
15 Temmuz darbe girişimi hakkında cok şey yazıldı, cok şey soylendi. Ozellikle sosyal medya inanılmaz bir etkinlik sergiledi. Bu kadar şeyi okuduysanız blog yazarı Michael Sikkofield ’ın 15 Temmuz ile ilgili olarak yazdığı yazıyı mutlak suretle okumanız gerekiyor. Yazarın sitesine goz atmak isterseniz buradan ulaşabilirsiniz.
Merhaba kaynatasızlar.
Dunyada bu işin amacının ne olduğunu tamamen bilen yalnızca bir avuc insan olduğundan eminim. Haliyle vereceğim bilgiler dışındaki yorumlarım tahminden ibaret olacaktır. Fakat gercek olma olasılığı epey yuksek tahminler…
Turkiye coktan iki kutuba bolundu, AKP ’liler ve laikler. Bu anlatacaklarım fanatik AKP ’lilere işlemeyecek. Bu anlatacaklarım lafta Ataturkcu gecinip, AKP ’ye muhalefet etmekten gozu kor olmuş ve Rusya ’dan, BM ’den, oradan buradan medet uman denyo kesime de işlemeyecek. Duvara karşı da olsa, ben yine amme hizmetimi yapacağım. Once kısa bir bilgilendirme ve hatırlatma faslı:
Dun gece, 15 Temmuz yaklaşık 22.30 saatlerinde darbe yapılacağı ve koprulerin askerlerce kapandığı duyulmaya başladı. F-16 ve helikopterler tepemizden gecti, silah ve bomba sesleri duyuldu. Cok kısa surede de işin sadece TSK ’daki bir azınlıkca yapıldığını fark ettik. O andan itibaren ben de dahil bircok insanın aklına aynı şey geldi: “Tiyatro”. Evet bu alenen tiyatroydu, fakat bu bir AKP tiyatrosu değildi, değildir, olamaz. O yuzden ben “tiyatro”yu, şu an bu lafı kullananların en az %99 ’undan farklı bir manada kullanacağım. Yavaş yavaş durumu acıklayacağım, sakin.
Elbette elimizdeki tek darbe modeli 80 darbesi değil, fakat bir fikir sahibi olmak icin durumu onunla kıyaslayalım, bir şey kaybetmeyiz. Eğer bu başarılı olma amaclı bir darbe girişimi olsaydı, ilk başta muhtemelen şu iki şey gercekleşirdi: Birincisi, TSK 80 ’de olduğu gibi ansızın harekete gecerdi ve ikincisi, “tum gucleriyle” saldırarak devlet kurumlarını, basın organlarını ve hatta uydu olmak uzere bircok stratejik yeri ele gecirirdi. Dunku sacmalık ile 80 darbesi arasında bir kıyaslama yapacak olursak, TSK tumden saldırmadı. Aksine TSK kendi icinde bu harekete kalkışanların biletini kendisi kesti. Yalnızca azınlık bir grup, gostermelik olarak TRT, Cnn Turk gibi bazı kanalların binasını bastı, uydulara karşı bir girişimde bulunulmadı. Sanki Turkiye 80 ’de olduğu gibi yine tek televizyon kanalına sahipmiş gibi, insanların zihnindeki o meşhur Kenan Evren ’in TRT konuşmasını canlandıracak şekilde TRT ’de gostermelik bir bildiri okundu. TRT ’nin okuduğu bildiride “Ataturk”, “Laiklik”, Yurtta sulh cihanda sulh” gibi laikleri işaret eden laflar ısrarla tekrar edildi, “kutupları ne kadar ayırsak kÂrdır” mantığıyla hareket edildi. Bu bildiri adeta “Madem kotuyum oyleyse neden kumar oynadıktan sonra namaz kılan babaannemi kemerle dovmuyorum” diye konuşan kotu adamların olduğu gerizekalı STV dizileri gibi kor goze parmak sokarcasına “aha darbe yaptık ve duşmanınız biziz” diye bağırıyordu İkincisine gelecek olursak, evet ansızın harekete gecildi. Fakat sabah ezanı saatinde değil, sabahın ilk saatlerinde değil… Gece 10-10 bucuk gibi, herkesin coktan işten eve gelip uyanık olduğu, televizyon veya internet başındayken her şeyden alenen haberdar olabileceği cok amator bir saatte harekete gecildi. Sabahtan ve tan vaktinden itibaren havada dolaşması gereket jetler, nedense insanların en uyanık ve en televizyon başında oldukları saatte havadaydı. Akşam 10.30 ’dan, insanlar uyuyana kadar alcak ucuş yaparak seslerini iyice duyurdular, bazen ses bombası, bazen gercek bomba attılar, bazense helikopterlerden ateş edildi, iyice gurultu cıkardılar ve haliyle insan da oldurduler. Tum bunlar sabah olduğunda kesildi. Yani gercek bir darbenin esas başlaması gereken saatlerde, bu gostermelik darbe şovu bitiyordu.
