
Banu Avar 15 Temmuz darbe girişimiyle alakalı olarak mutlaka okunması gereken bir yazı kaleme aldı. Teorilerden boğulduğumuz şu gunlerde biraz olsun duşunmemizi sağlayacak bu yazıyı okumanızı şiddetle tavsiye ediyoruz.
Yazının orijinalini şurada bulabilirsiniz.
***
Bu gibi travmalardan 3 vakit sonra kaleme sarılanlar ekranları dolduranlar olabilir. Ben onlardan değilim! 61 yaşındayım ve 1960 darbesinde cok kucuk yaş da olsam da hafızamda biriktirdiklerim var. 71 ’i ‘tam anlamıyla ’ yaşadım! 1980 ’de hayatımız durdu! Sonrasında ordu ve millete yapılmış ‘Ergenekon ’ darbesine kadar irili ufaklı darbeleri yuzyuze yaşayanlardan biriyim.
Bugun ‘komplo teorisi ’gibi ne olduğu mechul bir suclamanın ardına sığınıp, komploları perdeleyenlere inat, gazetecinin bilgi toplayarak durumu anlama/anlatma gorevini 43 yıldır yapmaya calışıyorum.
Oncelikle 15 Temmuzda ‘sahneye konanlar ’, ‘başımızdakilerin ’ sahneye koyacağı boyutta değildir!
Bundan en iyi yararlananlar onlar olsa bile, daha buyuk senaristlerin kalemi ayan beyan gorulmektedir. ‘Komplocu! Sen herşeyi dış mihraklara bağla!! ’ diyenleri duyar gibiyim. Ama bıkmadan tekrarlayacağız: Bağımlı ulkelerde dış ve ic mihraklar bir butundur. Karar ve uygulama ise dışarının yonlendiriciliğindedir. Oyun kurucu onlardır. Piyonlar verilen gorevi yaparlar. Bazen bu gorevi bilmeden yaparlar. Gorevleri bittiği zaman kendileri de biter!
Bu oyunun sonunda kazandı zannedilenlere sıra 2. Perdede gelir.
Onlar da bir sure sonra kafalarına inen balyozun altında ezilir. 1960, 1971, 1980, 1997 ’de 2007 ’de yaşadıklarımızın sonucları bunlara ornektir. Malum sosyal olayların sağlaması ‘TARİH LABORATUARINDA ’ yapılır.
Bilinen kadarıyla darbelerin tumu sabaha karşı ortalıkta kimse yokken gercekleşmiş millet sabah kalktığında radyo ve televizyonlardan kahramanlık turkuleri arasında muhtıra dinlemiştir.
Bu oyle olmadı. Bir Cuma akşamı en kalabalık saatte Boğaz Kopruleri kapandı Ankara ve İstanbul semalarında F 16 lar korkutucu alcaklıkta ucmaya başladı.
Saat 22:30 ’dan itibaren ‘televize darbeyi ’ izlemeye başladık.
Aynı anda dışardaki belli başlı ‘duşunce kuruluşları ’nın (istihbari merkezler) yayınlarını takip ettik. Gelişmeleri Turkiye ’deki medyalardan once veriyorlardı. İlginc bir ayrıntı. Ankara ’daki Amerikan Buyukelciliği 15 temmuz saat 18.37 de vatandaşlarına acil uyarı yolladı: “Ankara ’da silah sesleri duyuldu. İstanbul ’da kopruler kapatıldı” Oysa olaylar bu uyarıdan 4 saat sonra gercekleşmişti!
Turk Silahlı Kuvvetleri icinden birileri, onculeri belli olmayan bir grup bu senaryonun piyonlarıydı.
Ve bu acılış sekansından hemen sonra AKP ipleri ele almış gibi gorunuyordu. Tum ozel televizyonlar gece boyu halkı galeyana getiren meydanlara cağıran seslere yer verildi. Spikerlerin parmakları arasında duran ceb telefonları ekranlarında cumhurbaşkanının yuzu vardı. Efendilerinin emrinde ‘Yurtta Sulh Konseyi ’ diye TRT spikerine “BM NATO ve tum kurumlara anlaşmalara sadığız” cumleli bildiri okutuldu. Sonra TRT studyolarını ‘halk ’ bastı, spikeri kurtardı. CNN ikinci mağdur ekran oldu. ‘Darbeciler ’ oraya sadece birkac er yollamışlardı. Birkac saat sonra bir kısmı ‘tatbikatta olduğunu sanan ’ Mehmetciği sokakta IŞİD profili cizen birileriyle başbaşa bırakıp Yunanistan ’a ucacaklardı!
