
Fantastik Turk sinemasını takip edenlerin yakından tanıdığı bir isim Cetin İnanc. Yaklaşık 150 filmin yonetmeni, daha doğrusu rejisoru. Yılda yuzlerce filmin uretildiği Yeşilcam ekolune mensup. Filmografisi donemin eğilimlerine gore şekillenmiş; kovboy filmi de var erotik film de…
Ama o, en cok “Dunyayı Kurtaran Adam” filmiyle bilinir. Cuneyt Arkın ’ın başrolunde olduğu, Cetin İnanc ’ın rejisor koltuğunda oturduğu, yapımcılığını Mehmet Karahafız ’ın yaptığı bu film; kariyerinin de donum noktası olur. Bilimkurgu turunde bir film yapmak isterken teknik imkÂnsızlıklar nedeniyle filmin komediye donuşmesi, hem kendini hem de filmini farklı bir une kavuşturur.
Bu film sonrası kendisine “Turkiyeli Ed Wood” yakıştırması yapılır ki, tanıyınca ne Ed Wood ’un “dunyanın en kotu yonetmeni” olduğunu ne de Cetin İnanc ’ın bu referansı hak ettiğini goruruz. İkisinin ortak noktası, dunyanın en kotu yonetmenleri olmaları değil, tum teknik imkÂnsızlıklara rağmen taşıdıkları sinema tutkusu olabilir.
Evet, bazı filmlerinde, ‘bu kadarı da olmaz ’ dedirtecek cok fazla şey ‘olabiliyor ’ belki. Ama onu tanıyınca ve dinleyince sadece bir rejisorun hikÂyesine değil, bir doneme de tanıklık ediyoruz. Evvela, onunla ilgili harika bir kitaba imza atan Pınar Oğunc ’u selamlayalım. Zira listeyi hazırlarken bu kitap, yol gostericimiz oldu.
Film Ankara ’da başlıyor
Cetin İnanc 12 Eylul, 1941 ’de Ankara ’da doğar. Ailesi aslen İstanbulludur ancak babasının işi nedeniyle Ankara ’ya yapılan yolculuk, Cetin İnanc ’ın filmini Ankara ’dan başlatır. İstanbul ’a donduklerinde semtleri olan Ortakoy ’de yaşamaya devam ederler. Donemin yazlık sineması, cocukluğunda en fazla vakit gecirdiği yerlerden biri olur. O donemi “Dort-beş arkadaş cete gibiydik. Sinema da bizim aşkımızdı o zamanlar, ruhumuzu okşayandı, tek oyuncağımızdı” diye anlatıyor İnanc.
“Hayat palavra be”
Kabataş Erkek Lisesi ’nde okuyan Cetin İnanc ’ın aklında sinema yoktur. Yonetmen olmak, şahane filmler cekmek gibi dertleri olmaz. Geleceğiyle ilgili en buyuk hayali mutlu olmaktır. “Buyuyunce şu mesleği yapacağım diye duşunmedim. Soranlara hep buyuyunce mutlu olacağımı soyledim” diyen İnanc, hicbir şeyi cok ciddiye almamış. Hatta yıllar sonra kendini hÂl hayalci olarak tanımlar.
Bunun filmciliğinde işe yaradığını soyleyen İnanc, “Bazıları benim icin ‘palavradan filmci ’ der, hayat palavra be! Hangimiz palavradan değiliz?” diyerek kendini eleştirenlere en buyuk eleştirisini getirir.
Orhan Gunşiray elinden tutar
Universitede hukuk okumak İnanc ’a gore değildir. Okula gitmediği, aylak aylak dolaştığı gunlerden bir gun bir arkadaşı onun adına Orhan Gunşiray ile ona iş vermesi icin konuşur. Gunşiray ’ın cevabı kısa ve net olur; “Gonder”.
İlk film seti, ilk heyecan
Orhan Gunşiray ’ın ortağı Atıf Yılmaz ’dır o zamanlar. Bir filme başlarlar, adı konuyu ozetler niteliktedir: ‘Allah Cezanı Versin Osman Bey ’!
Bu filmin hazırlıkları sırasında İnanc, Atıf Yılmaz ile tanışır. Filmde İnanc ’a da bir gorev verilir; rejisor yardımcısı olur. Once kucuk işlerle başlar; klaket tutar, sufle verir. Film biter ve sinemadan da ilk parasını kazanır; 200 lira. O donem icin bu para Cetin İnanc icin iyi bir miktardır. Hukuk okumaya niyetli değildir zaten. Bu işlerin parası da fena değildir.
