Ayşegul T. ’yi hatırladınız mı? Uzerinden cok gecmedi biliyorum ama soz konusu kadın olunca toplum hafızamız normalden iki kat daha hızlı zayıflıyor. Hani otobuste şort giydiği icin Abdullah Cakıroğlu isimli şey tarafından tekmelenen kadın. Şimdi hatırladınız eminim ki peki olayın sonucu ne oldu biliyor muyuz? Kac kişi bu olayın takipcisi? Kadınların sokaklarda, toplu taşımada, evlerinde, vs. guven icinde yurumesi, oturup kalkması, guven icinde seyahat etmesi icin kacınız bir caba icindesiniz?
Hic caba gostermeyenlere zaten anlatacak bir şeyimiz yok.
Ancak az da olsa cabalayan, kadınların Turkiye ’deki yaşam koşullarının iyileşmesi icin calışan insanlara bir haberimiz var.
Dream TV programcılarından İpek Atcan da gectiğimiz gunlerde sırf bacak bacak ustune attığı icin Metro istasyonunda tekmelendi, biliyor muydunuz? Bacak bacak ustune attığım icin metroda tekmelendim. Evet. N'oluyor ya?! N'oluyoruz?!
— Ipek Atcan (@ipekatcan) November 28, 2016
Bilmiyorsanız da kendinizi suclamayın cunku bu olayı sadece İpek kendi blogunda yazdı ve Dream TV ’nin bağlı olduğu grubun gazetesinde haber oldu. Geri kalan herkes sus pus… Cunku olayın icinde bir kadın ve bacak bacak ustune atması var…
Kadın nasıl toplum icinde bacak bacak ustune atar değil mi?
Kadınların ve cocukların guven ve huzur icinde yaşayacağı, eski sevgililerin, kocaların, abilerin, babaların, kızlarını, eşlerini oldurmediği, kadınların ozgurce sokaklarda, yollarda dolşabildiği bir ulke icin cabaladıkca daha dibe batıyoruz. Cocuklarımıza sahip cıkın diye bağırdıkca cocukları tecavuzculeriyle evlendirmeye calışan insanlarla ve onbların savunucularıyla karşı karşıya kalıyoruz.
Ulke bir bataklık gibi, cırpındıkca daha dibe iniyor.
Bir kadının, bacak bacak ustune attığı icin, bilmiyoruz belki de zeka ozurlu biri tarafından tekmelenmesi bu kadar onemli mi diye duşunebilirsiniz. İşte tam da boyle duşunurseniz kaybedeceğimiz cok şey var. Bu konuda hissizleşmememiz, tepkisiz kalmamamız lazım, aksine sesimiz cıktığı kadar bağırmalı, dikkatleri bu konuya cekmeliyiz. Zaten kazanımlarımızın cok az olduğu kadın hakları konusunda hicbir konu hakkında gormezden gelme luksumuz yok!
Bakın İpek Atcan blogunda ne demiş:
“En buyuk tepkim tepkisizliğime. Neden bu tepkisizlik? Bu tepkisiz insana donuşmek? Bundan 1,5 sene kadar once İstiklal Caddesi ’nin en canlı ara sokaklarından birinde, bir barın onunde, arkadaşlarımın yanında, bir sokak satıcısından yumruk yemiş, “Tabii hakkımı arayacağım ulan!” diyerek sabaha kadar vaktini karakolda korkunc bir ortamda gecirmiş, bir gazeteci arkadaşı gelmese sucluymuşcasına dışarıya bırakılmamış, davası daha yeni gorulmek uzere olan ama yılıp davasından vazgecen cunku adliyeden korkan, adliyeden gerilen biri olarak soyluyorum. Ben bunu kucuk yaşta universitenin onunde tacize uğrayıp da polisten yardım istediğinde polislerin pis guluşleri ile karşılaşıp, bulantıdan okulunu bırakmış biri olarak soyluyorum. Benim zaten midem yeterince bulanıyor. Sessizliğe tahammulum olmadığı kadar ses cıkarmaya da enerjim yok anlayacağınız.” İşte istenen bu hale gelmemiz, susmamız, tepki gostermememiz, kısacası olayları buyutmememiz!
Ama buyuteceğiz, ama bağıracağız, ama susun diyenlere karşı daha yuksek sesle haykıracağız. Artık tepki veremez, normalize eder oldum boyle davranışları. Yazık. Hepimize yazık cidden.
— Ipek Atcan (@ipekatcan) November 28, 2016
Kadının şiddet gorduğu hicbir olayı gormezden gelemeyiz, olay karşısında suskun kalamayız.
Biz suskun kaldıkca cocuklarımızı tecavuzculerine meze edecekler, biz sustukca kadınları daha guclu tekmeleyecekler ve biz sustukca daha cok oleceğiz.
Artık ici boşaldı belki ama bu sozun tam yeri tam zamanı: Susma, sustukca sıra sana gelecek!
İpek Atcan ’ın bu olaya istinaden yazdığı yazıyı burada bulabilirsiniz.