Polisle Asker karşı karşıya gelmiş sonucta 161 vatan evladı birkac saat icinde toprağa duşmuştu.
Meydanlar insan doluydu. Ekranlarda ‘Vurun kahpeye ’ goruntuleri vardı. Yerde yatan ustu cıplak Mehmetcikler vardı. Karakollarda dayak yiyen Mehmetcik videoları vardı. Daha kotulerden sozetmek istemiyorum. Bu da başka birilerinin ekmeğine yağ suruyor!
Ekranlardaki goruntulere ilk baktığımda aklıma Saddam ’ın heykelini indiren Iraklılar senaryosu geldi.
Unlu reklam şirketi Hill and Knowlton Irak – Kuveyt senaryosunu 10 milyon dolara yazdığını ve ABD Kongresinden Irak meydanlarına, Saddamcı askerlerin linc goruntulerinden, Amerikan askerlerini Amerikan bayraklarıyla karşılayan Iraklılara, Libya ’da kaddafi ’nin tozlar icinde cansız bedeninin suruklenmesine kadar tum figurasyonu ayarladığını belgeleriyle acıklamıştı! Arap Baharı ’nda Mısır ’da halkı Tahrir ’e cağıran ve meydanlarda pembe giysileriyle halkı galeyana getiren kadın Esma Mahfuz CIA ’nin Katar ’daki “Değişim Akademisi ’nde ‘darbe eğitimi ’ alanlardandı.
Boğaz koprusunde Fesli adamlar, beyaz Arap entarili başı dazlak sakalı belinde bir figuran bir askerin kafasını kameraya tutuyordu!
Genel Kurmay Başkanı hırpalanmış bir şekilde ceketsiz, bitkin vaziyette helikopterden inerken ekranlara yansıdı. Koca TSK ’nın komutanı emir eri ve ozel kalemi tarafından derdest edilmişti! Golbaşı ’nda onlarca polisin oldurulduğu haberi yayıldı. Emniyet Terorle Mucadele Daire başkanı Turgut Aslan kafasından vurulmuş halde bulundu.
Ertesi gun mecliste 1. Perdeyi muzaffer kapatanlar 1500 ’den fazla Turk Silahlı Kuvvetler mensubunu ‘Fethullahcı darbeye bulaşma ’ sucuyla tutukladılar.
Bunlar icinde buyuk coğunluğu Terorle Mucadele eden bolgelerde onemli komutanlıklardalar. Adalet bakanı 6 bin gozaltı olduğunu acıklıyor. Aralarında hakim, savcı ve polisler var.
Senaryosu Atlantik otesinde yazılmış, bilerek ve bilmeyerek rol alanların icice olduğu bir DARBEMSİ ŞEY yaşadık.
SONUC: ORDUYA VE MİLLETİN ALGISINA BALYOZ İNDİ:
1- Demekki darbelerin sonu gelmemişti. her an herşey olabilir modunda yaşayacaktık. Korkunun krallığında.
2- Ordu icinde ‘hain ’ kaynamaktaydı / Hainler cezalandırılacak.
3- Tum guvenlik gucleri caresiz algısı yayıldı.
4-PKK ile mucadele eden, şehit duşen Mehmetcik ’in halk gozu ve gonlundeki yeri ile oynandı.
5- Batı basını Turklerin IŞİD sloganlarıyla meydanlara indiği gosterildi, Turk milletinin IŞİD ’e yakınlığı algısını yayıldı. ABD Savaş Bolumu Enstitusu ’nden Jennifer Cafarella olaylardan hemen sonra, meydanlar Allahu Ekber diye inlerken “ Bu yarım darbe sonrası Erdoğan, zaten cok gonullu olmadığı IŞİD ile savaşta iyice yan cizmeye başlayacaktır.” yorumunu yaptı.
6- Herkes F tipi diye yaftalanabilir ve hayatı kararabilirdi. Oysa Fethullah figuru 2010 ’a kadar AKP muttefiki ve CIA korumasındaki ılımlı İslamcı imamdı. Bu olayla beraber muhafazakar kesim arasında da ‘gecmişi hatırlayan muhbir vatandaş ’ korkusu yayıldı. Amerikan duşunce (!) kuruluşları ilerde muhafazakarlar arasında kanlı catışmalar olabileceğini ve bunda Fethullah cemaatiyle AKPli karşıtlığının rol oynayacağını yazıp ciziyor.