Buradan sonra yazacaklarımı anlamanız icin ise, bugune kadar ısrarla anlatmaya calıştığım kuresel gucun onemini ve devletlerin bunlar tarafından yonetildiğini anlamış olmanız lazım. Tum dunyaya kakalanıp teşvik edilen neo-liberal politikaların da etkisiyle, ivmelenerek kureselleşen dunyada “bağımsız devlet” diye bir şey kalmamıştır, kalması da mumkun değildir. Devletleri; bankaların, devasa şirketlerin sahibi olan kuresel cetelerin yonettiğini bilmeniz ve icselleştirerek anlamış olmanız “şart”. Tabi ki “bağımsız devlet” bu dunya duzeninde asla tam olarak var olamaz, fakat hayatın sadece siyah-beyaz olmadığını da ihmal etmeyin. Kimilerinin bağımsızlığı biraz daha acığa calan gridir, bizimkisi daha koyuya calan gridir, Ortadoğu ve Afrika ’da siyaha bir ramak yakınlıkta gridir.
Neyse girizgahı yaptım, başlıyorum. Şimdi cok az geriye gidelim. El-Kaide diye bir şey vardı, ne oldu ona? 11 Eylul 2001 ’den itibaren surekli adını duyduk, zaman icerisinde her gecen yıl adını daha az duymaya başladık, ardından 2011 ’de Usame Bin Ladin olup denize atıldığında ise (?) adını neredeyse hic işitmemeye başladık. El Kaide ’nin yıllara gore Google ’da aratılma oranı şudur:
Fotoğrafı buyuterek tarihleri inceleyebilirsiniz.
Google bize 2004 ’ten onceki aratılma oranlarını vermiyor, fakat 2006 ve 2007 ’de, eylemlerine devam etse dahi El-Kaide ’nin insanların hafızasında coktan silindiği ortada. 2011 ’deki o ufak artış da Ladin ’in oldurulduğu tarihte vuku buluyor. Şu an ise El-Kaide ’den basında -neredeyse- tek bir haber yok, eski gucunden de eser yok. Ancak “Işid ile birleşecekler mi?” haberlerine konu oluyorlar.
Bir de şuna bakalım:
Bu da Işid ’in yıllar icindeki aratılma oranları. El-Kaide evrimleşti, Işid oldu. Teşbihte hata olmasın fakat İbrahim peygambere gokten indirilen koyun misali, bir anda Işid diye bir şey peydah oldu. Kuruluşu ve organize edilmesi daha eskilere dayanıyor fakat bunun onemi yok, insanların gozundeki imajdan bahsediyorum ben.
El-Kaide de, Işid de; silahı, istihbaratı, lojistiği dua edip gokten indiren adamlar değil. Kuresel cete tarafından yaratıldıkları ortada. Fakat El Kaide de, Işid de, kaybetmesi icin sahaya surulen piyonlardır. Işid ne zamana tarih olur, orasını bilmiyorum, Işid ’i besleyenlerin de ic dinamikler yuzunden bunun tarihini tamamen ongorebileceğini zannetmiyorum, fakat kesin olan şu ki Işid bir sure sonra yok olacak.
