Mustafa Kemal, Trocki, NÂzım, Sait Faik, Halide Edip, Sabahattin Eyuboğlu, Ahmet Haşim, Yaşar Kemal, Neyzen Tevfik, Aziz Nesin, Mehmet Ali Aybar, Behice Boran, Orhan Veli, Cevat Şakir, Abidin Dino… Tum bu isimlerin bize hatırlattığı tek bir ortak isim var: Şefika-Tahsin kızı Mîna.
85 yıllık omrune, yuzlerce yıllık kıskanılası bir yaşam sığdırdı Mîna Urgan. Cok varlıklı zamanlar da yaşadı, malın mulkun tukendiği ama muhabbetin tukenmediği zamanlar da. Onu “zengin pici Mîna”dan, “dinozor Mîna”ya donuşturen de bu değişken koşullar oldu.
Gencliğini de, yaşlılığını da dolu dolu yaşadı ve muhtemelen de yaşadığı hicbir andan pişman olmadı. 83 yaşına geldiğinde anılarını yazası tuttu, hem de hicbir beklentisi yokken. İki kitabı onlarca baskı yapıp, ‘best-seller ’ listesine girip de cıkmayı bilmeyince apışıp kaldı. O beklemiyordu boyle bir şeyi ama yadırganacak bir durum yoktu ortada aslında. Cunku ictenliği, acık sozluluğu, yaşam deneyimi ve coşkusu belli ki kitabı okuyanlar arasında dilden dile yayılmış, boylece kitabın her baskısı kısa surede tukenmişti.
İstedik ki, edebi tarafı bir yana, yaşadığı her anın tadını cıkararak ve sahip olduklarının değerini bilerek yaşayan, herkesin bir şekilde nasiplendiği bu kadını siz de daha yakından tanıyın.
Karmaşanın ortasında bir kucuk beden Tarihler 1 Mayıs 1915 ’i gosterdiğinde, İstanbul ’da Şefika-Tahsin ciftinin bir kız cocuğu dunyaya gelir. İleride Mustafa Kemal ’le vals yapacağını kimsenin duşunmediği bu cocuğa, Fatma Mîna adını verirler. Ki yıllar sonra vals yapacağı bu adam, tam da o sıralar Canakkale ’de buyuk bir mucadele vermektedir.
Daha kucucukken yetim Babasını dort yaşındayken kaybeder Mîna. “Şarap kadehi” anlamına gelen Mîna adını ona veren kişi, “Adalar Şairi” ve oyun yazarı babası 1919 ’da olur. Ozgur bir ailede buyur Mîna Urgan. İnsanların genellikle tedavi amaclı denize girdiği o donemlerde, sadece eğlence icin torununu denize sokan bir dedeye sahiptir mesela.
Hoşgoru timsali bir anne Hayatındaki en onemli insan, namazında niyazında bir Musluman olduğu halde, dinsiz olduğunu bildiği kızına hic baskı yapmayan annesi Şefika ’dır. Kendi ifadesiyle “kişiliği hic ezilmeden buyuyebilmesini Şefika ’ya borcludur”. Eşi oldukten sonra Şefika, Falih Rıfkı Atay ile evlenir.
Tam bir dil uzmanı Arnavutkoy Kız Koleji ’ni (şimdiki Robert Kolej) bitirdikten sonra, İstanbul Universitesi Edebiyat Fakultesi Fransız Filolojisi ’ne girer. Burayı da bitirdikten sonra da aynı fakultede İngiliz Dili ve Edebiyatı Bolumu ’nde doktora yapar. 1960 ’ta profesor unvanını kazanır, 1977 ’de de emekli olur.
“Solcusun, nasıl olsa asılacaksın” Adı konusunda secme şansı yakalayamayan Mîna, soyadını kendisi secer. Ama bu soyadın secilmesinde Necip Fazıl ’ın da katkısı vardır. Kendisine icinde ’u ’ harfi gecen bir soyadı arayan Mîna ’ya, Necip Fazıl Kısakurek, “solcu olduğu icin gunun birinde nasıl olsa asılacağını” soyleyerek, ‘Urgan ’ soyadını onerir; o da bu soyadı alır.
