12 Aralık ’tan bu yana Cin ’den neredeyse tum dunyaya yayılan yeni tip koronavirus (Kovid-19), vaka ve olu sayılarının artmasıyla ciddi bir endişenin kaynağı oldu. Pandeminin ilan edilmesiyle birlikte aşı calışmalarının yoğunlaşması, birbiri ardına bircok ulkenin “aşıyı ha bulduk, ha bulacağız” turundeki acıklamalarına rağmen oğrendik ki onumuzdeki 1-1.5 yıl suresince canımızı yakacak bir virusle karşı karşıyaymışız. “-Miş”li gecmiş zaman ekinin buradaki yeri daha farklı. Cunku Cin ’de başlayan salgın once Avrupa ulkeleri tarafından doğru analiz edilemedi. Ardından Avrupa ’nın ayağı kaydı ama onların duşmesine karşın İran ve Turkiye gibi ulkeler de durumun vahametinin farkına varamadı. Hal boyle olunca da vahamet, nedameti beraberinde getirdi. Şimdi tum Avrupa ve Turkiye “Son pişmanlık neye yarar?” şarkısını hep bir ağızdan soyluyor. Sessizce…
İcinde bulunduğumuz yuzyılda boylesine hızlı yayılan ve haklı korkuların var olmasına sebep yaratan başka bir salgın olmadı. Ancak bu salgının kuresel sağlık sistemini ve ekonomik duzenini cokertmesi gibi radikal yıkımlar getirmesinin yanında bizlere oğrettiği birden cok ders var. Bu dersleri daha akademik bir şekilde ele alıp kategorize etmekle işe başlamak iyi bir fikir olabilirdi ancak buna cok girmemek ve yazıyı kısa tutmak daha cekici gibi duruyor.
Teorik kısımdan başlayalım: Yayılan bu virusun adı koronavirus değil, Kovid-19 Koronavirus olarak duyurulan Covid 19 virusunun hatırda duyurulduğu şekilde kalması virolojik acıdan ilk basit dersi ortaya koydu. Koronavirus, aslında bir catı isim olarak duşunulmeli. Covid-19 ise bugun hala can almaya devam eden virusun ta kendisi. Bu catı (koronavirusu), altında pek cok virusu barındırıyor. Bunların dikkat ceken ozellikleri incelendiğinde bazılarının sadece hayvanlar arasında enfekteye sebep olduğu bazılarının ise hayvanlardan insanlara da gecerek bulaş riskine gore ceşitli şekillerde tehlikeler yaratabildiği biliniyor.
Bu arada, koronavirus sozcuğunun etimolojik kokeninin Latince olduğunu ve ozunde “tac” anlamı taşıdığını da salgından once bilmiyorduk.
İnsanlar icin tehlikeli olan koronavirusu turleri hangileri? Yakın gecmişten hatırladığımız SARS ve MERS gibi viruslerin de bu catının altında yer aldığını Kovid-19 salgını ile birlikte oğrendiklerimiz arasına dahil ettik. Bu catı altında insanlara bulaşması yonunden tehlikeli olan yedi tur koronavirus var. Bunlar:
İnsan koronavirusu 229E (HCoV-229E)
İnsan koronavirusu OC43 (HCoV-OC43)
SARS-CoV
İnsan koronavirusu NL63 (HCoV-NL63, Haven koronavirusu)
İnsan koronavirusu HKU1
MERS koronavirusu (MERS-CoV)
Yeni koronavirus (CoVID-19)
Koronavirusler son 50 yıldır başımıza bela oluyor İlk kez 1960 ’larda tanımlanan koronavirus, RNA virusleri olarak da adlandırılıyor. Genomu RNA olmasından dolayı bu şekilde de adlandırılabilen koronavirus, kure şeklindeki yapısıyla asla aklımızdan cıkmayacak bir iz bırakacağını kanıtladı.
Doğayı verdiğimiz zararı oğrendik
Hatta oğrenmekle kalmadık, ilk kez boylesine hissettik. Cunku gorduk ki; doğayı kirletmek, yaşadığımız gezegeni yaşanmaz kılmak yalnızca bize zarar getiriyor. Bu salgınla aldığımız bir başka ders doğanın duşman algılanmaması.