ABD, 11 Eylul ’den sonra girdiği Afganistan ’da ve Irak ’ta başarısız olmuş gibi lanse edilir. Evet Amerika devleti, ordusu ve ekonomisi buyuk yara almıştır. Fakat o sikindirik Bush ’un, Obama ’nın, senatorlerin değil, kuresel cetenin projesi olan BOP doğrultusunda tamamen başarılı olunmuştur. Derken ABD ’de guc kalmadı, halk da artık savaş istemez oldu, Suriye ’ye yıllarca bir şey yapılamadı. Avrupa ile ortak ordu kurulması icin BM ’de lobiler yapıldı, “Esad kimyasal silah kullanıyor” diye (kullanıyor olsa da, olmasa da) ısrarla propaganda yapıldı, fakat sonuc cıkmadı. Oysa cozumleri coktan ceplerindeydi, kendileri yerine savaşacak asalak suruleri vardı. Haydi IŞİD, parcala Suriye ’yi, arkandayız.
Şu an IŞİD ’in arkasında olanlar, cok yakında arkadan s*kecekler IŞİD ’i ve o da bir başka El-Cihadul Aty*rraa orgutune evrimleşinceye dek azalarak yok olacak.
Şimdi bunları neden anlattım? “Kaybetmek icin sahaya surulen piyonlar” lafımı daha iyi anlatabilmek icin. Bunu unutmayın, tekrar doneceğiz. Karşındakine bir piyon one surersin, karşısındaki hemen atıyla, filiyle o piyonu yer, fakat bir piyon uğruna en onemli taşlarından birini kaybeder.
Dun gece, kıcıkırık azınlık haliyle, adam akıllı hicbir stratejik hamle yapmadan ve sadece F-16 ’larıyla govde gosterisi yapan, bu sırada bombalayan, insan olduren adamlar da kaybetmesi icin surulen piyonlardı. “Yaavvv bu nasıl tiyatro, şurayı bombaladılar, insanları oldurduler?”
E tiyatro dediğin de boyle ihtişamlı olur zaten. Sana bir film senaryosu yazacak olsam ve seni karşımızda kotu adamlar olduğuna ikna etmeye calışsam, cok buyuk kotulukler yapan bir karakter yaratırım. Adam oldurup oraya buraya bomba koyan Joker yaratırım, İnsana zerre değer vermeyen Ajan Smith ’ler yazarım. Andy Dufresne ’e dayak atan gardiyanlar, hakkını gasp eden cezaevi muduru yazarım. Vs vs…
Sen hayatında anan-baban dışında (ki onlar bile her zaman değil) kac tane sana değer veren insan tanıyorsun? Dunya, sırf BOP uğruna İkiz Kuleleri ve Pentagon ’u vuran ruh hastaları tarafından yonetiliyor. Dunya, 11 Eylul ’u bahane edip Afganistan ve Irak ’ta milyonlarca sivil olduren, inanılmaz derecede sapık insanlar tarafından yonetiliyor. Dunya, maalesef tıpkı senin benim gibi icinde cok buyuk bir kotuluk potansiyeline sahip insanların, ellerine guc kudret gecmiş ve bunu kotuluğe doken versiyonları tarafından yonetiliyor.
Her neyse, AKP halkı meydanlara cağırdı. Darbe karşıtı iyi niyetli insanlar meydanlara cıktı. Keşke cıkmasalardı, kaybetmek icin sahaya surulen bu sahte darbede acık hedef haline gelip bu tiyatroyu daha fazla “kanla besleme”ye olanak sağlamasalardı… Olenlerimiz olduysa da en azından binleri bulan bir olum tablosu yaşamadık Fakat yaşayabilirdik. Jetiyle, tankıyla, tufeğiyle darbe yapan askerler olduğuna inanıyorsun ve tişortunu giyip sokağa cıkıyorsun. Tamamen duygusallık. Şehit ile telef arasında cok kalın bir cizgi vardır.
(Neler diyor bu adam, nereye bağlayacak, diye duşunuyorsan sabırla oku)
Dun gecemi sabaha kadar dış basını okumakla gecirdim. Fakat CNN ’i, Reuters ’i, ne bileyim Le Monde ’u okumakla değil, onları siktir et.
