Yeraltı edebiyatı her ne kadar şu sıralar populer kulturun cılgın pencelerinin arasında kıvransa ve ikonik bir boyuta ulaşsa/ulaştırılsa da bu popularitenin altında ezilmeyecek bir birikime sahip. Son zamanlarda ozellikle Turkiye ’de derin sohbetlerde, kız tavlama girişimlerinde ya da kultur seviye belirtme savaşlarında sıkca kullanılan yer altı edebiyatının onemli yazarlarını sizler icin derledik. Bu kadar cok konuşulan, bu denli ismini her yerde duyduğumuz yeraltı edebiyatının usta şairleri kimlerdir derseniz, sizleri listemizi okumaya davet ediyoruz. Dikkat: Yoğun kitap alışverişi durtusune surukler.
Not: Yeraltı edebiyatını kısaca acıklayarak başlayalım yazımıza. Yeraltı edebiyatı, dili zincirlerinden kurtarmak icin 19. yuzyılın ortaları ile 20. yuzyılın başlarında oluşmaya başlayan, ben ozgurum diye bağıran edebiyat turudur. Sert, aykırı, eleştirel, coğunlukla gercekle hayalin ince cizgisinde varolmaya calışan yeraltı edebiyatı; alkolizmin, cinselliğin, sıradışılığın, kufrun dışa vurumu olarak nitelendirilir.
1. Anılarıyla birlikte bu dunyayı terk etmeyi secen bir yazar: Metin Kacan
Adı sansasyonlara karışan, hatta bircoğumuzun ismini bir intihar ile duyduğu Metin Kacan değeri bilinememiş yazarlarımızdan biri ne yazık ki. Kasımpaşa Lisesi ’ni 2. sınıfta bıraktıktan sonra mizah dergilerinde yazmaya başlar Metin Kacan. Jak Laban ve Andante takma isimleriyle yazı dunyasına adım atan yazarın ilk makalesi 1985 yılında Gırgır Dergisi ’nde yayımlanır. Ardından Kacan ’ın efsanevi kitabı Ağır Roman hayatımıza girer. Bircoğumuz Ağır Roman ’ı film versiyonuyla tanıyoruz, ancak hikÂye ilk olarak roman versiyonuyla bizlerle buluşur.
Kalemi guclu yazar hayata cok ani bir şekilde veda eder. Kacan 52 yaşındayken 6 Ocak 2013 ’te bindiği taksiyi durdurduktan sonra Boğazici Koprusu ’nden atlayarak intihar eder. Bu intiharda 1996 yılında bir kadına tecavuz ve işkence ettikleri gerekcesiyle yargılanıp ceza almalarının etkisi buyuktur. Yaşarken gerektiği kadar değer verilemeyen yazar, edebiyat dunyasına Ağır Roman gibi unutulmaz bir eser vermiştir. Kendisinden bu kadar bahsetmişken, Ağır Roman ’ı bir kez daha izlemeye ne dersiniz?
2. Genc yaşta unutulmaz şairler listesi tahtında yer kapmak: Kucuk İskender
1980 ’li yıllardan başlayarak gunumuze kadar ceşitli dergilerde şiirler, eleştiriler, denemeler yazan Derman İskender Over ’i Kucuk İskender ismiyle tanıyoruz. Hatta Kucuk İskender ismini duymayan var ise kendisinin sosyal medya kullandığından şuphe edebiliriz. İlk şiiri Milliyet Genc Sanat Dergisi ’nde, İskender Over ismiyle cıkan yazarın şiirleri profesyonel anlamda 1985 ’te Adam Sanat Dergisi ’nde yayımlanmaya başlar.
Sesini uluslararası dunyada da duyuran yazar İtalya ’da duzenlenen Avrupalı Genc Şairler Yarışması ’nda (La Giovane Poseia D ’europa Nel 1999) ilk ona girer ve şiirleri bu şairlerle kitaplaştırılır. 2000 yılında Orhon Murat Arıburnu Odulleri ’nde Bir Cift Siyah Deri Eldiven adlı şiir kitabıyla birincilik alır. 2001 yılında Almanya ’da, 2002 yılında Hollanda ’da ceşitli şehirlerdeki etkinliklerde, 2005 ’te Avusturya ’da, 2007 ’de Makedonya ’da, 2008 ’de İsvec ’te konuşmacı olarak ve şiir performanslarıyla kendini dile getirir. İnternette şiirleriyle tanınan Kucuk İskender adını edebiyat dunyasına şimdiden altın harflerle kazıdı. Başlıca kitapları; Ali, Elli Belirsiz, Eflatun Sufleler, 666, Bir Delinin Ot Defteri, Can Guncem, Bu Defa Cok Fena, Yirmi5april, Periler Olurken Ozur Diler. Kucuk İskender ’in yaşarken kıymeti bilinen nadir şairlerden biri olduğunu soylememek ayıp olur. Hatta bircok meslektaşını da kıskanclık krizlerine soktuğu kulaktan kulağa dolaşan soylentilerden biri. Usta şair ayrıca flortoz cumleleriyle bircok ilişkinin başlangıcına on ayak olmuştur.