Setlerde yukselme donemi
Yine bir Atıf Yılmaz filmi ama bu sefer gorev ikinci asistanlık. Bu filmle beraber yolunun sinemacılıkta olduğunu anlar İnanc. İşleri daha dikkatli inceler, nasıl yapıldığını anlamaya calışır. Atıf Yılmaz ’ın bir diğer filmi ‘Battı Balık ’ta yine beraber calışırlar.
Filmin başrolunde Fikret Hakan ve Filiz Akın vardır. Senaryonun bir yerinde işler sarpa sarar. Cekilmesi gereken sahne gece sahnesidir. En az 7-8 mekÂn değişikliği yapılması gerekir. Ekip yorgundur ve en onemlisi tek gecede bu sahnelerin cekilmesi gerekir. Sahne gereği Fikret Hakan sarhoştur. Filiz Akın ’ı aramak icin otele gelir ama hangi odada kaldığını bilmez. Bu nedenle onu bulana kadar en az 7-8 otel odasına girip cıkması gerekir.
Reji ekibi bu sahnenin ustesinden nasıl gelineceğini duşunurken Cetin İnanc, bir oneri yapar. Otelin bahcesine şaryo kurulacak ve Fikret Hakan ’ın hareketleri dışardan takip edilecektir. Atıf Yılmaz, oneriyi kabul eder. Birkac provadan sonra sıra cekime gelir. Atıf Yılmaz sahnenin cekimi icin İnanc ’a yol acar ve “Bunu oneren sen değil misin?! Git, şu anda filmin yonetmeni sensin” der.
Uc yıllık eğitim donemi
Aradan zaman gectikce İnanc, sinema dunyasına daha buyuk bir merak duymaya başlar. Filmin cekim aşamasından negatiflerin banyosuna, montajından seyirciyle buluşmasına kadar her aşamasında bulunur. Bunu ‘uc yıllık eğitim donemi ’ olarak adlandırır. Bu donemde Atıf Yılmaz ’a asistanlık yapmaya devam eder.
Yılmaz Guney ’le tanışma
Yılmaz Guney ile Cetin İnanc ’ın tanışması Orhan Gunşiray ve Atıf Yılmaz ’ın film yazıhanesinde olur. İnanc, tanışmaları sırasında Yılmaz Guney ’in uzerindeki kısa kollu mavi gomleği ve masaya yumruğunu vuruşunu unutamadığını anlatır. O yumrukla Guney “Ben artık başrol oynayacağım ve buyuk filmler yapacağım” der ve sozunu de tutar.
Yılmaz Guney ile ‘Hudutların Kanunu ’ filminin setinde calışırlar. Film, Urfa ’nın Siverek ilcesinde cekilir. Bolgede Yılmaz Guney iyi bilinir ve hayranı coktur. Bu hayranlığa tanık olduğu bir anısını şoyle anlatır İnanc: “Bir ara Siverek ’e gittik Yılmaz ’la. Arabanın icinde beş kişiyiz. O koskoca arabayı halkın yirmi santim kaldırdığını gordum ben… Yılmaz arabadan inerken gomleğini parcaladılar, onun gomleğinden bir parcaya sahip olabilmek icin.”
Yonetmen koltuğuna geciş
Atıf Yılmaz ’ın yanı sıra Lutfi Akad ’ın da asistanlığını yapan Cetin İnanc, zaman icinde kendi deyimiyle ‘kurtlanır. ’ Bir yanda gecim derdi bir yanda da sinema aşkı vardır. Para kazanabileceği filmlere yonelir. O donem avantur filmler revactadır. İlk olarak ‘Celik Bilek ’ filmini ceker. Bu filmle başlayan Yılmaz Atadeniz ve Cetin İnanc birlikteliği ‘Kilink ’ serisi ile devam eder. ‘Kral Kim? ’ filmi ile de ruştunu camiaya ispat eder.