Cok net bir ornek gostereceğim. Son yıllarda surekli bahsettiğim şu Stratfor ’u bir hatırlayın. Kuresel cetenin, icerisinde gayet Turk satılmış calışanlar da barındıran ABD ’deki think-tank kuruluşu Stratfor dun gece buyuk bir amatorluk yaptı. 3-4 saat sonra yayınlaması gereken analizi, cok erken yayınladı.
“Neden Turkiye ’deki Darbe Başarısız Olacağa Benziyor?”
Bu makalenin servis saati, Turkiye saati ile gece 3 ’tur.
Aynı esnada Turk halkı darbe olacağına inanıyor ve sokağa hucum ediyordu. Dun geceki kişisel tecrubelerime dayanayım, birkac saat sonrasında bile insanlara sokaklara cıkmamaları gerektiğini, bunun bir dolap olduğunu anlatmaya calıştığım tweet ’lerime ve Facebook paylaşımlarıma “YAHU ADAMLAR TBMM ’Yİ BOMBALADI SEN NE DİYOSUN?” diye tepkiler alıyordum ve bu tepkilerin sayısı, diğerlerine nazaran coğunluktaydı. Dun geceyi yaşayan ve insanların tepkilerini takip eden herkes de bunu bilir zaten. Yani insanlar cok ciddi bir darbe ile karşı karşıya olduklarına inanırlarken, Stratfor coktan beyaz bayrağı dalgalandıran haberi yayınladı.
Stratfor bu analizi Turkiye saati ile gece 3 ’te yayınladı. Cok iyi niyetli bir yaklaşım ile, bu makalenin yazılma emri 1 saat oncesinde verilmiş olsa, 1 saat icerisinde de yazılmış olsa, Stratfor darbenin başarısız olacağını Turkiye saati ile gece 2 ’de biliyordu.
İyi niyetli yaklaşımları bırakalım, gerceğe donelim: İlgili makalenin icerisinde, dun yaşananlar ile ilgili araya sıkıştırılan 3-5 cumle dışında guncel bir haber yoktu. Makalede Turkiye ’deki kutuplaşmadan, AKP ’nin 2015 secimlerini %49,5 ile kazandığından, AKP ile Fethullah Gulen ’in arasının cok acık olduğundan dem vuruluyordu.
Bu metin cok onceden hazırdı. Servis edilmek icin bekliyordu. Fakat biraz erken yayınlandı. Yayınlansa da bir şey değişmez, zaten kac kişi haberdar Stratfor ’dan?
Bir diğer think-tank kuruluşu RAND, olayların en alevli olduğu saatlerde Ortadoğu uzmanlarının şu minvaldeki tweet ’lerini yayınlıyordu:
“Erdoğan darbeyi atlatabilirse oncekinden de guclu olabilir”
Hadi ya, ciddi misin? Bunlardan daha arşivlediğim niceleri var, fakat sivri sineğe saz diyerek bu fasla ara veriyorum.
Tum bu anlattıklarım zaten aklı selim bir insanın, hic bu kanıtlara ihtiyac duymadan da feraset ile akıl edebileceği şeyler elbette. Fakat meramımı olabildiğince izah etmeye calışıyorum.
Tabi bir de işin Turkiye ’deki falsoları var, onlara giriş bolumunde değinmiştim. Koca TSK, bir avuc azınlık adamı indiremeyecek oyle mi? TSK tankıyla tufeğiyle darbe yapacak ve tişortlu insanlarımız tankı ele gecirip ustunde tepinecek oyle mi? Allah korusun ama gercek bir darbe girişiminde bunları başar bakalım… Bu iş oyle biber gazına benzemez ağalar, F-16 ’dan, tanklardan bahsediyoruz. TOMA ’lı polislerden değil, nice imkanlara sahip olan TSK ’dan bahsediyoruz.
TRT ’de sozum ona darbe nutuğu okunurken, TRT askerlerce basılmışken, aynı TRT ’nin resmi yayın organları, TRT ’deki nutuk ile AYNI ANDA “darbe yok, her şey kontrol altında” minvalinde şoyle AKP yanlısı tweet ’ler atıyordu:
Ve daha niceleri, Trt ’nin Twitter ’ı orada git bak, hatta inanmıyorsan dayıya sor.