“Yaptığım şakanın ardından gozIerimin icine bakıp,”aşk oIsun” dediğinde “keşke!” diyebiImek icin can atıyordum.”
3. Bir denizcinin kaleminden Turk edebiyatının ilk urban fantezisi: Cumhur Orancı
Uzun yıllar denizci olarak calışan ve dunyanın bircok yerini gezen bir yazar Cumhur Orancı. 1991 ’de denizcilik anılarına dayanarak, duşsel gercekci bir tarzda kaleme aldığı ilk romanı Butterfly ’ın İntihar Seferi ’ni yayımlar. Ardından 1995 ’te basılan Domingo Garcia ’dan Geriye Kalan Oyku ve 96 ’da Turk edebiyatının ilk ‘urban-fantezi ’ romanı olan Saydam adlı kitabı edebiyat dunyası ile buluşur.
Yakın nesil ise Orancı ’yı 2012 Temmuz ’unda Ayrıntı Yayınları ’nın Yeraltı Serisi ’nden yayımlanan Acı Duşler Bulvarı isimli kitabı ile tanıyor. Acı Duşler Bulvarı, gecmişte işlenmiş bir travesti cinayetinin araştırılması ekseninde, neredeyse tum ulkenin kıyısından koşesinden bulaştığı bir toplu sucun, uluslararası hale gelmiş bir kirli ilişkiler ağının karanlık fotoğrafının bir yansıması niteliğinde, onemli bir eser olarak edebiyat dunyasına damga vurdu. Cesur dili ve iddialı konularıyla dikkat ceken Orancı, denizcilikten gelen duşsel dilini kitaplarına da cok iyi yansıtabilen bir yazar.
4. İnatcı ve bol tartışmalı, hızı seven bir yazar: Murat Menteş
Şair ve romancı olarak tanıdığımız 2009 ’da yayımlanan Korkma Ben Varım adlı romanı ile buyuk bir hayran kitlesi edinen Murat Menteş Turkiye Yazarlar Birliği tarafından roman dalında odule layık gorulur.
Samed Karagoz ile Klark adındaki kultur sanat programı TVNET ’te yayınlanan Menteş, 2011 yılından beri Standart FM ’de yine Samed Karagoz ’le birlikte Nunchaku isimli programı sunar. 2012-2013 yılları arasında Yeni Şafak gazetesinde koşe yazıları yayınlamaya başlar. Kendisini afilifilintalar.com ve Ot Dergi ’deki yazılarından takip etmek de mumkun. Adı sık sık hararetlitartışmalara karışan yazarın deli gibi sevenlerinin yanında nefret edenleri de bolca bulunuyor. Garanti Karantina, Ruhi Mucerret, Korkma Ben Varım, Dublorun Dilemması, Aynalı Barikatlar ve Kaosa Mutevazı Bir Katkı başlıca kitapları arasında yer alıyor. Kendisinin sık sık romancılığı ve koşe yazıları kıyaslanır ve cok aynı dile ve karaktere sahip olmadığı soylenir durur. Hızlı olmayı seven yazar şoyle diyor: “Romanı, saatte 300 km. gidebilen bir spor araba gibi tasarlıyorum. Dileyen okur yavaş yol alabilir, fakat hızlı okunmaya elverişli bir anlatımı benimsiyorum.”
5. Gocmenlik, değişim ve kulturel kimlik etkisinde yazılar: Yusuf Yelşiloz
1964 yılında Cihanbeyli ’ye bağlı Golyazı kasabasında doğar Yusuf Yeşiloz. Ceşitli işlerde calıştıktan sonra Ararat Yayınevi ’ni acar. Daha sonraları Kurt edebiyatından Almancaya edebiyat cevirileri yapar. İlk romanı (Akşam Karanlığa Yolculuk) 1998 yılında Almanca yayınlanır. Kitap kısa sure sonra İtalyanca, Fransızca, İsvecce ve İspanyolcaya cevrilir. Yazarın daha sonra uc kitabı daha yayınlanır. “Akşam Karanlığına Yolculuk” kitabının Fransızcası 2001 yılında Zurih ’te verilen “Prix Litteraire Lipp” odulune değer gorulur. Yazarın bir diğer kitabının ismi Duğun Ucuşu ’dur.