İnanc, kotu yola duşer Cetin İnanc, avantur filmlerinin aranılan yonetmeni olur. Kendi deyimiyle “kotu yola duşmuştur” artık. Ondan sonra gelsin ‘Kızıl Maske‘, gitsin ‘Demir Pence‘…
Hızlı gunler kapıda Yeşilcam ’ın hızlı gunleridir. Cetin İnanc da bu hıza ayak uydurur, hatta mevcut hızın ustune bile cıktığı olur. Bir haftada film cekmeler, senaryoyu sette yazmalar, senaryosuz sete girmeler başlar. Cetin İnanc o gunleri tanımlamak icin ‘yanlış ’ kelimesini kullanır. Filmin oyle cekilmeyeceğini iyi bilmesine rağmen, maliyetler ve imkÂnlar İnanc ’ın ve onun gibi sinemacıların elini kolunu bağlar. Bugunden bakınca yanlışları gorur ama anlar da…
Ceko ’yum, Ceko ’sun, Ceko…
Yılmaz Koksal ’ın başrolunde olduğu film, donemin kovboy filmlerinden biri. Ancak filmin hem Cetin İnanc ’ın filmografisi hem de hayatı icin anlamı buyuk. Filmin olay orgusu icin Amerikan değil, İtalyan westernlerini ornek almış İnanc. İtalyanların da kovboy kulturu olmamasına rağmen bu tarz filmleri uretmesi İnanc ’ı etkilemiş. HikÂyeye yerel oğeler eklenmiş.
Yerel tatlar filmin adından başlamış kendini gostermeye. Kahramanın adının Ceko olduğu, hikÂyenin Meksika ’da gectiği, cekimlerin de Kapadokya ’da yapıldığı bir film duşunun. Cekim yerinin Meksika ’ya benzemesi icin onlarca kaktusun taşınması gerekmiş; ‘Alvarez ’in Ciftliği ’ gibi tabelalar hazırlanmış.
Sonunda film bitip gosterime girdiğinde buyuk yankı uyandırmış. Film ozellikle Adana ’da cok iyi iş yapmış. O donem doğan cocuğuna Ceko adını koyanlar coğalmış; buna Cetin İnanc da dÂhil.
Film cekmek icin bir gun yeter
Gunumuzde değil uzun metraj, kısa film cekmek icin bile bir gunun var dense, gozleri fal taşı gibi acılmayacak yonetmen yoktur. Ama dedik ya, o donem hızlının ayakta kaldığı, para kazandığı donemler. İnanc ’ın gerektiğinde bir gunde film cektiği donemler, aynı zamanda.
Sene 1972. Cetin İnanc biriyle ortak olur, kendi film şirketi icin film cekmeye başlar. O donem filmler cikolata gibi paket halinde satılır. Film şirketine gelen alıcının iki siyah-beyaz film yanına bir de renkliyi eklediği ya da iki romantik filme bir macera filmini istediği gunler…
Yine oyle gunlerden birinde Cetin İnanc, sırf satış olsun diye, ellerinde olmayan bir macera filmini pazarlayıverir. Macera da ondan sonra başlar. İnanc, birkac saate oyuncuları ve mekÂnı bulur. Senaryo icin de studyoya cıkar ve “Bana şoyle ucanlı, kacanlı bir film cıkarın” der. ‘Roket Adam Donuyor ’ adlı bir yabancı film denk gelir. İnanc, yapacağı filmi bulmuş, cekimlere başlamıştır bile. Filmin adı ‘Bombala Oski Bombala‘ olurken afişi de sabaha yetiştirilir.
Dini film de cekilir Filmler liste halinde satıldığında filmleri ceşitlendirmek satılmasını da kolaylaştırır. ‘Bilal-i Habeşi ’ adlı filmin doğuşu da boyle olur. Filmin cekimleri 25 gun surer, Cetin İnanc ’ın ortalamasına gore bu sure uzun bir suredir. İnanc, bu filmin cekimleri sırasında ickiyi bırakır. Daha doğrusu rakıyı… Bu film, rakıyı bırakmak icin iyi bir bahane olur İnanc icin. Filmin cekildiği 1972 yılından bugune kadar hic rakı icmez.
Ve seks filmleri furyası başlar
Parlak gunlerin ardından duraklama donemi gelir. Sinema camiası ekonomik krizin etkileriyle baş etmekte zorlanır. Zorlanan sadece filmciler değildir, kriz herkesi etkiler. Sıkıyonetim de gelir zaten. Sinemalar bir sure kapalı kalır bu donemde.
