
Turkiye 2018 yılından beri buyuk bir kur kriziyle karşı karşıya. Bu kriz kendini son gunlerde iyiden iyiye hissettirmeye başladı. Dolar kuru kasım ayına 9,60 ’lardan başlamıştı. Ay bitmeden 13,50 seviyesini gorerek tarihi bir rekor kırıldı. Dolar kuru 23 Kasım ’da gunluk %18 yukselişle, 2001 yılındaki ekonomik krizden beri en kotu gununu yaşadı. Ekonomistlere gore bu durumun nedeni Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ’ın sarf ettiği sozler ve Para Politikası Kurulu ’nun verdiği yanlış kararlar. 18 Kasım tarihinde Para Politikaları Kurulu, politika faizini 100 baz puan indirerek, faizi %16 ’dan %15 ’e duşurmuştu. Karar sonrası hızla yukselişe gecen dolar kuru, Cumhurbaşkanı ’nın “Kur artışı istihdamı artırır” sozlerinden sonra yeni bir rekor daha kırdı. Ekonomistler, mevcut şartlarda kur artışının devam edeceğini ongoruyor. Bu da akıllara Turkiye ’nin gecmişte yaşadığı ekonomik krizleri getiriyor. Peki gecmişteki ekonomik krizlerde dolar kuru nasıl bir seyir izledi, ekonomide neler yaşandı? Detaylara birlikte bakalım.
1994 krizi Turkiye 1980 ’li yıllarda yuksek enflasyon, yuksek miktarda dış borc, işsizlik ve odemeler dengesi acığı gibi cok sayıda ekonomik sorunlar yaşıyordu. 24 Ocak 1980 tarihinde IMF ile yapılan anlaşma sonucunda tasarruf tedbirleri yururluğe girmişti. 1980 ’li yılların sonlarına doğru sermaye hareketi serbest bırakılmış ve TL değer kazanmaya başlamıştı. Bu sırada faizlerin yukselmesi ulkeye sıcak para girişini artırmıştı. Bu durum dış borcları odeyebilmek icin ic borclanma yapılmasına uygun bir zemin hazırladı. 1990 ’lı yılların başında hukumet, kamu bankalarından borc almaya başladı. Kısa bir sure sonra cok ciddi bir borc yukunun altına girildi. Ozel bankalar ise yuksek faizlerle kredi vererek mevduat topluyordu. Sonrasında ise bu paraları yuksek faizlerle tekrar kamuya veriyordu.
Donemin Başbakanı Tansu Ciller, Turkiye ekonomisinde soz sahibi olan tum kamu kurumlarını kendi yetkisine bağladı. 1993 yılının sonunda ic borclanma ve cari acık rekor seviyeye ulaştı. Tıpkı bugun yaşadıklarımıza benzer bir karar o zaman da alındı. Donemin hukumeti, kamu borclarını azaltmak icin faizleri indirmeye başladı. Yine tıpkı gunumuzde olduğu gibi faiz indirimi piyasa gerceklerinden kopuk bir şekilde yapıldı. Ancak o donemde Merkez Bankası ve diğer bankalar bu karara direniyordu. Bankalar faiz indirimine gitmeyince Tansu Ciller, talimatla faiz duşurme politikası izledi. Nasıl mı? Hazine ’nin borclanma ihaleleri iptal edildi. Tahvil ve bonodan elde edilen gelirlerden alınan vergiler artırıldı.
Devlete ait kurumların bircoğu ozelleştirilmek istendi. Buradan gelecek parayla Turkiye ’nin borclarının kapatılması duşunuluyordu. O donemde ulkenin 40 milyar dolara yakın borcu vardı. Ozelleştirmelerden gelecek miktar icin ise 35 – 40 milyar dolar gibi tutar telaffuz ediliyordu. Telekom ’un telefon hizmetleri bolumu satılmak istendi. Ancak hukumetin ozelleştirme surecine Anayasa Mahkemesi izin vermedi. Kararın ardından Turkiye ’den kayda değer olcude sermaye cıkışı goruldu. Ardından Tansu Ciller hukumeti karşılıksız para basmaya hız verdi. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları Turkiye ’nin notunu duşurmeye başlamıştı.