Yazarın ayrıca yonetmen koltuğu deneyimleri de var; “Duvara Karşı Aclık” ve “Farklı Dunyalar Arasında”. Yeşiloz “Gocmenlik olgusu ve buna bağlı olarak her an hissedilen ve değişim zorunluluğu ile karşı karşıya kalan bireysel kimlik; ait olunan kulturu yitirme korkusu; surekli kulturel kimliği bir mucadele icin de olan bir halkın bireyi olmak ve o mucadeleyi uzaktan gozetlemek vs.” gibi hissiyatların yazılarını şekillendiren onemli etmenler olduğunu soyluyor.
6. Olric karakterini hayatımıza katan yazar: Oğuz Atay
Olric karakterini hayatımızın başkoşesine oturtan edebiyat dunyasının ağır toplarından Oğuz Atay, TRT 1970 ’de Roman Odulu ’nu kazanan Tutunamayanlar ’ı isimli kitabını yayımlar. 1973 yılında Tehlikeli Oyunlar adlı ikinci romanı ile edebiyat dunyasına unutulmaz bir ikinci eser daha verir. HikÂyelerini Korkuyu Beklerken başlığı altında toplar. 1911-1967 arasında yaşamış hocası Prof. Mustafa İnan ’ın hayatını romanlaştırarak Bir Bilim Adamının Romanı ’nı yazar. Oyunlarla Yaşayanlar adlı tiyatro eseri Devlet Tiyatrolarında sahnelenir. Atay 13 Aralık 1977 ’de, buyuk projesi `Turkiye ’nin Ruhu`nu yazamadan hayata gozlerini yumar.
Ozellikle Tutunamayanlar isimli kitabını herkesin bildiği Oğuz Atay, buyuk bir hayran kitlesine sahip. Daha once hicbir kitabını okumadıysanız gec kalmadınız hemen bir kitapcıya koşun deriz. Cool genc kızlarımızın elinden duşurmediği Oğuz Atay kitapları kutuphanelerimizin başkoşesinde sergilenmeyi en cok hak edenlerden.
– Gozden ırak, gonulden de ırak olur mu efendimiz?
– Hayır Olric. Yureğinde bir yer acıp oraya oturttuğun her kimse, seninle birlikte gider her yere.”
7. Yalnızlık, sigara, kahve ve muzik: Alican Okmen
Kirli, Paslı, Bozuk isimli kitabıyla tanıdığımız Alican Okmen, İstanbul ’da doğup buyur. Meslek Lisesi ’nde Yapı Ressamlığı Bolumu ’nu bitirdikten sonra Yıldız Teknik Universitesi, Restorasyon Bolumu ’nu kazanır. İkinci sınıfta universite eğitimine ara verip Plato Film Okulu, Temel Sinema Eğitimi Bolumu ’ne geciş yapar. Buradaki eğitimini tamamlayınca sinema sektorunde uzun metraj sinema filmleri, kısa filmler, reklamlar, video klipler ve dizilerde yonetmenlik, reji ve produksiyon asistanlığı yapar. Sine-Sen Dizi Yazarlığı Atolyesi ’nde yazarlık eğitimi aldıktan sonra roman, hikÂye ve senaryo yazmaya başlar. Yazar ayrıca 2006 yılından beri Turkiye ’nin Yeraltı Edebiyatı formatındaki onemli topluluklarından biri olan İzmir cıkışlı www.sokakedebiyati.net sitesinde editorluk yapmaya devam ediyor.
13,14 yaşından beri yazan Okmen, gunluk yazı calışmaları sırasında tek başına olmayı tercih ettiğini soyluyor. Odada başka biri varsa dikkati dağılan yazar sigara ve kahvesi olmadan yazmayanlardan.