7- Ve PKK ile mucadele eden en onemli komuta kademeleri şu an başsız. Doğu ve Guneydoğudaki TSK mevzileri harmanlanıyor. Bu durumda terorle mucadele nasıl ilerleyecek? ABD ’nin Suriye Turkiye arasında acmak istediği Kurt Koridoru oldu bitti ile acılacak mı?
Bu durum Turkiye ’de Guneydoğu ’da nelere yol acar?
Kuresel cete yayın organları Foreign Policy, Atlantic Council Ortadoğu Masası, İngiliz istihbaratı basını, Pentagon yayın organları Henri Barkey, Graham Fuller, Steven Cook , Aaron Stein ve benzer istihbarat elemanlarının yorumları 2 gundur nete yağıyor.
CFR (Dış İlişkiler Konseyi yayın organı Foreign Policy ’de yeralan makalesinde Ortadoğu ‘uzmanı ’ Aaron Stein ’ın şu cumleleri gozdağı cumleleriydi:
“Sadece Hukumet değil Ordu da istikrardan uzak ve bu, bir NATO uyesi ulke icin daha cok bolunmeye, catışmaya ve istikrarsızlığa yol acar”
CFR, darbemsi şey ardından ‘Erdoğan kendi yaptı kendi buldu ’ başlığı altında ‘Erdoğan ’ın askerleri fazla guclendirdiği suclamasına” yer verdi.
Turkiye ’de sık sık boy gosteren ve Sarayda ala vala ile ağırlanan CFR uzmanlarından Steven Cook: “Bu işin getirileri belli: AKP Turkiye ’yi daha da donuşturmek icin gercek ya da hayali muhalif avına cıkacak. Bu, Turkiye ’de demokrasiyi değil secilmiş otokrasiyi besleyecektir.” diye yazdı.
Ve Fethullah ’ın kefalet kağıdını imzalayan CIA uzmanı Graham Fuller dun yayınlanan “Turkiye ’nin ‘kaybet kaybet ’ Darbe Durumu” Turkey ’s Lose-Lose Coup Situation başlıklı makalesinde, “ Yakında gorulecek ki bu olay Turkiye ’deki herkes icin bir ‘kaybet kaybet ’ olayıdır. Ordu da millet de derin bir şekilde bolunmuş olacaktır. Darbe geleneği hortlamıştır. Geniş bir sivil catışma ortamı muhtemelen yakında bir askeri mudahaleyi gerekli kılacaktır” diye yazdı.
SENARYO, Irak ve Afganistan ’a el koymak icin kendi kulelerini patlatan bir aklın eseri gibi.
İkiz kulelerde suclu El Kaide ve Bin Ladin ’di. Musluman coğrafyada cadı avı başlatan hamleydi. 11 eylul kitabı yazarı Tarpley hatırlayın ne demişti: “ Duşman algısı olmadan oligarşik duzen kurulamaz! Terorle savaş diyenler finans baronları. Bu elitler korku olmadan sosyal ve ekonomik ilişkileri toplumlara dayatamazlar!”
Birileri bu senaryodan onceden haberdardı.
Mart 2016 ’dan beri Batılı kaynaklar ‘Turkiye ’de darbe ’ diye kampana calıyor!. 2 yıldır da mevcut iktidarın kullanım suresinin bittiğini yazıp ciziyor. Cozum surecini kesintiye uğratarak ABD muttefiği PYD ve PKK ile mucadele eden orduya ateş puskuruyor. Batı basınında sık sık ‘PYD meselesinde hukumetle Amerikan yonetimi uzlaşamıyor. Kurt koridoru Turkiye yuzunden acılamıyor ’ makaleleri cıkıyor.
Erdoğan son kartlarını actı.
Bolgesel guclerle goruşmelere başladı, Gelecek hafta ABD ’deki NATO toplantısına ust duzey subaylar gidecek. Ve dun Amerika ile ‘yeniden model ortak olmak istediği ’ yonunde mesaj iletti. Amerika ’dan ise sıcak bir karşılık yok Duşunce (!) kuruluşu adı altındaki istihbarat teşkilatlarının uzmanlarının makale ve analizleri ilişkilerin ‘kaosa ’ bırakılacağı yonunde. Ozellikle Graham Fuller yazısına bu gozle bakılmalı.
