Eh malum ya hepimizin yeşil pasaportu yok ama “sky is the limit” deriz, gidemiyorsak dahi okur gitmiş gibi ic geciririz. Hele bir de yanımızda espresso ve croissant varsa, bizden Âl fransız mı olur canım.
Not : Erkekler icin kıvrılmış bıyıklar, hanımlar icin cizgili tişortlerle kombinimizi tamamlayabiliriz.
1.Konuk Kız, Simone de Beauvoir
Beauvoir ’ın bu romanı kimilerince başarısız bir girişim olarak gorulse bile muhteşem betimlemelerini inkar etmek haksızlık olur. Buram buram bohem kokan caféler ve tiyatro binaları arasında mekik dokurken kitabı okuyor değil de izliyormuş hissi yaratır adeta ve kendimizi 1940 ’lar Fransa ’sında buluveririz. Ustu kapalı bir şekilde aşk ucgenini anlatan kitabın karakterleri Paris ’in sanat cevreleriyle haşır neşir bir cift ve sonradan bu cifte yancı olan cokta sanatla alakası olmayan gencecik bir kızcağızımız. Ki bence bu sanatla can ciğer ciftimizin esin kaynağı Beauvoir ve Sartre ilişkisinden gelmektedir, bu da boyle bir bilgi olsun, ortamlarda prim yaparsınız. Bazı klişe Turk filmi sahnelere sahip olarak, kadın-erkek ilişkileri ne kadar open relationship olsa dahi kıskanclığın muthiş faktorunu gozumuze sokuyor.
2.Koku, Patrick Suskind
Kitabından cok filmiyle unlenmiş olsa dahi, sayfalarına kafamızı sokup koklamaktan geri duramayacağımız kitap, 18. Yuzyıla geri donup “Fransız olmak vardı” dedirtir. Hep karşılaştığımızın dışında karamsar, yıkık dokuk, karanlık bi Fransayla karşılaşmamızı sağlıyor Suskind. Jean-Baptiste Grenouille ’in hikayesine ortak olurken bir yandan hoş cicek kokularıyla burnumuzda tuten bir şehirle karşılaşırken diğer yandan balık pazarının ve pis kent sularının kokusunu tahayyul edip şehrin gercek yuzuyle karşılaşıyoruz. Suskind ’in anlatışının her noktasında kenti kokular uzerinden tasvir ettiğini gorup ve karakterlerin peşine takılıp o kokuları takip etmek istiyoruz. Fransa ’yı kokularla tanımaya, ozlemeye ne dersiniz?
3.Bir Paris Semtinin Tuketilme Denemesi , Georges Perec
Perec, Paris ’in unlu Saint Sulpice meydanındaki kafelerde gecirdiği uc gunluk zamanı anlatırken biz de ona eşlik eden kankasıymışız gibi yaşarız kitabı. Oulipo hakkında az bucuk bilgisi olanlar Perec ’inde deneysel metinlere merakına da aşinadırlar elbet. Aynı meydanda bir kac gun oturup ne gorduyse yazarak, aslında Perec bence hayat kavramını sorgulatmış bize ucundan ve her gun karşımıza cıkan şeylere farklı bir pencereden baktırıyor. Kimisi boyle deneysel yazıları sevmese de bence onyargılarmızı cope atıp bir okuyalım derim.
4.Zazie Metroda , Raymond Queneau
Minik Zazie ’miz Paris ’te dayısıgili ziyaret edip metroyu gormek istiyor. 2 gunluğune Paris ’ e gelip grev yuzunden metroya binemeyen Zazie kardeşimize uzuntulerimizi bildirir, bir sonraki somestr tatilinde kendisini Paris ’e bekleriz. Cimcime bir kardeşimizle 2 gunluk komikli şakalı Paris gezimizin bir de Louis Malle filmini cekmiş (ellerine sağlık abi). Filmi ayrı kitabı ayrı over, ikisinin de gozlerinden operim. Zazie bacım sen uzulme en kotu bizim Yenikapı-Hacıosman hattıda guzel.
5.Paris Bir Şenliktir , Ernest Hemingway
Alın size Paris kitabı. Hemingway amcamız , “Paris ’te biz de az bohem yaşamazdık” demiş ve dokturmuş. Paris ’te gecirdiği yılları anlattığı bu kitap , henuz genc bir yazar olan Hemingway ve ilk karısı Hadley yengemizin anıları uzerinden ilerliyor. 1920 Paris ’inde gecse dahi bugun bile gitsek bulabileceğimiz kafelerin , barların acık adresleri mevcut kitabın icinde. Buyuk ihtimalle kitabın hardcore sıkıcı bolumlerinden mutevellit Fight Club ’da Tyler , Hemingway amcamızı dovmek istesede , anı kitabı nihayetinde ne kadar action beklenebilir.
6.Duşuş, Albert Camus
Kitabın yalnızca ilk yarısı Paris ’te gecse bile Seine nehri olsun Paris ’in ara sokakları olsun, keşke tum olay
burada donseydi dedik. Jean Baptiste Clemence adlı karakterimiz Paris ’de bir dizi kotu şeyler yapıp, Amsterdam ’da bir barda daha once tanımadığı birine bunları itiraf ediyor. Camus ’de durur mu , ben bunun kitabını yazarım demiş tabi.
7.İki Şehrin Hikayesi, Charles Dickens
Bizdeki Ankara mı, İstanbul mu ikileminin Paris-Londra versiyonudur. İşin icinde bir de Fransız ihtilali doneminde yaşanan platonik bir aşk var , daha n ’olsun. Ana karakterlerimiz; Charles Darnay devrimin gazabından kurtulamamış Fransız bir aristokrat, Sydney Carton ise Darnay eşine platonik aşık bir avukat. Kitabın mottosuda olsa olsa “ne yaşarsak yaşayalım ama onurlu olelim” olur herhalde.

8.Katya ’nın Yazı, Trevanian
Koca Fransa Paris ’den ibaret değil elbet, Bask bolgesinde gecen kitap oraların muhteşem doğasını goz kapaklarımıza oyle bir ciziyor ki gozlerimizi kapadığımızda kendimizi o kucuk kasabada buluyoruz. Başında minnoş bir aşk romanı sanıp sonunda “oeh be” dedirtip şoktan şoka sokuyor bizi. Genc doktorumuz I.Dunya Savaşı sırasında hayatının ilk aşkını yaşıyor kitapta.
9.Ayşegul Paris ’te
Sıra geldi listenin son kitabına. Ama oyle duşunuduğunuz gibi bir kitap değil, evet yanlış gormediniz, baya bildiğiniz Ayşegul kızımız da vakt-i zamanında Paris ’in tadını cıkarmış, belki de Eyfel kulesinin onunde poz vermiş. Hala gidesimiz gelmediyse aslen Fransa ’dan devşirme olan evimizin kızı Ayşegul ’un kitaplarını okurken kurduğumuz cocukluk hayallerini bir nebze olsun gercekleştirmek icin bir kez daha duşunun derim.
Allons-y!
Bonus: Paris Gezi Rehberi Kitap Onerimiz: