
Duygu dozu abartılmış ceşitli reklamlarla gunlerdir insanlara “Anneler Gunu” nedeniyle hediye alınmasının gereği anlatılıyor. Ve bu dayatma yapılırken maddi ve manevi yonden bir anneye sahip olmayanların ya da bir şeyler almaya gucu yetmeyenlerin yaralarına tuz basılıyor. Anne olmak, bir evlada sahip olmak yaşamdaki en guzel duygu belki, ama isteyen herkes anne olamayabiliyor ya da şu veya bu şekilde evladını yitirmiş milyonlarca anne var etrafımızda. Bunun yanında annesini kaybetmiş milyonlarca da oksuz cocuk…
Dunyanın bir koşesinde anneler ve cocukları bir yerlerden atılan bombaların altında yaşama tutunmaya calışırken, ulkemizde pek cok insan asgari ucretle gecinmek icin cırpınırken, annelere alınması tavsiye edilen bilmem kac liralık pırlanta takılardan, akıllı telefonlardan, pahalı hediyelerden dem vuruluyor, anne sevgisinin kanıtı bunlarmış gibi. Anne sevgisi gibi gercek sevgilerin hicbir zaman maddi bedellerle gosterilemeyeceğine biliyoruz ve bu sevgiyi kanıtlamak icin illa da zengin olmamız gerekmiyor. Gonul zenginliği bunların hepsini hallediyor. Kelimelere sığmayacak duyguların dile getirildiği boylesi guzel bir gunde yıllar yıllar oncesinde “Vatanı” icin olumu goze almış bir evlattan, Mustafa Kemal ’den, annesi Zubeyde Hanıma yazılmış bir mektubu sizlerle paylaşmak istedik.
Zubeyde Hanımın şahsında eli opulesi tum annelerimizin gunu kutlu olsun…
1. Muhterem Valideciğim
İstanbul ’dan ayrılışımdan beri sizlere ancak birkac telgraftan başka bir şey yazamadım. Bu sebeple buyuk merak icinde kaldığınızı tahmin ediyorum. Bilhassa, hakkımda otekinden berikinden ve gerek gazetelerden işittiğiniz tamam olmayan haberler şuphesiz merakınızı artırmıştır. Şimdi vereceğim bilgilerle tatmin olacağınız icin endişe duyacak hicbir şey yoktur.
2. Samsun ’a ayak basar basmaz…
Biliyorsunuz ki İstanbul ’da iken yabancı devletler, devleti ve ulusu fevkalade sıkıştırmakta ve millete hizmet edebilecek ne kadar adamımız varsa hepsini hapis ve tevkifle, bir kısmını da Malta ’ya surerek herkesi sıkıntıya sokmakta pek ileri gidiyorlardı. Bana nasılsa ilişmemişlerdi. Fakat 3. Ordu Mufettişi olarak Samsun ’a ayak basar basmaz İngilizler benden şuphelendiler, Hukumete benim gidiş nedenimi sordular.
3. Zat-ı Şahane İstanbul ’a donmemi emretti
Nihayet İstanbul ’a cağırılmamı istediler, bunda ısrar ettiler. Hukumet de beni kandırarak İstanbul ’a gelmemi ve İngilizlere teslim olmamı sağlamak istedi. Bunun derhal farkına vardım. Tabiatıyla kendi ayağımla gidip esir olmam doğru değildi. Padişahımıza gercek durumu yazdım ve gelemeyeceğimi bildirdim. Zatı şahane de once uygun buldu. Fakat daha sonra İngilizlerin baskısı artmıştı. Sonunda O da İstanbul ’a donmemi emretti.
4. Butun Anadolu “Seni bırakmayız” dedi
Bu suretle artık resmi gorevimde kalmaya imkan gormediğim gibi askerliğimi surdurdukce de İngilizlerin ve hukumetin hakkımdaki ısrarına karşı durulamayacaktı. Bir taraftan da butun Anadolu halkı, tum ulus, hakkımda buyuk bir sevgi ve guven gosterdi, “Seni bırakmayız” dediler. Gercekte vatan ve milletimizi kurtarabilmek icin tek care, askerliği bırakıp serbest olarak milletin başına gecmek ve milleti tek vucut bir hale getirmekle doğacak kudret ve ulusal gucu kullanmaktan başka care yoktu.
5. Pek yakında butun dunya sonucu gorecektir
Ben de oyle yaptım. Elhamdulillah başarılı oluyorum. Pek yakında elle tutulur sonucu butun dunya gorecektir. Ben bu suretle hareket edince İngilizler derhal yalvarmaya başladı. Ve beni kazanmaya calıştı. Ve butun sucu bizim hukumete attılar. Gercekten hukumet de benimle uğraşmak istedi. Fakat gucu buna yetmedi ve yetemez.
6. Yakında meşru bir hukumet iktidara gelecektir
Daha bir zaman bu şekilde Anadolu icinde calışmakla her şey hallolacaktır. Yakında Millet Meclisi toplanacak ve meşru bir hukumet iktidara gelecektir. Ben de ihtimal o zaman İstanbul ’a geleceğim. Sıhhat ve afiyetteyim, katiyyen hic merak etmeyiniz.
7. Siz musterih olunuz
Salih Bey (Salih Fansa) Fuat Beyden alacağını aldı mı? Bunu bilgi almak bakımından soruyorum. Yoksa her ne olursa olsun, elhamdulillah hic onemi yoktur. Siz musterih olunuz ve bir sıkıntınız olursa derhal bana bildiriniz. Bu mektubu getirecek olan “….” size benim hakkımda istediğiniz kadar bilgi verecektir. Kendisiyle bana bazı elbiselerimi gonderiniz.
8. İnşallah yakında sevinc icinde goruşeceğiz
Hemşiremin sıhhati nasıldır. Eve herhangi bir taraftan saldırıda bulunuldu mu? Hala orada mısınız? Cocuklar ne yapıyor, buyuduler mi? Salih (Fansa) Beyle Madam Salih inşallah sıhhat ve afiyettedirler. Ben kendilerini daima yad ediyorum. Madamın benim hakkımda bir ruyası vardı. Galiba o cıkacaktır. İnşallah yakında sevinc icinde goruşeceğiz.
9. PekÂl bilirsiniz ki ben yaptığımı bilirim.
Ben, birkac gune kadar bir kongre icin Sivas ’a gideceğim. Tekrar Erzurum ’a doneceğim. Tekrar ediyorum: Her işittiğinize onem vermeyiniz. PekÂl bilirsiniz ki ben yaptığımı bilirim. Netice gormeseydim başlamazdım. Saygı ile ellerinizden, hemşiremin gozlerinden operim.
Salih ’e (Bozok): Gozlerinden operim; bana İstanbul havadisi vermene intizar ederim.
Ağustos 1335 (1919) / Mustafa Kemal
Kaynak: Sadi Borak, Ataturk ’un Ozel Mektupları, Kırmızı Beyaz Yayınevi