8. Tek heceli kitapların yaratıcısı: Murat Uyurkulak
Murat Uyurkulak cevirmen ve yazarlık kariyerinde sert ve huysuz diliyle dikkat cekenlerden biri. Uzun sure Radikal gazetesi dış haberler servisinde calışır. Milliyet Sanat, Gate, Radikal Kitap gibi dergilerde yazıları yayımlanır. Nice yazısı sansur yediği icin Milliyet Sanat ’ta yayımlanmaz. Tol isimli romanı Mahir Gunşiray ’ın yonetmenliğiyle Tiyatro Oyunevi tarafından sahnelenir. Yine Tol romanı 2007 ’de Almanca ’ya cevrilir. Yazarın diğer kitapları arasında; Har ve Bazuka yer alıyor.
Afili Filintalar ’ın onemli isimlerinden biridir. “Burjuvalar ne yaparlarsa yapsınlar, isterlerse mars ’a gitsinler, bizim de “bir ihtimal daha var, o da devrim mi dersin” diye şarkılar soyleyeceğimiz gunler olacaktır. ya biz kazanacağız ya da dunya yok olacak… ” sozleriyle bize umut verir.
9. Polisiye hikÂyelerini alıştığımız karamsar bir dil: Emrah Serbes
Ankara polisiyeleriyle tanıdığımız Emrah Serbes, ‘Her Temas İz Bırakır ’ adlı romanı ile hayatımıza girer. Ardından ‘Son Hafriyat ’ romanı ve ‘Erken Kaybedenler ’ isimli oyku kitabı yayımlanır. Sanatcı Hikayem Paramparca ve Deliduman kitaplarıyla edebiyat dunyasında iyice bilinir bir yer edinir. Behzat C. adlı polisiye dizisinin 10 bolumde bir senaristliğini yapmıştır. Ayrıca 2011 yılında vizyona giren Behzat C. Seni Kalbime Gomdum filminin senaristliğini ustlenir. Yazar bizi polisiye kitaplarıyla kendimizden gecirmeye devam edeceğe benziyor.
Populer edebi kulturun onemli başrollerinden biri olan yazar, polisiyede kendi tarzını yakalamış bir isim. “Butun soylenecekler soylendi butun susulacaklar susuldu. Butun bunlardan geriye bir şeyin kulu kaldı ama neyin kulu derseniz Allah belamı versin ki bilmiyorum. Ben iyi bir başlangıctım sadece. Bazı insanlar sadece iyi bir başlangıc yapmasını bilirler, sıkılırlar, surduremezler.”
Yeraltı edebiyatının usta Turk isimlerinden sonra bir de yabancı orneklerini ele alalım.
10. Donemine gore erotizmi ustalıkla ve cesurca kullandı: Henry Miller
Henry Miller ’in tum kitaplarında kendi yaşamını yazdığı soylenir. Erotizmi en guzel kelime oyunlarıyla usta bir şekilde kullanan yazar, yaşadığı donemdeki edebiyat formlarının dışına cıkarak roman, otobiyografi, felsefe ve mistizmi karıştırarak kendi tarzını yaratır. Yengec Donencesi yazarın en bilinmiş romanı olmakla birlikte aynı zamanda ilk romanıdır da. Kitabın 1961 yılında ABD ’de yayımlanması bir mustehcenlik davasına neden olur. 1964 yılında ABD Yuksek Mahkemesi kitabın bir edebiyat calışması olduğuna karar verir. Bu olay cinsel devrimin kilometre taşlarından biri olarak gorulur.
Henry Miller Sozleri Kadınlar ile ilgili yapılabilecek uc şey vardır; onu sevebilir, onun icin acı cekebilir ya da onu edebiyata cevirebilirsin.” diyen yazarın kadınlar daima başlıca konularından biri olmuştur. Yazarın başlıca eserleri; Yengec Donencesi, Oğlak Donencesi, Kara İlkbahar, Maroussi Heykeli, Anımsamayı Unutma, Seksus, Pleksus, Heksus Uclemesi.
11. Kimsenin fısıldayamadığını haykırmak: Chuck Palahniuk
Yeraltı edebiyatı denince aklımıza ilk gelen isimlerden biri belki de Chuck Palahniuk. En başta da bahsettiğimiz gibi populer kulturun pencesinden kurtulamayan yazar, yarattığımız değer yargıları, para, şohret, saygınlık, guzellik gibi tum onemli şeylerin anlamsız yalanlar olduğunu soyler ve onları eleştirir.
Dovuş Kulubu, Gosteri Peygamberi, Gorunmez Canavarlar, Carpışma Partisi, Olum Pornosu ve daha nice kitabıyla hayatımızda onemli bir yer edinen yazar eşsiz bir kurgu tarzına sahiptir. Karamsar, gercekci, eleştirici ve doğrucu diliyle bizi sarsarak kendimize getiren Palahniuk, kitaplarındaki karakterler ile hayatımıza girecek ustalıkta bir dile sahiptir. Soylenemeyen cumleleri adeta haykırarak bizi derinden yakalar.