On beş yaşına kadar bir “zengin pici” Yaşamının belli bir donemine kadar maddi zorluk yaşamaz Mîna Urgan, kendi deyimiyle “on beş yaşına kadar bir zengin pici olmanın ayıbını yaşamış”. Sonradan “ansızın yoksul” oluverirler. O zor maddi koşullara rağmen, parayla ilgili tek kelime edilmez evlerinde. Mîna Urgan para kazanır duruma gelinceye kadar gecim kaynakları, evdeki değerli eşyalar olur.
Tek evliliğini Cahit Irgat ’la yapar Tek bir evlilik yapar Mîna Urgan; aktor ve film yapımcısı Cahit Irgat ile evlenir. Mustafa ve Zeynep adlarında iki cocuğu olur. (Bizimkiler dizisini izleyenler Zeynep Irgat ’ı oradan hatırlar.)
Koylu kızı vs kentli kulturlu kız Hicbir zaman maddi zorluk cekmez Mîna Urgan, ama koşullarının tamamen rastlantısal bir şekilde oluştuğunun da farkındadır ve bu durum mutsuz eder onu. İşte bu farkındalık surecinden gecer ve sol cizgide bulur kendini. Bu sureci, bir kulubenin onunde gorduğu koylu kızı, kendisiyle karşılaştırarak şu şekilde ifade eder: “Benim ben olmam, yabancı diller bilmem, universitede okumam, kulturlu sayılmam kendi marifetim değil, bir rastlantının sonucuydu sadece. O talihsizdi, ben talihliydim, işte o kadar. Kendimi bir şey sanan ben, toplumsal ve ekonomik duzenin korkunc haksızlığının bir urunuydum sadece.”
Komunist mi, Kemalist mi? Kendisinin de surekli vurguladığı politik bir yanı vardır Mîna Urgan ’ın. Yanlış anlaşılmasın, politikadan anladığı yok. Kendi ifadesiyle “politikadan hic anlamaz, her şeyi eline yuzune bulaştırır”. Sadece politik bir tavrı var; komunist. (Buna karşılık oğrencisi olan Murat Belge onun komunist değil, Kemalist olduğunu soyler.) Mehmet Ali Aybar ve Behice Boran ile aynı yola baş koymuş, aynı dava uğruna mucadele vermiştir. Politik mucadelesiyle ilgili olarak hafif utanc icindedir, zira savunduğu ideolojinin bedelini yoldaşları gibi ağır odememiştir. Bu durumla ilgili olarak “Bir sure hapis yatmaya can atıyordum. Butun eşim dostum hapse girip cıkmıştı” der.
“Sevgilim” Thomas More Tum kitapları onemlidir, değerlidir ama Edebiyatta Utopya Kavramı ve Thomas More adlı calışmasının yeri ayrıdır. Sadece bir edebiyat kitabı değildir bu, hayata bambaşka bir cerceveden bakan ve baktıran bir calışmadır aynı zamanda. Thomas More o kadar onemli bir figurdur ki Mîna Urgan icin, ondan “sevgilim” diye soz eder.
İngiliz edebiyatı bilirkişisi İngiliz edebiyatı uzerine otoritedir, hatta coğu kişi icin İngiliz Edebiyatı Tarihi adlı kitabıyla, insanlara İngiliz edebiyatını “Bilal ’e anlatır gibi” anlatan kişidir. Thomas More, Shakespeare, D. H. Lawrence ve Virginia Woolf ’la ilgili incelemeleri cok sağlam başvuru kitaplarıdır.
Sakıncalı kitaplardan Bir Dinozorun Anıları ve Bir Dinozorun Gezileri Onca calışmasıyla tanınmadı da Mîna Urgan, otobiyografi niteliği taşıyan Bir Dinozorun Anıları ve okuyan herkese “vay be” dedirten Bir Dinozorun Gezileri kitaplarıyla bilinir oldu. Bir Dinozorun Anıları 60, Bir Dinozorun Gezileri ise 66 baskı yapar ve uzun sure en cok satan kitaplar listesindeki yerini korur. Kitaplarının bu kadar cok satması, “Acaba cok mu bayağı yazıyorum? Yanlış bir şey mi yaptım, kotu mu yazdım ki bu kadar cok satıldı?” diye de sordurur yazarına. (Bir Dinozorun Anıları, Milli Eğitim Bakanlığı ’nın sakıncalı kitaplar listesindedir.)