1994 krizinin dolara etkisi Tum bu gelişmelerden sonra Ocak 1994 ’te Turk Lirası dolar karşısında %14 değer kaybetti. Nisan ayına gelindiğinde, liranın değer kaybı %160 ’a ulaşmıştı. Ocak 1994 ’te dolar kuru 19.000 lirayken, nisan ayında 38.000 liraya ulaştı. Enflasyon oranı (TUFE) %106 seviyelerine cıkmış, bono faizleri %400 ’lere ulaşmıştı. Tansu Ciller, 5 Nisan kararları kapsamında kamu finansmanı uzerindeki dengesizlikleri gidermeye yonelik yeni bir program acıkladı. Sonuc olarak yeni bir devaluasyon sureci başladı. Alkol, sigara, akaryakıt gibi alanlarda buyuk bir vergi artışı yapıldı. Sonunda caresiz kalan Turkiye, 1994 yılının Mayıs ayında IMF ile 14 ay surecek olan bir stand-by anlaşması imzaladı. 1994 yılında yaşanan bu kriz, populist politikaların yol actığı en buyuk ekonomik kriz olarak gosteriliyor.
2001 krizine doğru 1994 krizi sırasında 5 Nisan kararları olarak bilinen uygulamanın ardından doviz serbest dalgalanmaya bırakılmıştı. Serbest dalgalanma kararının ardından ekonomik istikrar programı hayata gecirilmiş, kısa vadede başarılı sonuclar alınmıştı. Ancak orta vadede bu programın hicbir işe yaramadığı ortaya cıktı. Ote yandan 1997 yılında Asya ’da, 1998 yılında ise Rusya ’da meydana gelen ekonomik krizler, Turkiye ’nin ekonomisini olumsuz yonde etkiliyordu. 1997 yılında kişi başına Gayri Safi Milli Hasıla ’daki buyume oranı %8.3 ’ken 1998 yılında %3.8 ’e gerilemişti. Tum dunyada ekonomik durgunluk yaşanıyordu. Ancak 1994 yılındaki kriz nedeniyle Turkiye ekonomisinin durumu endişe verici bir duzeye ulaştı.
17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen deprem, Turkiye ’nin ekonomik buyume rakamlarını negatife cevirdi. Deprem, ekonominin uzerindeki baskının artmasına neden oldu. Enflasyonla mucadele edebilmek icin o yıl IMF ile stand-by anlaşması imzalandı. Bu anlaşmayla enflasyonun temel nedeni olan kamu acıkları kapatılmaya calışıldı. 2000 yılında ozelleştirmeler, vergi duzenlemeleri, kur cıpası uygulaması, sosyal guvenlik ve tarım reformunu kapsayan ekonomik istikrar programı yururluğe girdi. Ancak bu sırada Turkiye ’nin yeni bir ekonomik krize girebileceği yonunde uyarılar yapılmaya başladı. Turkiye sabit kur ve serbest faiz rejimi uygulamaktaydı. Faiz oranlarını piyasa belirliyor, doviz kurunu ise her gun Merkez Bankası acıklıyordu.
2001 krizinin seyri Ekonomiye ilk darbe o yıl Kasım ayında geldi. Likidite krizi nedeniyle faizler cok hızlı bir şekilde yukselmeye başladı. Elinde cok miktarda Hazine bonosu olan bankalar, bunu finanse etmekte zorluk cekiyordu. Bu sıkıntılar yabancı yatırımcıları da kaygılandırıyordu. Bir anda yuklu miktarda fon cıkışı yaşandı. Bankalar arası piyasada gecelik faiz oranı %1000 ’in uzerine fırladı. Bu sırada elinde yuklu miktarda tahvil bulunan Demirbank, yaşadığı sıkıntılardan sonra Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ’na devredildi. Turkiye ’deki ekonomik gercekler bir yana siyaset alanında da 1990 ’lı yıllar boyunca istikrarlı bir duruş sergilenememişti. 19 Şubat 2001 tarihinde Milli Guvenlik Kurulu (MGK) toplantısında Bulent Ecevit ve Ahmet Necdet Sezer arasında yaşananlar, piyasadaki ekonomik sıkışıklığın ekonomik krize donuşmesine sebep oldu.
