
Korkudan soğuk terler doksek, gozlerimizi yarı acık yarı kapalı tutsak da kendimizi izlemekten alıkoyamıyoruz. Gerilim, bilim kurgu ve fantastik turleri arasında salınan bu filmler, izleyende bin bir turlu duygu uyandırmayı başarıyor. Aşk, cinayet, kavga; hepsi bu filmlerde.
Bunlara nereden geldiği belli olmayan, ağzından salyalar akıtan bir yaratık da eklenince; film tadından yenmez. Daha doğrusu o film artık rahat izlenemez. Hop oturup hop kalkmak, sıradan bir eylem haline gelir. Evdeki koltuğunuzda ya da sinema salonunda kendinizi garip sesler cıkartırken bulabilir, bacaklarınızı karnınıza yapıştırmaya calışabilirsiniz. Filmin bitmesiyle ayaklar yercekimine bırakır kendini, kasılan omuzlar rahatlar, yukselen adrenalin duşuşe gecer. Az once leblebi gibi insan yiyen yaratık yoktur artık.
Peki, oyle mi? Yaratık gercekten var ve siz onunla aynı odadasınız dersek ne hissederdiniz? “Alien” serisinin ilk filminde, yaratık ile kucuk bir uzay aracında baş başa olduğunu anlayan Ripley kadar soğukkanlı olabilir misiniz? Onu oldurmeye mi calışır yoksa ardınıza bile bakmadan kacar mısınız? Siz bir taraftan bu soruların cevabını duşunedurun; bir taraftan da sizin icin hazırladığımız, bırakın aynı ortamda bulunmayı, mahallesinden bile gecmek istemeyeceğiniz film yaratıkları listesine bir goz atın.
1. O bir efsane: Alien
İsmiyle musemma bir yaratık var karşımızda. O kadar sevildi ki, sonraki beş filmde daha karşımıza cıktı. Dort film boyunca da Ripley ’e olumlerden olum beğendirdi. Kadını oldurmedi belki ama canından bezdirdi. Tabii ki, Ripley ’in fendi Alien ’ı yendi. Bizi korkulara salan, geceleri kÂbuslara gark eden sevgili Alien ’ın tasarımının İsvecli H. R. Giger ’e ait olduğunu hatırlatalım.
2. Dinsizin hakkından gelen imansız: Predator
James Cameron‘ın yarattığı Predator ile 1987 yılında tanıştık. Uzayda gelişmiş bir gezegende yaşayan Predator, evrende yaşam formu bulunan gezegenlere gelerek tek tek avlanıyordu. Bundaki amacı da gezegenindeki onur nişanını almaktı. Predator cok tutunca devamı da geldi elbet. Şimdiye kadar beş filmi cekildi.
Bunlardan ikisinde Alien serisinin baş yaratığı yer aldı ve iki yaratık karşı karşıya getirildi. İlkinde Predatorler Alien ’ları uzaya kadar kovalarken, ikincisinde ne Predator ’un ne de Alien ’ın ne yaptığı belliydi. Sonucta bir donem Ripley ’in ve bizim korkulu ruyamız haline gelen Alien ’ın Predatorler tarafından ağzının burnunun kırılması icimize su serpti mi, serpti.
3. O “Şey”: The Thing Nasıl tarif etsek bilemiyoruz. 1982 yılında John Carpenter yonetmenliğinde cekilen film, biraz Alien ’ı andırsa da bazı sahneleriyle bizleri titretmeyi başarıyor. İnsanın icine girip form değiştiren bir yaratık var filmde. İnsan vucuduna girişi kadar cıkışı da olaylı. Yaratık, icine girdiği vucutta beslenirken, o kişi icin trajik bir olum de kacınılmaz haliyle.
4. Hızlı ve ofkeli yaratıklar: Feast
Nereden geldiği belli olmayan yaratıkların saldırısına uğrayan bir avuc insan, ABD ’nin kuş ucmaz kervan gecmez bir koşesindeki bara sıkışıp kalır. 2005 yapımı, duşuk butceli Feast‘taki yaratıklar ac olduklarından mı yoksa insanlığa nefretlerinden mi bilinmez, ortalık kan golune doner. Her an herkesin olebildiği bu filmdeki yaratıklar, keskin dişleri ve uzun penceleri ile “Saklanabilirsin ama kacamazsın” der adeta.
5. “Storage 24” yaratığı ile kanlı bir ayrılık
Sevgilinizle ayrılmışsınız ve işin en tatsız kısmını yapmak uzere bir aradasınız. Eşyaları boluşmek icin geldiğiniz depoda huzunlu dakikalar yaşamayı beklerken bir anda ortaya cıkan bir yaratık olayın rengini değiştirir. 2012 yapımı olan “Storage 24” izleyicileri pek memnun etmese de “yaratık” Âlemine yeni bir soluk kattığı muhakkak.
6. Havada karada dehşet: The Host / Gwoemul Avrupa ve ABD ’den sonra Kore ’den bir yaratığa uzanıyoruz şimdi. Nehre karışan tehlikeli kimyasallar sonucu mutantlaşan bir yaratığın ona buna saldırmasının hikÂyesi. Hem havada hem de karada hareket edebilen bu yaratık, balıkla kurbağa karışımı bir kıvamda. Yani bizim Van Golu Canavarı ’ndan hallice. Orijinal adı “Gwoemul” olan filmde, yaratıklı sahnelerin oldukca başarılı olduğunu ekleyelim.