Salgının ardından duyurulan karantina ilanları, sokağa cıkma yasakları atmosferin kısmi rahatlamasını sağladı. İnsanın eve kapanması, kısa vadeli ekonomik cıkarlar icin gercekleştirilen sanayi hareketlerinin kısıtlanması havayı temizledi ve boylece enfekte yaşandığında akciğerlerimize konuşlanarak bizi nefessiz bırakan Kovid-19 ’la birlikte gezegen rahat bir nefes aldı…
Nasa acıkladığı verilere gore Cin ’de hava kirliliği buyuk olcude azaldı Pollution monitoring satellites have detected significant decreases in nitrogen dioxide over China. There is evidence that the change is at least partly related to the economic slowdown following the outbreak of coronavirus. Learn more from @NASAEarth: https://t.co/2N9GB8hfnB
— NASA (@NASA) March 1, 2020
Mart ayının başında Twitter hesabından konuyla ilgili acıklama yapan NASA, Cin ’deki salgın sonrası ilan edilen sokağa cıkma yasağı sayesinde havadaki Nitrojen Dioksit miktarında azalma olduğunu belirtmişti.
Bulundukları hayvanat bahcesinin boş kalmasıyla stresten kurtulup 10 yıl aradan sonra ciftleşen pandaları ve boş kalan bahcelerde ozgurce dolaşıp sarhoşlukla sızan fillerin mutluluklarını da unutmamak lazım.
Kovid-19 ’un Avrupa ’da en fazla yaraladığı ulkelerden biri olan İtalya ’nın havası, suyu temizlendi Avrupa Uzay Ajansı (ESA) tarafından acıklanan bilgiye gore Copernicus Sentinel-5P uydusunca elde edilen goruntulerde yakın gecmişin aksine “temiz bir hava” dikkat cekiyor. Yakın gecmiş diyorum cunku kısa zaman once acıklanan bazı raporlarda İtalya coğrafyasında var olan hava kirliliği kırmızı alarm vermeye başlamıştı.
ESA ’nın sunduğu verilere gore İtalya,1 Ocak 2020 ile 11 Mart 2020 tarihleri arasında nispeten temiz gozukuyor. Ayrıca ulkenin turizm cenneti olarak bilinen Venedik ’te de sokağa cıkma yasağının ilan edilmesi sayesinde kanallarda kol gezen motorlu deniz taşıtlarının bir suredir hareket halinde olmaması ve insanların cekilmesiyle sular, kuğulara kaldı.
Ya biz? Turkiye ’de de havalar guzel Karantinanın ilan edilip insanın cekildiği her yerde havalar guzel.
Devlet kurumları ve sivil toplum kuruluşlarının cağrısıyla eve kapanmamız, İstanbul başta olmak uzere Turkiye ’nin havasında bir iyileşmenin gorulmesini sağladı. Sadece İstanbul ’daki (Sultangazi haric) hava kirliliği yaklaşık yuzde 30 azaldı.
Cevre ve Şehircilik Bakanlığının Surekli İzleme Merkezince olculen değerlere bakıldığında 5 Mart tarihinde yurt genelindeki hava kalitesinin niteliği “orta ve hassas” olarak ifade ediliyordu. Aynı olcumler bu kez 19 Mart tarihinde gercekleştirildiğinde ortaya cıkan tablo bir anlamda mutlu ediciydi. Cunku “orta ve hasassas” olan kritik noktadan “iyi” seviyesine yukselen bir hava kalitesinin olduğu tespit edildi.
Kovid-19 virusunun insanlığa oğrettiği bir başka guzel ders: Sağlık calışanlarının onemini hatırladık Uzak Doğu ’dan başlayıp Avrupa, Afrika derken dunyanın neredeyse tamamına yayılan Kovid-19, beyaz onluğun, kuresel sağlığın ve bu alandaki emekcilerin sarsılmaz konumunu, değerini hatırlattı. Wuhan ’dan, Paris ’ten, Lombardiya ’dan, İstanbul ’dan yukselen alkış sesleri ulkeler arasındaki saat farkına karşın dunyanın her yerinde bir minnet gosterisine evrildi. Cunku ne gerici amaclar uğruna finanse edilen vakıflar ne de gercekten zorunlu ihtiyacların dışında gercekleştirilen silah silah yatırımları bu salgını durduramadı. Dunya, yuzunu bilime dondu. Hepimiz sağlık calışanlarının emeklerine saygı duyar olduk.
Ulkemiz ozelinde duşunelim; salgından once hafızalarımıza yer eden sağlık calışanlarına yonelik şiddet, gundelik hayatın “olağan uygulamaları” haline gelmiş ve bir coğumuz icin yadırganacak bir mesele bile değildi. Taşla kafası ezilen doktoru hicbirimiz unutmadık mesela. Unutulacak gibi değil. Ve bu ornek munferit de değil. Fakat bu salgının ulkemizi de vurmasıyla gerek yerel yonetimler gerekse devletin diğer ilgili organları, aldıkları kararlarla bizim icin olumu goze alan beyaz onluklu neferlerinin calışmasını ve hayatını kısa sureli de olsa kolaylaştırma amacını taşıyor.