Toplantı sırasında Cumhurbaşkanı Sezer ve Başbakan Ecevit arasında Bankacılık Duzenleme ve Denetleme Kurulu ’nun denetlenmesi konusunda bir tartışma yaşandı. Tartışmanın ardından Ahmet Necdet Sezer, Başbakan Bulent Ecevit ’e anayasa kitabını fırlattı. Bunun uzerine Ecevit MGK toplantısını terk etti. Gazeteciler, o gun Ecevit ’in yapacağı acıklama icin buyuk bir sabırsızlıkla bekliyordu. Ecevit toplantıdan cıktıktan sonra “Bu bir devlet krizidir” şeklinde bir acıklama yapınca piyasalarda dalgalanmalar başladı.
2001 krizinin dolara etkisi Ulkede zaten bir likidite sorunu vardı. O gunden sonra yabancı yatırımcılar da hızla Turkiye piyasasından cıkmaya başladı. Ekonomik anlamda buyuk bir guven krizi yaşanıyordu. Borsa sadece bir gunde %20 değer kaybetti. Aynı gun 7 milyar dolardan daha fazla doviz talebi ortaya cıktı. Bankacılık sektorunde başlayan bu kriz kısa bir surede reel sektore yansıdı. Binlerce şirket kapandı, yuz binlerce vatandaş işsiz kaldı. Anayasa kitapcığının fırlatılmasından iki gun sonra sabit kur rejiminden tekrar dalgalı kur rejimine gecildi.
Karar oncesi dolar kuru 684 bin liraydı. Dalgalı kur rejimine gecildikten sonra dolar kuru 1.2 milyon liraya fırladı. O donemde Dunya Bankası Başkan Yardımcısı olan Kemal Derviş, Turkiye ’ye davet edildi ve ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı olarak gorev yapmaya başladı. Bir kez daha IMF ile stand-by anlaşması imzalandı. Derviş, bankacılık sektorunde reform yapmak icin yeni bir ekonomi programı hazırladı. Ancak bu programın omru kısa vadeli oldu. Cunku kısa bir sure sonra Turkiye ’de hukumet değişikliği yaşandı. 2002 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi, “guclu ekonomiye geciş” adı altında yeni bir program başlattı. Kısa vadede bu program başarılı sonuclar vermişti. Ancak geldiğimiz noktada yeni ekonomi programının Turkiye ’yi bir kez daha ekonomik krize soktuğunu goruyoruz.
2008 krizi ve dolar kuru 2007 yılında başlayan bu krizin etkileri esas olarak 2008 yılında hissedilmeye başladı. Diğer krizlerin aksine 2008 krizi Turkiye kaynaklı değil, dış kaynaklı ekonomik calkantılarla başladı. Amerika Birleşik Devletleri ’nde duşuk gelirli insanlara yuksek faizlerle verilen mortgage kredilerinin geri odemelerinde bir suredir sıkıntılar yaşanıyordu. Bu durum kredilerin icinde olduğu tahvil paketlerinin değer kaybetmesine neden oldu. Gelişmiş ekonomilerde başlayan likidite sorunları, yeni yılla birlikte daha fazla şiddetlendi. 2008 yılının Eylul ayına gelindiğinde dunyanın en buyuk yatırım bankalarından biri olan Lehman Brothers, 612 milyar dolar borcu olduğunu acıkladı. Kısa bir sure sonra da iflasını verdi.
Bu olay Amerika Birleşik Devleti tarihinin en buyuk iflası olarak tarihe gecti. Krizin derinleşmesinden sonra Japonya Merkez Bankası (BOJ), Amerika Merkez Bankası (FED) ve İngiltere Merkez Bankası (BoE) likidite sorununu cozmek icin ortak politikalar izlemeye başladı. O yıl ekonomik olarak gelişmiş ulkelerin coğu faiz oranlarını tarihin en duşuk seviyesine cekti. Kriz gelişmiş ulkeleri etkilerken, gelişmekte olan ulkeler nispeten daha az etkilendi. 2007 yılında krizin etkilerinin henuz hissedilmediği bir donemde dolar kuru 1,20 seviyelerinde seyrediyordu. Krizin ardından dolar kuru 1.70 seviyesine yukselerek rekor kırdı. O donemde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Kriz bizi teğet gececek” şeklinde bir acıklama yapmıştı. Kurdaki bu yukselişin Turkiye piyasasındaki etkisi sınırlı bir duzeyde kaldı.
