Distopik romanlar, dunya edebiyatında sahip olduğu yeri ve gorduğu ilgiyi her gecen gun artırmakta. Bunu mantıklı bir sebebe bağlamak gerekirse eğer akla gelecek ilk cevap, distopyalardaki senaryoların her birinde, şu anki dunya duzeninin icerisinde de rahatlıkla gorebileceğimiz bircok detay yakalamamız olabilir mi sizce de?
Huxley ’nin Cesur Yeni Dunya ’sında yarattığı dunyada yapılan genetik muhendisliklerini, uyuşturucunun bol miktarda kullanımını ya da Orwell ’in 1984 ’unde gerceklerin ve haberlerin rahatca manipule edilmesini, baskıcı ve totaliter devlet politikalarını işlemesini hatırlayınca parcalar birleşiyor sanki.
Cesur Yeni Dunya ve 1984 ’un hemen yanına eklenecek bir diğer roman da Ray Bradbury ’nin Fahrenheit 451 ’i. Huxley ve Orwell ’in takdir edilesi ve hasta olunası yaratıcılığından sonra Fahrenheit 451 ile distopya severler icin ortaya muazzam bir ucleme cıkıyor.
Kitapları bulundurmanın ve okumanın yasak olduğu, bulunduranların evlerine ateşler salındığı bir dunyaya ne yazık ki hoş geldiniz…
1. Bradbury ’nin kitabı yazmaya karar verme ve yazım sureci de icinde cok farklı bir hikÂyeyi barındırmakta.
Bradbury, bir gece vakti arkadaşıyla beraber yolda yururken bir polis memuru tarafından durdurulur. Polis, onlara ne yaptıklarını sorduğunda “Ayaklarımızın birini diğerinin onune koyuyoruz” diye cevap verir. Polis memuru aynı soruyu tekrar sorduğunda ise “Havayı soluduklarını, konuştuklarını, tartıştıklarını ve yuruduklerini” soyler. Memur, “Demek yuruyorsunuz, peki sadece yuruyor musunuz?” diye sorduğunda ise Bradbury bu soruyu başıyla onayladıktan sonra polis memuru, “PekÂlÂ, bir daha yapmayın!” der ve uzaklaşır.
2. İki arkadaşın medeni bir eylem karşısında yaşadıkları bu olaydan sonra Bradbury, yurumenin yasak olduğu ve gelecek zamanda gecmesini planladığı Yaya ’yı yazmaya karar verir.
Başına gelen bu olay zamanla, once bir itfaiyeci hikÂyesine, ardından da Bradbury ’nin iyi bir universiteye gidemediği icin vaktini bolca gecirdiği kutuphanelerden ve kitaplardan yola cıkarak farklı bir boyuta evrilmeye başlar. Ve romanını, maddi durumu yeterli olmadığı icin tesaduf eseri keşfettiği bir kiralık daktilo odasında, biriktirdiği bozuk paraları kullanarak yazar.
3. Ray Bradbury, Fahrenheit 451 ’in yakaladığı başarıyı ise cok surpriz bir isme borclu; Hugh Hefner!
Donemin politik ortamından dolayı yazıyı basacak bir dergi bulamadığı zamanlarda, unlu erkek dergisi Playboy ’un sahibi Hugh Hefner karşısına cıkar ve yayınlamak uzere kitabı satın alır. O donem icin buyuk bir cesaret orneği olan bu hareket, Bradbury ’i de dunya edebiyatına kazandıracaktır.
Kısaca olan bitenden bahsettikten sonra Fahrenheit 451 ’in dunyasını anlatmanın vakti geldi…
“…kitapları duşundum. İlk kez anladım ki butun kitapların arkasında bir insan vardı. Her birini bir insan duşunup yaratmıştı. Bir insan onları kÂğıda dokmek icin gunlerini veriyordu. Ben bunları duşunmeyi daha once asla duşunmemiştim…”
4. Kitapta, insanların kitaplardan ve dolayısıyla bilgiden uzaklaştırıldığı bir toplumdan bahsedilmektedir.
Bilgisiz bir toplumun diktatorlerce yonetilmesi de bir o kadar kolay olacağından, bunu sağlamanın en pratik yolu da kitapların yakılmasından gecmektedir. İnsanların beyinleri, duvarları dev ekranlarla kaplı evlerinde sadece devlet eliyle yayınlanan dizilerle, haberlerle yıkanmaktadır.
5. Olayların gercekleştiği dunyada bir zamanlar her şey normaldir. Buna itfaiyecilik de dahil olmak uzere. Ta ki itfaiyecilik bir kitap yakma sanatı olana kadar…
İtfaiyeciler, bir zamanlar yangına ilk mudahale edenlerken artık yangını başlatan ve ilk olarak da yakmaya kitaplardan başlayanlar olmuşlardı.
6. Kitabın ana kahramanı olan Guy Montag, gelen ihbarlarla evleri basan, alev puskurterek kitapları ve evleri yakan bir itfaiye ekibinin 10 senelik uyesidir.
Kitapları neden yaktığını, icinde bulunduğu duzeni bir an olsun bile sorgulamayı aklının ucuna getirmeden, sistemin bir dişlisi olarak hayatını eşi Mildred ile devam ettirmektedir.
7. Bir gece işten donerken karşı komşularının kızı Clarisse ile karşılaşıp sohbet etmeye başladıktan sonra ise hayatı bambaşka bir hÂl alır.
Clarisse, Montag ’e şu ana kadar sorgulamadığı, farkına varmadığı bir dunyanın kapılarını acar. Hayatındaki butun yanlışlar, doğrularla yer değiştirmeye başlar ve Montag, bu cıkmazdan kurtulmak icin buyuk bir arayışın icerisindedir artık.
8. Uyuşturulmuş, yozlaştırılmış bir toplumdan sıyrılıp kendi gibi duşunenleri ararken karşısında eşi Mildred ve itfaiye şefi Cavuş Beatty ’i bulur.
Sonrasında ise olaylar olaylar…
9. Aradan yıllar gecmesinin ardından Ray Bradbury, kitabının yanlış yorumlandığından dem vurmuştur
Kitabı, McCarthy donemindeki sansur ve otoriter devleti eleştirmekten ziyade televizyonun, edebiyata, kitap okumaya olan ilgiyi nasıl yok ettiğini ve bu konudaki asıl suclunun da devlet değil bizzat halkın ta kendisi olduğunu gostermek icin yazdığını soylemiştir.
Kitap adı nereden geliyor bonusu:
Kitabın ismi yani Fahrenheit 451, kitap kÂğıtlarının yanarak tutuştuğu sıcaklık derecesinden yola cıkılarak verilmiştir.
Eser ayrıca 1966 yılında Francois Truffaut tarafından beyaz perdeye uyarlanmıştır.