Ulkemizde de yaygın olan “sağlıkta şiddet”i onlemek icin bazı yasal duzenlemelerinin yapıldığı duyuruldu. Bunun icin adım atmanın motivasyonu yine Kovid-19 oldu…
Sadece iki calışmada gorulen şiddet yoğunluğu Doc. Dr. Bilge Burcak Annagur ’un 2010 yılında yayımladığı calışmada aktardığı verilere gore modern toplum statusunde gorulen Kanada ’da bile sağlık calışanlarına uygulanan şiddet korkutucu. Ulkede gercekleştirilen bir araştırmada acil servislerde sozel istismarın yuzde 76, fiziksel tehdit veya saldırının ise yuzde 86 olduğu belirtiliyor.
Diğer bir calışma da İngiltere ’de gercekleştirilmiş. Yine Annagur ’un aktardığı bilgiye gore hastanelerde şiddete maruz kalan calışanların coğunluğunu kadın emekciler oluşturuyor.
Ulkemizi ilgilendiren istatistiklere girersek yazıdan cıkamayacağımız icin bunu araştırmak siz okuyuculara kalıyor…
Bir başka “Kovid-19 faydası: Aile ilişkilerimizi şekillendirdik Bu başlığın altındaki “aile ilişkilerini şekillendirme” soylemi cok ince bir cizgiYye işaret ediyor. Salgının ilk evrelerinde Cin ’den gelen haberler boşanma taleplerinin arttığını bildiriyordu. Sonra ceşitli Avrupa şehirlerinden de benzer haberler işittik ve bunlara gulduk hatta bu olayları mizah konusu dahi yaptık. Cunku aralarında saygı kalmayan bireyler aynı catının altında, sosyalleşmenin olmaması gibi ciddi bir etkenin yarattığı buhranla birbirlerine sarılmak yerine birbirlerine sarmayı ve saldırmayı tercih etti. Hal boyle olunca da virus suclandı. Fakat madalyonun oteki yuzunu cevirebilirsek aile ilişkilerini guclendiren pek cok bireyin gulumsemesini gorebiliriz. Duşunun; evde ailecek oynanan oyunlar, fikir tartışmaları, birlikte izlenen ve endorfin kokan kahkahalarla gulunen televizyon programları bu gunlerin en buyuk getirisi değil mi?
Kulturun dijitalleşmesi ve ucretsizleşmesi salgın gunlerinin bereketi oldu Bircok kulturel etkinlik bu gunlerde dijital ortamlarda ucretsiz yayımlanıyor. Yoksa kacımız Andrea Bocelli ’nin konserini kacımız izleyebilecektik?
Televizyonlar eskiye biz deliye donduk “Evde kal” uyarılarının peşinden gelen yarı zamanlı sokağa cıkma yasakları kanal yoneticilerini harekete gecirdi. Ertem Eğilmez ’den, Atıf Yılmaz ’a, Kartal Tibet ’ten Natuk Baytan ’a kadar bircok değerli yonetmenin o eşsiz yapıtlarını izlemeye başladık. Cukur ’a duşmekten ya da yaz dizisi olarak adlandırılan sacmalıklarda kaybolmaktan iyi değil mi?
Yeşilcam ’ın muhteşem eserlerinin yanı sıra yeniden yayımlanan, nostaljik sohbetlerin vazgecilmezi olan diziler yuzumuzu gulduren zamanları hatırlamamızı sağladı. 7 Numara, Perihan Abla, Uğurlugiller bize bu gunlerde umut aşılayan yapıtlar arasında yer almaya başladı.
Kovid-19 salgınında gelinen son nokta: Yaklaşık 2 milyon vaka Boylesine olumcul bir salgında paniğe kapılmamak, bardağa dolu tarafından bakmak onemli ancak bunu yaparken gerceklerden uzaklaşmamak da “hayati” onem taşıyor. Uluslararası mkaynaklara gore bu salgında okuduğunuz iceriğin yazıldığı dakikarlarda 185 ulkede 1 milyon 930 bini aşkın vaka ve 120 binden fazla olu sayısı var. Her gecen dakika artan bu sayıları azaltmak ve salgından olabildiğince az hasar almak icin mumkun olduğunca evde kalmak gerektiğini unutmamak gerekir.
Kaynak: 1 2 3 4 5