2018 kur krizi Turkiye, 2017 yılındaki referandumdan sonra cumhurbaşkanlığı sistemine gecmiş, 2018 yılında Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı secilmişti. Erdoğan, vatandaşın oylarına talip olduğunu ve ekonomideki sorunları cozeceğini şu sozlerle aktarmıştı: “Bu kur filan, bunların hicbirisi bizim geleceğimizi belirleyen şeyler değil. Bizim geleceğimizi, biz belirleyeceğiz. 24 ’unde siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle şunla bunla nasıl uğraşılır goreceksiniz.” Cumhurbaşkanı, secimi kazanması halinde doların duşeceğini soylemişti. Ancak secimden sadece iki ay sonra Turk Lirası ’nda muthiş bir değer kaybı yaşandı. 2017 yılında dolar kuru 3 – 4 lira arasında seyrediyordu. 24 Haziran 2018 tarihindeki genel secimlerden sonra kur 5 liranın uzerine cıktı. Enflasyon yıllar sonra ilk defa %20 ’yi aştı. Enflasyon daha once hic gorulmemiş şekilde artıyor, dolar kurunun onu alınamıyordu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “faiz sebep, enflasyon sonuc” sozleriyle, faizin duşurulmesi yonunde cok kez cağırıda bulundu. Ote yandan rahip Andrew Brunson olayında ABD ile Turkiye arasındaki ilişkiler gerilmeye başladı. ABD ’nin Turkiye ’ye ekonomik yaptırım uygulayacağını acıklamasının ardından 5 lira seviyesinde seyreden dolar 6,5 liraya yukseldi.
Brunson krizinden sonra yaşananlar 2018 yılının ekim ayında Brunson ’ın serbest bırakılması, doları tekrar 5 liraya duşurdu. 2021 yılının başlarına kadar dolar kuru 7,30 seviyesinde seyrediyordu. Asıl kur krizi de 2021 yılında başladı. Enflasyondaki yukselişe rağmen Merkez Bankası faizleri indirmeye devam ediyordu. Yine de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan faizlerin hala yuksek olduğunu duşunuyordu. Merkez Bankası eylul ayında politika faizini 100 baz puan, ekim ayında 200 baz puan, kasım ayında ise 100 baz puan daha duşurdu. Erdoğan, “Faizi savunanlarla beraber olamam” şeklinde bir acıklama yapmıştı. Turkiye ’nin duşuk faiz konusundaki ısrarı nedeniyle kasım ayı Turk Lirası icin oldukca zorlu gecti. Eylul ayı başlarında 8,30 olan dolar kuru, kasımın ortasında 9,50 ’ye yukseldi. Ayın geri kalan doneminde ise Turk Lirası %35 değer kaybı yaşadı ve dolar kuru 13,50 seviyelerini gordu.
Turk Lirası ’nın 2021 yılı icindeki toplam değer kaybı %45 seviyesinde. Doviz kurlarındaki bu yukseliş hali hazırda %20 ’ye ulaşan enflasyon oranını daha fazla yukseltecek. Ekonomistler, enflasyonun yarattığı tahribatın cok buyuk olmasını bekliyor. Ote yandan kurdaki bu yukselişin ardından yabancı yatırımcıların Turk Lirası endeksli varlıklarından cekileceği duşunuluyor. Turkiye ’deki gelir adaletsizliği her gun değil her dakika daha fazla buyuyor. Ekonominin temel kurallarının tamamen dışına cıkıldığı bu gunlerde, vatandaş oldukca zor zamanlar geciriyor. Muhalefet partileri doviz kurlarındaki hızlı yukselişe tepki gosterirken, erken secim cağrılarını yineliyor.
İlginizi cekebilir: Dunya Tarihinin Gorduğu En Buyuk Ekonomik Kriz: Buyuk Buhran ve Ekonomi Uzerindeki Etkileri
Kaynak: 1 2 3 4 5