon başında geciriyorsunuz? Peki, sizi bekleyen tehlikenin farkıda mısınız


Gectiğimiz gunlerde Philips’in piyasaya surduğu Philips DirectLife bize basit egzersizlerin sağlığımız icin ne kadar onemli olduğu gerceğini hatırlattı. Daha can yakıcı gerceklerse, aşağıda sizleri bekliyor.

Bu hafta icinde, Amerikan Kalp Derneği dergisi Circulation’da yayınlanan Avustralya merkezli bir araştırmaya gore; TV karşısında veya başka bir yerde miskin miskin oturarak gecirilen her saatin, sonu –coğunlukla kotu biten- kalp hastalıklarına yakalanma şansını (kotu şans?) arttırdığı ortaya cıktı.

Araştırma 25 veya daha buyuk yaşlarda, 3846 erkek ve 4954 kadın, toplam 8800 kişi uzerinde yapılmış. Teste katılan herkesin kolesterol ve kan şekeri olcumleri alınarak başlayan araştırma, katılımcıların izlenmesiyle devam etmiş. 1999-2000 yıllarında başlayan araştırma sureci 2006 yılına kadar devam etmiş. Bu surec icinde katılımcılar TV izleme surelerine gore 3 gruba ayrılmışlar: ilk grup ulkemizde pek az rastlanan 0-2 saat izleme suresine sahip insanlardan oluşuyor. İkinci grupta televizyona 2-4 saat arası vakit ayıran katılımcılar mevcut. Son grupsa sıkı TV izleyicisi denebilecek katılımcılardan oluşuyor. Tahmin edebileceğiniz gibi bu grup gunde en az 4 saatini TV’ye ayırıyor.

Araştırma sonucları cok rahatsız edici. Zira Gunde 4 saatin ustunde TV izleyen grubun kalp hastalıkları yuzunden hayatını kaybetme riski cok az TV izleyen ilk gruba gore %80 daha fazla. Riski bu denli arttıran duruma rağmen bircok katılımcı kalbe zararlı diğer etmenlerden –orneğin; sigara, yuksek tansiyon, kolesterol, sağlıksız beslenme- uzak durarak sağlığını korumaya calışıyor.

Araştırma ayrıca sadece TV’nin değil oturarak yapılan her işin –orneğin masa başında bilgisayar karşısında oturmanın- hemen hemen aynı etkiyi yaptığını gosteriyor. Bu durumda butun gun masa başında oturan ve akşam eve geldiğinde de TV karşısında oturarak vakit geciren bir bireyin ne kadar tehlikeli bir durumla karşı karşıya geldiği ortada.

Victoria Kalp ve Bobrek Hastalıkları Araştırma Enstitusu, Fiziksel Aktivite Laboratuarı Başkanı Profesor David Dunstan konuyla ilgili; “İnsan vucudunun hareket etmeye ihtiyacı var” yorumunu yapıyor.

“Dunyadaki teknolojik, sosyal ve ekonomik değişiklikler, insanların kaslarını mumkun olduğunca hareketsiz bırakıp enerji tasarrufu yapmalarını gerektirmiyor. Pek cok insan, gunluk hayatında sadece sandalyeden sandalyeye atlıyor. Sabah arabada otur, işe gidince masa başında otur, evde televizyonun karşısında otur… hayatımızda dişe dokunur başka hareket yok.”

İngiltere ve Avustralya’da ortalama TV izleme suresi 3 saatken, Amerika’da devasa bir değere, 8 saate cıkıyor. Bunun sonucu olarak Amerika’da yetişkin her uc kişiden ikisi aşırı kilolu. Bir başka değişle “obez”. Butun bu araştırma sonuclarına rağmen Profesor David Dunstan hala umutlu:

“Bazı alışkanlıklarımızı değiştirmemiz cok zor olmamalı. Duzenli egzersiz yapmak, uzun oturma surelerinden kacınmak ve “devamlı hareket etmeliyim”i akıldan cıkarmamak bu durumun onune gecmek icin yeterli. Oturmak sağlığımız icin gercekten cok kotu”

Belki Google gibi firmalar doğru yolda. Calışanları icin hareket edebilecekleri alanlar yaratarak Sağlık sorunları riskini ve buna paralel sağlık sigortasına odedikleri miktarları azaltıyorlar. Daha sağlıklı calışanların uzun vade de verimi artarken firmanın cebinden cıkan para azalıyor. Bu araştırmaya dayanarak pek cok işverenin konuyla ilgili tekrar duşunmesi gerekir. Şirketlerdeki; “Gunde verilecek, 15dk’lık, kac tane ara calışanlar icin en uygun olur?” sorusuyla karşı karşıya kalmak zorunda kalan İnsan Kaynakları ve İş geliştirme uzmanlarının iş yukuyse bu aralar biraz artabilir
__________________