“Benim gibi bir kocakarının hayatını kim merak eder ki” Oysa ki Bir Dinozorun Anıları kitabını kaleme alırken, “Benim gibi bir kocakarının hayatını kim merak eder ki” diye duşunmuştu. Ama alcakgonulluluğu, sozunu esirgemeyen tarzı, kendiyle dalga gecmekten cekinmemesi ve kitabın okuyucuda uyandırdığı yaşama sevinci, bu otobiyografiyi herkes icin okumaya değer kılar.
Tam anlamıyla bir “Oradaydım” kitabı Kitap icerdiği “gecmiş zaman olur ki” tadında tanıklıklarla da okurlar tarafından cok sevilir. Kitabı okuyanlar Mîna ’nın, Mustafa Kemal ’le vals yaptığını, Buyukada ’da surgunde olan Trocki, teknesinde balık tutarken yanına kadar yuzduğunu, NÂzım Hikmet ’i gorduğunu, Sait Faik ile rakı ictiğini ve universitede Halide Edip ’in asistanlığını yaptığını oğrenirler. Kitap bu yonuyle, okuyan herkes icin “tarihi dokuman” niteliği kazanır.
Yahya Kemal ’i yakından tanımanın pişmanlığı Bircok buyuk isimle haşır neşir olmuş Mîna Hanım. Ama sanırız bunların icinde Yahya Kemal ’in ayrı bir yeri var, zira Mîna Hanım, Yahya Kemal ’i hic sevmez. Kitabında yazdığına gore, onu yalnız şiirlerinden tanıyanlara gıpta eder, kendisi, Kemal ’i yakından tanımış olmaktan dolayı pişmandır.
Yaşama sevinci dolu bir kitap Mîna Urgan, Bir Dinozorun Gezileri ’nde de Anadolu, Paris, İngiltere, İtalya, Sovyet Rusya ve Amerika maceralarını aktarır okuyucuya. Bu gezilerin en onemli tarafı, az bir parayla yapılmış olmasıdır. Yazarın o hic eksilmeyen yaşama sevinci ve coşkusu, okuyucuda karşılığını bulur, kitaba 66 baskı yaptırır.
“Kitap, yani ışık” Bu acık sozlu, kendiyle barışık, cesur, yaşam dolu kadın, anılar ve geziler dışında da bircok eser kazandırdı Turk edebiyatına: Edebiyatta Utopya Kavramı ve Thomas More, İngiliz Edebiyatı Tarihi, Shakespeare ve Hamlet (inceleme), D. H. Lawrence (inceleme), William Golding – Sineklerin Tanrısı (ceviri), Thomas More – Utopia (ceviri), Sir Thomas Malory – Arthur ’un Olumu (ceviri), William Shakespeare – Atinalı Timon (ceviri), Virginia Woolf (inceleme).
Dinozor olmanın gururuyla Kendi acısından ‘dinozorluk ’ gurur verici bir şeydir, zira yaşadığı cağ koşeyi donmeyi, adaletsizliği, sıradanlığı ve cirkinliği yuceltip, tum insani değerleri ayaklar altına alır. Dinozor da, Mîna Urgan icin nesli tukenmiş bir hayvan değil, başkaldırının, direnişin, kaybolan insani değerleri taşımanın simgesi olur.
85 yıllık cınar devrilir Tarih 15 Haziran 2000 ’i gosterdiğinde bu yaşam dolu kadın 85 yaşında hayata gozlerini yumar. Geride, herkesin gıpta ederek okuduğu bir suru hatıra, hicbir anı boş gecirilmemiş bir yaşam ve bircok başucu kitabı bırakır.