NÂzım Hikmet Ran, cok yonlu bir sanat insanıydı. Şiir, roman ve tiyatro oyunlarının yanı sıra resimle de yakından ilgileniyordu. Fakat onun sanatla olan bağını temellendirip guclendiren şairliği olmuştu. Ve o bağ, her gecen donem daha da guclenmiş, kendisinden sonraki şairleri de etkilemişti.
Hapishaneler, yasaklar, baskılar ve surgun onu hicbir zaman şiirinden geriye duşuremedi. Aynı şekilde sanatından da. Şiirlerini yazdı, resimlerini cizdi ve yaşadı. Kendi omrunun guzelliğini hicbir zaman soldurmadan, umutsuzluğa kapılmadan ve doğru bildiği sozleri soylemekten sakınmadan…
Şiirle boylesine bir bağ kuran NÂzım Hikmet‘in şiir hakkındaki duşuncelerini sizler icin listeledik.
“Gercek şair kendi aşkı, kendi mutluluğu ve acısıyla uğraşmaz. Onun şiirlerinde halkının nabzı atmalıdır…”
“Şair, şiir yazarken başka şahsiyet, konuşurken veya kavga ederken başka şahsiyet değildir. Şair, bulutlarda uctuğunu vahmeden dejenere değil, hayatın icinde, hayatı teşkilatlandıran bir vatandaştır…”
“Şairin dunyası, en az bir romancının dunyası kadar buyuk olmalı…”
“Şair başarılı olmak icin yapıtlarında maddi yaşamı aydınlatmak zorundadır. Gercek yaşamdan kacan ve onunla bağıntısız konuları işleyen kimse, saman gibi anlamsızca yanmaya yargılıdır.”
“Yeni şair, şiir lisanı, vezin lisanı, vezin lisanı, konuşma lisanı diye ayrı ayrı lisanlar tanımıyor… O, bir tek lisanla yazıyor. Uydurma, sahte, sun ’i olmayan; canlı, geniş, renkli, derin ve sahte lisanla…”
“Şairle cevresi arasındaki munasebet pasif bir munasebet değildir. Yani şair sadece tespit etmekle kalmaz, onun tespit ettiği şey sosyal cevresine tesir eder…”
“Evvela, bir metodoloji meselesi olarak şunu kabul etmeli, şekilden oze, muhtevaya (icerik) değil; muhtevadan, ozden şekle. İlk once muhteva (icerik) sonra şekil (bicim)…” Kaynak: 1