Hristiyan cocuklar ilk kez Pazar Okulu sınıflarına yerleştiklerinde İsa Mesih ’in portresi akıllarına kazınmıştır. Buna gore İsa Mesih, Kuzey Amerika ’da sıkca betimlendiği gibi, havarilerinden daha uzun, acık kahverengi saclı ve tenli, acık renkli gozleriyle yalın olarak betimlenmişti. Tanıdık gelse de bu goruntunun doğal olarak kusurlu olduğu soyleniyor. Bu ozelliklere ve fiziksel guce sahip bir kişi, İsa ’nın yaşadığı bolgenin demografik ozelliklerine uymuyor. Elbette ki İncil ’in yazarları boyle bir zıtlıktan soz ederlerdi(!)
Aksine, Matta İncili ’ne gore İsa carmıha gerilmeden once Gethsemane bahcesinde tutuklandığında Judas Iscariot, İsa havarileri arasında ayırt edilemediği icin askerlerine işaret etmek zorunda kaldı. Bu ornek İsa ’nın neye benzediği sorusunu daha da bulanıklaştırıyor. Nitekim Yeni Ahit ’in hicbir yerinde İsa betimlenmemiştir ve onun cizimlerine de rastlanmamıştır.
Dolayısıyla bir iskelete ya da farklı bir bedensel yapıya sahip değilseniz ek bir sorun ortaya cıkıyor: Kanıt olmadığı icin İsa imajının sanatcıların hayal gucune bırakılması. Sanatcıların calışmalarında kulturlerinin ve geleneklerinin derin etkileri olduğunu yadsınamaz bir gercektir. Atlanta ’daki Columbia İlahiyat Semineri ’nde konuşan dunya Hristiyanlığı profesoru Carlos F. Cardoza – Orlandi bu konuda, “Batı imgesi baskın olsa da dunyanın diğer bolgelerinde İsa sık sık siyahi, Arap veya İspanyol olarak betimleniyor.” demiştir. Netice olarak da temel sorun devam ediyor: İsa Mesih neye benziyordu?
Bu soruya yeni bir bilim alanı olan adli antropolojiden heyecan verici bir cevap gelmiştir. Suc davalarını cozmek icin geliştirilen robot cizim yontemleriyle İsrailli arkeologların danışmanı olan İngiliz bilim insanları, insanlık tarihinin en meşhur yuzunun en gercekci goruntusu olduğuna inandıkları bir yeniden cizim gercekleştirdiler.
İşte, o heyecan verici cevap ve yeniden cizimin ayrıntıları!
Kanıt olarak beden!
Wilmington ’daki North Carolina Universitesi ’nde adli antropoloji dersleri veren profesor A. Midori Albert ’in acıklamalarına gore adli antropoloji, fiziksel antropolojinin gelişmesi yolunda farklı insan gruplarını incelemek icin kulturel ve arkeolojik verilerin yanı sıra fiziksel ve biyolojik bilimleri de kullanır. Bu son derece ozelleşmiş alandaki uzmanların genetik, insan buyumesi ve gelişimi ile ilgili bilgili olması gerekmektedir. Uzmanlar araştırmalarında ayrıca primatoloji, paleoantropoloji (primat ve insanın evrimi) ve insan osteolojisi (iskelet calışması) alanlarından da faydalanır. Bu tur araştırmalarda beslenme, dişcilik ve iklim uyumu gibi arka planda kalan veriler bile rol oynar.
Adli antropoloji genellikle suc vakalarını cozmek icin kullanılsa da İngiltere ’nin Manchester Universitesi ’nden emekli bir tıp sanatcısı olan Richard Neave, bu alanın İsa ’nın gorunumune de ışık tutabileceğini fark etti. Making Faces: Using Forensic And Archaeological Evidence ’in ortak yazarı Neave, Makedonyalı II. Philip dahil Buyuk İskender ’in babası ve Frigya Kralı Midas ’ın yuzlerini yeniden yaratmıştı. Yani herhangi biri İsa ’nın gercekci bir portresini yapacak olsa bu Neave olurdu denilebilir.
İsa ’yı yeniden yapılandırmak…
Matthew ’ın Gethsemane ’deki olayları acıklaması, İsa ’nın yuzune dair acık bir ipucudur. Mesih ’in donemin tipik Galilya Semitleri ozelliklerine sahip olması gerektiği acıktır. Dolayısıyla Neave ve araştırma ekibi icin ilk adım, İsa ’nın yaşadığı ve vaaz ettiği bolge Kudus ’un cevresinden kafatasları almak oldu. Bu tipteki yarı kafatasları İsrail arkeoloji uzmanları tarafından bulunmuştu.