Sektor, hem ekonomik krizin hem de sıkıyonetimin baskısı altında ezilirken imdada erotik filmler yetişir. Sinema salonları Fransız, İtalyan erotik filmleriyle canlanmaya başlar. Ancak bu, sinemaya giden izleyici profilini de değiştirir. Cetin İnanc, onlerinde duran tek yola giriş yapmaya mecbur kalır.
Erotik film cekmek ciddi iş
“Cok kucumseniyor ama erotik film cekmek kolay iş değildir” der Cetin İnanc. Onun iyisini yapmak icin bile para lazımdır. Daha o zamandan belli olur, hak ettiği gibi erotik film yapamayacakları. Kadınların karşısına komik adamlar koyup, filmi komediyle kurtarmak isterler.
Bu donemden bahsederken cekinmez Cetin İnanc ve bu filmlerde oynayan, yoneten kişilerin bundan utanmasını, sonraları susmasını da anlamaz. Kendisi bunları soyler cunku durum anlaşılsın ister.
Biraz da arabesk soyleyelim http://www.youtube.com/watch?v=bsYSAJHfXuc
70 ’lerin sonuna kadar sinemadaki erotik film ağırlığı devam eder. Değişen toplumsal yapılar sinemada da kendini gosterir. Gocun hız kazanmasıyla sinemada arabesk film donemi de başlamış olur. Cetin İnanc, arabesk soslu filmleri de filmografisine katar bu yıllarda.
Dunya bir adamla kurtulur mu? Star Wars serisi dunyayı kasıp kavururken, Cinlisi, İtalyanı uzay işlerine girmişken; Turkler niye girmesin? Bu soruyu biz değil, Cetin İnanc soruyor ve cevabı da bize bırakmıyor: “Geleceği gormesini bilmişiz de yaşadığımız gunu gorememişiz.”
‘Dunyayı Kurtaran Adam ’ icin senaryo yazılır, hazırlıklara başlanır. Dekorlar yapılır, cekimin yapılacağı Kilyos ’a bu dekorlar kurulur. Ancak şans bu ya, gece yağan yağmur butun dekoru harap eder. Cozum uretmek zorunda kalır ve kapalı sahneleri İstanbul ’da, geri kalanını da Urgup ’te cekmeye karar verir, İnanc. İmkÂnsızlıklar bu filmde de kendini gosterir, ustune bir de talihsizlikle birleşir.
Şimdilerde coğu kişiyi gulme krizlerine sokan pek cok sahnenin arka planını İnanc ’tan dinlemek lazım. Filme damga vuran peluşlu yaratıkları gun ışığında cekmeyi planlamamış, İnanc. Bunları sadece mağarada cekeceği yaratıklar olarak planlamış, dış sahneler icin başka şeyler varmış kafasında. Ama olmamış. İnanc, o sahne icin; “Peluşleri gun ışığına cıkarınca bok oldu haliyle. O kadarının biz de farkındayız” der.
“Taşınırken su bardaklarını sardık biz o afişlerle…”
Film yıllar sonra beklemediği bir une kavuşur, kult olur. Filmin ozel gosterimleri yapılır, panellere konu olur, afişleri satılır. İnanc bu ilgiyi beklemez: “Gerci İzmir ’den taşınırken su bardaklarını sardık biz o afişlerle; akıl edemedik ki…”
‘Olum Vuruşu ’ ile Yeşilcam ’a son nokta Cuneyt Arkın ’la sonraları cok film ceker Cetin İnanc. Polisiye filmlerde birlikte calışır, kotulere meydan okurlar. Bir yandan da gişe yapmış yabancı filmleri yerlileştirmeye devam eder İnanc. ‘Karateci Şimşek ’, ‘Asi Kabadayı ’ gibi filmler bunun urunu olur. 1986 yılında cektiği ‘Olum Vuruşu ’ son filmi olur. Filmi cekerken son filmi olduğunun farkında değildir halbuki. Daha sonraları televizyona bazı işler yapar, zamanla o işleri de bırakır.
Fantastik sinema neymiş?
Cetin İnanc şimdilerde ne dizi ne de film yonetiyor. Ama soyleyecek sozu cok, tabii dinlemek isteyene: “Televizyonlara, gazetelere cıkartıp konuşturmak istiyorlar mesela beni, neymiş fantastik sinemaymış. Biz onları fantastik olsun diye yapmadık ki, biz kendimiz fantastikmişiz.”
Bonus: Bir Cetin İnanc belgeseli http://www.youtube.com/watch?v=v7Qs5X6RWr4