Gelelim bir diğer komik sahneye. Askeri bir darbe girişimi var ve ucuş saatinden ucuş guzergahına kadar her şeyi belli olan Erdoğan ’ın ucağı, sağ salim Marmaris ’ten İstanbul ’a ulaşacak oyle mi?
Erdoğan ’ın yeni ayrılmış olduğu Marmaris ’te bomba patlatıldı, ardından varmış olduğu Ataturk Havalimanı ’nda da bomba patlatıldı, bunların hicbiri olumcul maksatlı değildi, tamamen “Bak Tayyip neredeyse oraları vuruyoruz” mesajıydı.
Stratfor ’un ve dolayısıyla ABD ’nin ve dolayısıyla Fethullah ’ın elinde; Erdoğan ’ın ucağının saniye saniye, nerede olduğu bilgisi var guzel kardeşim, mesela bu tweet ’i attıkları anda Erdoğan ’ın ucağının Marmara Denizinde olduğunu gosteriyorlardı.
Ote yandan jetlerin havada ucuştuğu bir darbe anında, hicbir akıllı devlet lideri elini kolunu sallaya sallaya sıradan yolcu ucağıyla dolaşmaz. Hele hele Tayyip Erdoğan… Kabe ’de bile 219020 tane korumayla yuruyen adamdan bahsediyoruz burada.
Tamam artık, hala bu darbenin ciddi bir darbe olduğuna “inanan” varsa daha fazla dil dokmem luzumsuz. Konuyu esas yere getireceğim. Bu darbe girişimi, Akp veya Tayyip Erdoğan tarafından organize edilebilecek bir iş değildir.
Gecen ay Ataturk Havaalanı ’na oldukca profesyonelce giren, sadece canlı bombalarla değil, aynı anda başka adamlarıyla cok ince planlanmış bir şekilde kritik noktalardan taramalı tufekler ve el bombalarıyla insanlara ateş eden, cok iyi hazırlanmış bir IŞİD ’e şahit olduk. Bu operasyonun tetikcisinin IŞİD olduğunu, fakat mimarının IŞİD olmadığını hepimiz biliyorduk. IŞİD ’in siki, istihbaraten bu kadarına uzanmaz.
Aynı şekilde AKP veya Erdoğan, 100 ’den fazla rutbeli askeri (bakın erleri gectim, rutbeli askerlerden bahsediyorum) motive edip bir kamikaze saldırısı yaptıramaz. O kadar F-16 ’yı, Skorsky helikopteri, tankı bunların eline verip de “haydi aslanlarım, kendi ulkenizi vurun” diyemez, dese de ikna edemez. Başka ulkeye taarruzda buna gucu yeter, fakat kendi ulkesi icin asla. Bu oyle miting meydanında bomba patlatmaya benzemez ağalar, kapsamlı bir askeri harekattan bahsediyoruz.
El-Kaide ve Işid orneğinde de anlatmaya calıştığım gibi, dun darbe yapacağını zanneden salaklar kaybetmeye mahkum olarak sahaya surulen piyonlardı. Belki bir kısmı ilk başta sahiden başarılı olacağına inanıyordu, belki bir kısmı sonradan kurtulacağı sozu almıştı, nasıl ikna olduklarını bilemem. Fakat emri aldıkları yer AKP değil, kuresel ceteydi. Yazının başında tahminlerde bulunacağımı soylemiştim, fakat bundan adım kadar eminim.
İsmet İnonu sağ olsun, 1940 ’ların ikinci yarısından itibaren Fulbright Anlaşması gibi bircok gizli anlaşma imzalamıştır. Truman Doktrini, Marshall Yardım Planı derken, bizim sadece eğitim gibi sosyal fonksiyonlarımız değil, aynı zamanda askeriyemiz de ABD ’ye hediye edilmiştir.
Kuresel cete, kaz gelecek yerden tavuğu esirgemeyerek, herkesin varlığını gayet bildiği o TSK ’ya sızmış ABD komutası altındaki piyonlarını kaybetmeleri icin sahaya surdu.
Siyasette “ya hep ya hic” yoktur. “Ya cok iyi dostuz ya da en kotu duşman” yoktur. “Ya hep iyi gecineceğiz ya da hep bozuşacağız” yoktur. Erdoğan IŞİD ’i destekliyor olsa bile, uzun bir suredir kuresel cete ile arası limoni.