Neave, İsa doneminden kalan iyi korunmuş uc orneği alarak kafataslarının X-ray kesimlerini oluşturmak icin bilgisayarlı tomografiyi kullandı. Boylece her birinin yapısıyla ilgili en ufak ayrıntıları ortaya cıkardı. Daha sonra ozel bilgisayar programları insan yuzunun kilit alanlarındaki yumuşak doku kalınlığının bilinen olcumleriyle ilgili verileri değerlendirdi. Bu da temsili bir Semite kafasının uzerindeki kasları ve cildi yeniden yaratmayı sağladı.
Tum surec, sonucları antropolojik verilerle doğrulayan bir yazılım kullanılarak gercekleştirilmiştir. Araştırmacılar verilerle yuzun dijital bir 3D rekonstruksiyonunu yaptılar. Sonra alcıdan bir kafatası oluşturdular. Bilgisayar programı tarafından belirtilen yuz dokularının kalınlığına uygun, kil katmanlarıyla simule cilt birlikte uygulandı ve sonrasında altta yatan kaslarca belirlenen şekil takip edilerek burun, dudaklar ve goz kapakları modellendi.
Tarz belirleme meselesi…
İki kilit faktor kafa tasından belirlenememiştir: İsa ’nın sacı ve rengi. Neave ve ekibi portrenin bu kısımlarını tamamlamak icin ilk yuzyıla kadarki ceşitli arkeolojik sitelerdeki cizimlere baktılar. İncil ’in derlenmesinden once cizilmiş cok onemli ipuclarıyla gozlerin acık renk yerine koyu olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca Yahudi geleneğine bağlı olarak sakallı olduğu da belirlenmiştir.
Ancak İsa ’nın sac uzunluğunu cozen İncil olmuştur. Dini sanatcıların coğu Mesih ’i uzun saclı betimlerken coğu İncil, saclarının sıkı buklelerle kısa olduğunu duşunmektedir. Bu durum, coğu kişinin en ozgun tasvir olduğuna inandığı Torine Kefeni ’ne aykırıdır. Bircok kişi, İsa ’nın cesedinin bu ortuye sarıldığına inanıyor. Ortunun orijinalliği tartışılsa da İsa burada uzun saclı tasvir ediliyor. Ortunun gercekliğini eleştirenler kanıt olarak Elci Pavlus ’un yazımıyla aktarılmış, Yeni Ahit kitaplarından biri olan 1. Korintliler ’i gosteriyor. Bir bolumde İsa ’yı gorduğunden bahsetmekte sonrasında bir erkeğin uzun saclı olmasını utanc verici olarak tanımlamaktadır. İsa eğer uzun saclıysa Pavlus İsa icin, “Bir erkek uzun saclıysa onun icin bir rezalettir.” yazar mıydı? Boylece Neave ve ekibi icin bu sorun cozulmuş oldu. İsa, zamanının insanlarına uygun kısa saclara sahipti.
Tarihsel kayıt aynı zamanda İsa ’nın uzunluğu sorununu da cozuyordu. İskelet kalıntılarını analiz eden arkeologlar, o donemdeki Semite erkek yapısının ortalama 50 kilo ve 155 cm ozelliklerde olduğunu tespit etmiştir. Ayrıca İsa ’nın 30 yaşına kadar acık havada bir marangoz olarak calıştığı icin de Batılı portrelerden farklı olarak daha kaslı olduğu varsayılmıştır. Yuzu muhtemelen yanmıştı ve bu onu daha yaşlı gosteriyordu.
Doğru bir portre…
İsa ’nın geleneksel pazar okulu portrelerine alışkın olanlar icin Neave ’nin laboratuvarından cıkan koyu ve esmer Orta Doğu adamının heykeli, inanclarının kokeninin bir hatırlatıcı niteliğinde. Atlanta ’daki Candler İlahiyat Okulu ’ndaki psikoposluk calışmaları direktoru Charles D. Hackett bu konuda, “muhtemelen Batılıların alışmışlığının dışında daha koyu tenli bir Semite benzediği gerceği, evrenselliğinin ve kulturel değerlerimizin hizmetinde ona gunahkÂr bir şekilde uyma eğilimimizin bir hatırlatıcısıdır.” demiştir.
Neave, yeniden yaratımın yalnızca İsa ile aynı yerde ve aynı zamanda yaşayan bir yetişkin olduğunu vurgulasa da elbette herkes onunla aynı fikirde değil.
Kaynak 1