Bu restleşmede ekranlara yansıyan ayağa kurşun sıkılır cinsten haberler kan donduruyor.
Bu yazıyı yazarken Cumhurbaşkanı baş danışmanı Şeref Malkoc ’un videosu duştu ekranlara. ‘Millet darbecilere karşı meşru mudafaa hakkını kullansın diye silah alımı onundeki engeller kaldırılacak” dedi!
Ozetle, cok acık yazmak mumkun gorunmuyor ama hissedilen o ki ‘taraflar ’ oyunu cok onceden biliyordu.
Oyunda hazırlıklar yapılmıştı. İcte ve dışta ‘tepedekiler ’ pazarlık ve restleşme icindeler. Oyunun ilk perdesi bitiyor. Bir surec icinde 2. Perde acılacak. Allah meczuplara fırsat vermesin. Turk milletinin yuce itidaline guveniyoruz!
Başta soylemiştim, hayatımız askeri darbe tarihine paralel gecti.
Bugune kadar yaşadığımız darbelerin tumunde darbeciler Kuresel Ceteye bağlıydılar ve bunu muhtıralarında dile getirmişlerdi. Gencler ve bunları yuzyuze yaşamamış olanlar icin kısa bir hatırlatma:
27 mayıs 1960 Albay Alpaslan Turkeş “Askeri idarenin ittifak ve taahhutlere sadık ve NATO ve CENTO ’ya bağlı”olduklarını ifade eden bildirisini okumuş.
General Cemal Madanoğlu darbeden 28 yıl sonra ‘CIA ’nin işin tam ortasında olduğunu” itiraf etmişti. Darbeden 2 ay sonra Turk Silahlı Kuvvetleri ’nden 235 general ve 5000 subay emekli edilmiş Ordu ’nun kanadı kırılmıştı. İntiharlar ve idamlarla halk buyuk travma yaşamıştı.
12 mart 1971 ’de Ordu darbe yapmış hukumet tasfiye edilmişti.
Nihat Erim Darbenin başbakanı, yardımcısı kan emici Dunya Bankası ’ndan getirtilen Atilla Karaosmanoğlu ’ydu. İki yıl icinde Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan Huseyin İnan idam edildi ve binlerce insan, sıkıyonetim askeri mahkemelerinde yargılanacak. 10.000′ den fazla kişi gozaltına alınacak, evlerde Dergi ve gazeteler aranacak, kitaplar toplatılıp yasaklanacak siyasal parti ve sendikalar kapatılacak, aydınların dışarı gocu başlayacaktı. Bir cok kişi işkence sonucu olmuş ve sakatlanmıştı. Benim gencliğim bu travma ile gecti.
12 eylul 1980 sabahı sokağa cıktığımda Selamiceşme ’de sokağın koşesindeki asker ‘Evine don, darbe yaptık ’ demişti.
The General, Kenan Evren Suleyman Demirel hukumetini devirmişti. Her iki taraf da NATO ’ya ve diğer kan emicilere sonuna kadar bağlıydı. Darbeyi ABD başkanı Carter ’a CIA ajanı Paul Henze unlu cumleyle duyurmuştu: ‘Our boys did it ’ ‘Bizim oğlanlar işi bitirdi ’ Ankara ’da CIA ’nin ortulu operasyonu başarıyla halledilmişti.
Ardından Bulent Ulusu hukumeti kurulmuş ve İMF ’nin Ozal ’ı iş başına gelmişti.
Borclanmada sınır tanımayacaklardı.Darbe sonrası 1 milyon 683 bin kişi fişlenmiş , 230 bin kişi yargılanmış, 7 bin kişi icin idam cezası istenmiş, 517 kişiye idam cezası verilmişti. Bunlardan 50 kişi idam edilmişti. 30 bin kişi sakıncalı olduğu icin işten atılmış, 14 bin kişi yurttaşlıktan cıkarılmıştı.
171 kişinin işkenceden olduğu belgelenmiş, cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirmişti. Turk milleti bir daha bu kadar buyuk bir travma gormeyeceğini zannetti.
Oysa kılavuzu BATI olanın burnu pislikten cıkamazdı ki.