
Savaş ya da kac tepkisi hem insanlarda hem de hayvanlarda gorulen, canlının tehlikeli bir durumda savaşmak ya da kacmak icin gerekli olan enerjiyi hızlı bir şekilde uretmesini sağlayan biyokimyasal bir reaksiyondur. Bu tepki ilk olarak Walter Cannon tarafından ortaya cıkarılmıştır.
Savaş ya da kac tepkisinin oğretilmiş olması gerekmez, canlı bu ozelliğe doğuştan sahip olarak dunyaya gelir. Ani bir stresi tetikleyen bir durumla karşılaşıldığında, vucut adrenalin, noradrenalin ve kortizol salgılar, kalp atışları yukselir ve kan organlardan kacma ya da savaşmayı sağlamak icin direkt olarak kollara ve bacaklara iletilir. Tum vucut strese karşı bir tepki vereceğinden, duşunme ya da bağışıklık gibi vucudun diğer işlevlerine daha az enerji harcanır.
İnsan vucudunda sempatik sinir sitemi “savaş ya da kac” komutuna programlıdır, bunun aksine parasempatik sinir sistemiyse rahatlama tepkisini hazırlar.
Bu iki zıt sinir sistemi vucuttaki denge her ne zaman bozulursa bu metabolik dengeyi yeniden sağlamak uzere hassas şekilde koordineli olarak calışmaya devam ederler.
Yalnız burada bir sıkıntı vardır, o da stres hormonlarının hangi merkezleri ne zaman terk edeceğini bilememesidir.
Bu hormonların beyinde cok uzun sure kalması durumunda hafıza ve oğrenme merkezi olan hipokampuste bulunan hucreler zarar gorebilir ve hatta olebilir.
Boyle bir durum sempatik sinir siteminin, parasempatik sinir sitemi uzerindeki hakimiyetinden kaynaklanır: Parasempatik sinir siteminin kontrolu ele gecirmesi bilincli bir cabanın urunudur, ancak boyle bir caba sayesinde rahatlamak, yani metabolik dengenin yeniden kurulması olasıdır.
Algılanan tehlike gectiğinde veya savuşturulduğunda vucut normale donme cabasına girer, Fakat bu maalesef oyle kolay bir şey değildir.
Gunumuz toplumlarında da kac ya da savaş tepkisi son derece onemli bir rol oynar, insanlar kendilerine yonelik tehditlerden, doğal felaketlerden, vs. bu tepki sayesinde kacarak ya da savaşarak hayatta kalırlar.
İşte modern insanın karşısına burada cok onemli bir sorun cıkıyor, artık insanlar “kac ya da savaş tepkisinin” işe yaramayacağı cok yuksek seviyelerde strese maruz kalıyorlar.
Kotu giden bir ekonomi, politik istikrarsızlık, evlilik catışmaları, iş yerindeki sıkıntılar, gecim sorunları, trafik, teror gibi ceşitli konulardaki zorluklar tekrar eden bir bicimde kac ya da savaş tepkisini etkinleştiriyor.
Bu tepki, kronik olarak etkinleştirildiğinde de insanlar depresyon, kaygı bozukluğu ve travma sonrası stres bozukluğu gibi sorunlar yaşamaya başlıyor.
Psikiyatr Ralph Simon Ryback modern insanın ozellikle teror sonrasında yaşadığı sorunları bu bağlamda değerlendirip ilgi cekici sonuclara varıyor.
Terorizm bir tur kitlesel su işkencesidir, bir sonraki damlanın ne zaman geleceğini bilmezsin, bu nedenledir ki teror psikolojik ve hakiki bir savaş bicimidir.
Teror, hipokampus ’te yer alan, amigdala ’nın hemen yanında ve onunla etkin iletişim icindeki hafızamızın en guclu bicimine, duygusal hafızaya kayıtlıdır.
Araştırmaların ortaya koyduğu uzere her teror saldırısı, hipokampusun hacminin biraz daha daralmasını beraberinde getirir, her ne kadar gozle gorulmese de stres sağlığımızı ve omrumuzun uzunluğunu etkiler.
“Ustesinden geleceğiz” diye duşunuruz ancak her yeni teror saldırısı bizi biraz daha sakat bırakır.
Teror saldırıları sonucunda akut ve travma sonrası stres bozukluğu semptomları yaygınlaşsa da insan bunu aşabilecek donanıma sahiptir.
Teror saldırılarından kurtulan kişilerin zaman icerisinde iyileşerek hayatlarına eskiden olduğu gibi devam edebildikleri cok nadir gorulen bir durum değildir.
Terorun beraberinde getirdiği korkuyla yaşamak, surekli bu stres ile baş etmeye calışmak cok zor gorunse de imkansız değildir, terorun hepimizde yarattığı hasarın aynı olduğunu bilmeli ve bu ortak paydada birleşmeliyiz.
Ancak teroru yani toplumun geneline uygulanan bu kitlesel işkenceyi mutlaka ortadan kaldırmaya calışmalı, cağımızın bu en hastalıklı semptomunu bertaraf etmeliyiz.
Cunku surekli acı ve travma katlanılabilinecek bir durum değil, surdurulebilirliği yok.
Kac ya da savaş tepkisinin etkilerinin kalıcı bir hale gelmemesi ve yaşadığımız bu derin travmaların bizi ruhen sakat bırakmaması icin toplum olarak omuz omuza calışmamız şart.
Bundan dolayıdır ki yaşadığımız kor terore politik konumuna, duruşuna gore tepki verenleri reddetmemiz son derece haklı bir tepki, “kac ya da savaş” koşullarında başka seceneğimiz yok.
Ya bir araya geleceğiz, ya icine duştuğumuz bu arkası kesilmeyen stres bizi hastalıklı bir topluma donuşturecek.
Karar sizin.
Kaynaklar: 1, 2, 3, 4