7. Dunyayı yedi doymadı: Jeepers Creepers 23 yılda bir ortaya cıkarak, 23 gun boyunca insan etiyle beslenen bir yaratıkla karşılaşsaydınız siz ne yapardınız? “Jeepers Creepers” bu sorunun peşine duşuyor ve hikÂyeyi iki kardeş uzerinden anlatıyor.
İnsanımsı goruntusu ve dev kanatlarıyla kotuluğun ABD şubesi izlenimi veren bu yaratık da olemeyenlerden daha doğrusu oldurulemeyenlerden. Devamı gelen filmlerden biri olan Jeepers Creepers kendi kulvarında bir kult.
8. Oldurmeyen Allah oldurmuyor işte: Godzilla https://www.youtube.com/watch?v=zmH-TEgLfhU
Japon sinemasının unlu serisi Godzilla; Hollywood ’un eline duşunce ortaya bol efektli, bol muzikli bir film cıktı. 1998 yılında buyuk bir tanıtım kampanyası sonucu vizyona giren filmden, Godzilla ’nın kendini ceken kameramanla karşı karşıya kalış anını sectik. Dev bir kertenkelenin karşısına gecip onu filme almaya calışmak mı daha cılgınca, yoksa ayak parmaklarının arasındaki boşlukta hayatta kalmak mı?
9. Bir TV klasiği: Yeraltı canavarı Ulkemiz televizyonlarının Kemal Sunal filmlerinden sonra en fazla yayınladığı filmdir “Yeraltı Canavarı” (Tremors). ŞikÂyet ettiğimiz falan yok, şimdi oynasa yine izleriz o ayrı. Kevin Bacon ile tanışmamıza vesile olan filmde; colde, yer altında yaşayan ve sese gore hareket eden canavarlar anlatılıyor.
Ustteki linkte, canavara bir oda dolusu cephaneyi gozunu kırpmadan boşaltan ciftin halleri yer alıyor. Onlarca mermiye, dom dom kurşununa goğus geren canavar sonunda hakkın rahmetine kavuşuyor kavuşmasına ama hayatta kalanlara da sinirden bir gulme geliyor.
10. Bir yaratığa yakından bakış: Cloverfield Olaylara icerden bakış şeklinde ozetlenebilecek bir film, Cloverfield. Farklı kamera kullanımı sayesinde, izleyiciler de kendilerini yaratıklardan kacan insanlar arasında buluyor, onlarla benzer duyguları paylaşıyor. Bu nedenle filmde yaratıklardan cok insanların kacışı ve yaşadığı durumlara odaklanılmış. Tabii bu sahnede kamera ilk kez yaratığa bu kadar yaklaşıyor ancak kamerayı kullanan kişi icin bu oldukca talihsiz bir an.
11. Yemese de olur, basması yeter: The Mist Aniden bastıran yoğun sis ve sonrasında kasabayı basan oldurucu orumcekler ve garip gorunumlu yaratıklar… Bir Stephen King uyarlaması olan “The Mist”te bir supermarkete sıkışıp kalan insanların hikÂyesi anlatılıyor. Elbette bu insanlar canlarını kurtarma peşinde oradan oraya savruluyor, orumceklere yem oluyor.
Filmin en etkileyici sahnesi ise ahtapotla orumcek arası dev bir yaratığın, arabanın onunden sakince gectiği sahne. “Buralar hep benim” edasıyla yuruyen canavara atarlanmak cesaret ister tabii!
12. “Beni yeme onu ye!”: The Descent
Bir grup genc kadın doğa yuruyuşu sırasında bir mağaraya rastlar ve icinde ne olduğunu merak edip mağaraya girer. Mağarada etcil yaratıklarla karşılaşan kadınlar, yaratıklara yem olmamak icin ellerinden geleni yapar ama bazen bu caba nafiledir. Boyle yaratıklarla karşılaşıldığında genelde yapacak cok bir şey olmaz; “uc kulhuvallah bir elham” okuyup gecmek en iyisi.
13. Kuzu postu giymiş kurtlar: Gremlinler Gremlinler ’i koymazsak eksik kalırdı bu liste. Sevimliliği ile gonulleri fetheden Gizmo ’nun bir o kadar hain yavrularının etrafa dehşet salışını hem korkarak hem de gulerek izlemiştik. Islanmaması ve geceyarısından sonra yemek yememesi gereken bu yaratıklar, kurallara uyulmaması halinde birer canavara donuşur. Nereye saldıracağını şaşıran bu kucuk canavarları yok etmek pek de kolay olmaz.
14. Bonus: Yerli malı yurdun malı yaratığımız da var: Semum Birkac yıl once “Turkiye ’nin ilk yaratık filmi” olarak tanıtılan film, ‘olmuyor, oldurulamıyor ’a guzel bir ornek. Kabul edelim, bu topraklarda yaratık oluyor sana “maratık”, filmin yonetmenine diyelim “cabana sağlık”. Ayrıca başka yaratıklı film cekmemesi icin gerekiyorsa aramızda para toplayalım.