Yine CFR ’nin basın organlarının dun gece atmış olduğu tweet ’lerden bazı ornekler vereceğim:
“Erdoğan generalleri guclendirdi ve darbe riskini doğurdu”
“Erdoğan (bu darbe girişiminden dolayı) sadece kendisini suclayabilir”
Bunlar CFR ’nin dun Erdoğan icin kullandığı ifadelerden bazılarıydı. Yani bu iş, gorunurde Erdoğan ’ın yararınaymış gibi gozukse de, o sadece bal tutan parmağını yalayacak, esas kazanan kuresel guc ve her daim kaybeden biz olacağız.
Bu oyun icinde oyun dolu oykuden kendi cıkarımlarımı yapacak olursam: 1) Darbe girişimi kaybetmeye mahkum bir tiyatroydu.
2) Darbe girişimi asla ve asla AKP tarafından organize edilmedi.
3) Darbe girişimi zayıf dahi olsa, yine de AKP ’nin organize edebileceği capta bir iş değildi.
4) Darbe girişimi kuresel cetenin emriyle oldu,
5) TSK ’daki Fethullahcı veya diğer ABD komutası altındaki adamların bir kısmı feda edildi. Fakat kesinlikle hepsi edilmedi. Tayyip Erdoğan ’ın soylediği “Bu olay aslında Allah ’ın bir hediyesi, Fethullahcılar TSK ’dan temizlenecek” lafı Polyannacılık.
6) Tayyip Erdoğan bu zayıf darbe girişiminden haberdardı, girişimin olacağını da, fiyaskoyla biteceğini de iyi biliyordu.
7) Amac AKP veya Tayyip ’e hizmet etmiyordu, onlar gecici olarak nimetlenecekler. Amac kuresel cetenin Turkiye ’deki yeni hamlelerine zemin hazırlamaktır. Kuresel cete fani insana değil, kalıcı sisteme yatırım yapar.
Peki nedir bu amac? “Bilmiyorum” lafını bir acizlik olarak zanneden insanlarla dolu bir toplumda yaşamamıza rağmen “bilmiyorum” diyorum, fakat akla gelen ilk tahmin elbette başkanlık sistemi.
Dunyada başkanlık sistemiyle yonetilen ulkeler şunlar:
ABD ve Guney Kore ’yi saymazsak, başkanlık sistemiyle yonetilen tum ulkeler rezil haldedir. Bir de belki ekonomik durumu surekli bizimle karşılaştırılıp “la yukseliyor mu, yoğusam balon da patlayacah mı” diye tartışılan Brezilya var. Onun dışında liste cop dolu.
Velhasılı kelam amac ilelebet bir Tayyip iktidarı değil. Israrla tekrar ediyorum: Kuresel cete fani insana değil, sisteme yatırım yapar.
Buyuk Ortadoğu Projesi lafı klişeleşti diye sanki boyle bir şey yokmuşcasına davranan ve ciddiye almayan denyo kitleye seslenmek istiyorum. Condolezza Rice ’ın Ortadoğu ’daki neredeyse tum ulkelerin sınırlarının değişeceğini yıllar oncesinden bildirdiği Buyuk Ortadoğu Projesi oyle bir anda gokten zembille inmez. Bu tur projeler ve amaclar, soylentileri ilk yayıldığı anda herkesin diline duşer, fakat gerizekalı insan evladı kısa sure icerisinde bunların gercekleşmediğini gorunce konuya ilgisini kaybeder.
BOP; uzun yıllar, buyuk emekler, buyuk uğraşlar, buyuk yıkımlar ve buyuk kanlar gerektiren bir projedir. Afganistan ve Irak ’a bizzat ABD mudahelesi, Arap baharları, Kuzey Afrika ve Ortadoğu ’da indirilen liderler ve bolunen ulkeler, kuresel cetenin caktığı kılıvcımı alevlendirerek birbirini mezhep dolayısıyla katleden msulumanlar, Suriye, IŞİD… Daha orneğe ihtiyacın var mı?