“Ben pisliğim. Senin ve butun dunyanın gozunde ben pisliğin, iğrencin, ruh hastasının tekiyim. Nerede yaşadığım, ne hissettiğim, ne yiyip ne ictiğim, cocuklarımın karnını nasıl doyurduğum ya da hastalandığımda doktor parasını nerden bulduğum senin umrunda bile değil. Ve evet, aptal, bıkkın ve gucsuzum; ama yine de senin cozmen gereken bir sorunum.”
12. Kadınlara kafayı takmış bir adam: Charles Bukowski
Bir diğer genc kızlarımızın elinden duşurmediği buna rağmen hayranlığımızın zerre sarsılmadığı yazar; Charles Bukowski. Hayatı kadınlar ucgeninde gecen yazar, kadınların ideal erkek tiplerine bir o kadar uzak olmasına rağmen bircok kadın kendisine korkutuk Âşık olmuştur. Ağzı bozuk haller, dunyayı ben keşfettim tavırları ve umursamaz ruhuyla tam anlamıyla ukala bir yazar Bukowski.
Kadınlar hakkında cok enteresan tanımlamaları olan yazar, internette dolaşan sozleriyle genclerimizin gonlunu kazandı. Yazılarında kendi hayatını yazıp yazmadığı tartışma konusu olan Bukowski; toplum dışı insanlar, depresyon ve alkolizmi konu alır. Pis Moruğun Notları, Kadınlar, Bir Tek Ben miyim Boyle Yaşayan, Sevimli Bir Aşk Hikayesi ve daha pek cok kitabıyla gonlumuzde taht kurmuş bir usta.
“Gercek kadınlar ruhunuzu ele gecirmek isterler, o yuzden ben orospuları tercih ettim.
13. Meursault ’u bizlerle tanıştırdığı icin ona minnettarız: Albert Camus
Bu listenin olmazsa olmazı tabii ki; Albert Camus. Varoluşculuk ve absurdizmin vazgecilmez ismi olan yazar olmasaydı edebiyat dunyasında nasıl bir boşluk olurdu kim bilir… 20. yuzyılın en guclu Cezayirli yazarlarından biri olan Albert Camus ’un ilk genclik yıllarında yakalandığı tuberkuloz hic peşini bırakmaz. Yayınlanan ilk romanı Tersi ve Yuzu ’dur, ardından peş peşe oteki romanları gelir. Bir otomobil kazasında hayatını yitiren Camus; Duşuş, Yabancı, Veba ve daha nice kitabıyla hayatımızı değiştirir.
Meursault karakterini hayatımızdan biri gibi tanıdığımız, kitaplarını tekrar tekrar okuduğumuz Camus ’u bambaşka kafasıyla kutuphanemizin en değerli koşelerine yerleştirdiğimiz sırrını da soylemeden gecmeyelim.
“Aslında zeki bir insan, bunu siz de pek iyi bilirsiniz, haydut olup topluma sadece şiddetle hukmetmenin hayalini kurar. Bu da birtakım romanlarda okuduğumuz kadar kolay olmadığından, genellikle siyasete girilir, en zalim partiye koşulur. Aklımızı ayak altına alıyormuşuz, ne onemi var, değil mi? Boylece dunyaya hukmedebildikten sonra… İcimde zulumle ilgili tatlı hayaller buluyordum.”
14. Duşunceler değil yazmaktır onemli olan: Philippe Dijan
Vay, Affedilmeyenler, Erojen Bolge gibi kitaplarıyla bizi bambaşka hayal dunyalarına goturen, onumuzde bambaşka kapılar acan Philippe Dijan; ne oykuleri, ne de duşunceleri sever. “Duşunceler”in kendisini ilgilendirmediğini soyler. Ona gore duşunceler herkesin sahip olduğu aperatif yanında sunulan fındık fıstık gibidir. Ona gore yazmak başka bir şeydir.
Djian ’ın romanlarında yer verdiği ve argo kullanımların ağır bastığı konuşma dili; tumcelerindeki canlılık, yapıtlarından yansıyan ve pek az tanık olunan kendine ozgu bilgelik ve aşırı bildik kalıpları aşan, duzeyler arasında gecişlerle modern, hatta postmodern anlayışın izlerini taşıyan ozgur bir modelin ortaya cıkmasını sağlar.