Dunyada catışmaların olduğu ve ABD ’nin menfaatini etkileyen bolgeler, CFR tarafından şoyle gosterilir. Haritayı direkt CFR ’nin kendi sayfasından aldım:
Farkındaysan Ortadoğu ’da o kadar fazla savaş ve karmaşa var ki, artık noktalar ic ice gecmiş durumda ve birbirinden ayırt edilemeyecek halde. İşte budur BOP. Birilerinin “Merhaba arkadaşlar, biz BOP icin sizin ananızı belliyoruz” diye acıklama yapılmasını bekliyorsunuz herhalde. Gerci bunu soyleseler bile ancak uzerinden mizah yapıp sığır gibi yaşamaya devam edersiniz ya, neyse.
Bir ek bilgi daha vereyim, goz cıkarmaz:
Wikileaks ’i kurcalarken karşılaştığım bu mail ’leşmede, Stratfor daha 2010 yılında AKP ve Feto ’nun duşman oluşunu tartışıyordu. (Release Date 2013 dediği şey, Wikileaks tarafından yayınlanma tarihidir. Mail ’leşmenin esas tarihi aşağıda yazan 2010-08-25 ’tir)
O tarihten birkac sene sonra catışmaları daha ayyuka cıkar oldu. Zaman ve CIA ’in Turkiye şubesi olan Taraf gazetesindeki cemaatci yazarlar “Buyutulecek bir şey yok” diye acıklamalar yaptılar. Daha dun gibi hatırlıyorum, balık hafızalı olmayın, Akp ’lisi de cemaatcisi de ilk başlarda bu catışmalar icin “OYUNA GELMEYELİM ARKADAŞLAR, BİZİ BİRBİRİMİZE KIRDIRMAK İSTİYORLAR, AKP CEMAAT KARDEŞTİR” minvalinde paylaşımlar yapıyorlardı sosyal medyada. Bu amına koduğumunun “sosyal medya” lafına da uyuzum ama kullanmamız gerekiyor işte ne yapalım, her neyse. Derken AKP-Cemaat catışması aleni hale geldi, dershanelerin kapatılma kararı, tape ’ler falan derken, Tayyip cemaati “Paralel, Haşhaşi” gibi isimlerle iyice duşman olarak tanımladı. İşte o zaman, bizim yıllardır anlatıp da inandıramadığımız şu Fethullah ’ın ne mal olduğu gerceğini kabul etti Akp ’liler. Fakat bilgi sahibi olmadan, sırf Tayyip duşman ilan ettiği icin…
Bu laflarım bircok insana teshir etmeyecek, bunu biliyorum. 3-4 yıl oncesine kadar Fethullah Gulen ’in bir kuresel cete uşağı olduğunu anlatmaya calıştığımızda “SEN BİR FİTNECİSİN” diye konuşan tiplere veya bildikleri halde salak rolune yatanlara bu anlattıklarım fayda etmeyecek. Gercekten bir darbe girişimi yapıldığına inanan, tape ’lerin kurgu olduğuna inanan insanlara bu anlattıklarım fayda etmeyecek. Ote yandan her kotu şeyin planyacısının Tayyip olmasını isteyen gerizekalı kor muhaliflere de bu laflarım tesir etmeyecek.
Bunları anlattığım icin bana birileri “darbeci”, birileri “fetocu”, birileri “artık Akp ’li oldu” diyecek. Kim nasıl gormek istiyorsa oyle iftira atacak. Ortak paydada buluşacakları diğer nokta ise, tum bu anlattıklarımı “komplo teorisi” diye itibarsızlaştırmak, değersizleştirmek olacak. Sırf işlerine gelmediği icin.
Oyleyse bunları neden yazdım? Bir kişi bile anlasa, birkac kişinin bile aklına soru işareti takılsa, birkac kişi bile dunyadaki kuresel gucun nasıl bizi parmağında oynattığını, birilerine başbakancılık, birilerine devrimcilik, birilerine darbecilik oynattıklarını kavrasa, bu benim ve bizim dunyadaki karımızdır. Esas karım ise, gozleri olmadığı halde her şeyi goren Birinin cabalarımı gormesidir.
Yoksa katlanılacak bir mahlukat değil insanoğlu.
Kaynataya selamlar.