Anlatıcılık, hepimizin az cok duyduğu ama detaylarından habersiz olduğumuz oykuleri buyuk bir iştahla izleyiciye aktarmaktır. Sahnedeki insan bunu yaparken gercekliğin tekduzeliğine belki bir iki kurgu katar belki yalnızca olanı anlatır. Ancak nasıl olursa olsun biz onu son noktasına kadar merakla dinleriz. Ulkemiz tiyatrosu bunun en şahane orneklerini meddahlarıyla verdi. Eski donem kahvelerinde ya da acık alanlarında halka hoş oykuler anlatan ve taklitler yapan meddah aslında gunumuzun enstrumanlarıyla hala devam ediyor. Yaygın olarak “Storyteller” adıyla da bilinen hikaye anlatıcılığı, adeta farklı bir tiyatro formudur. Ulkemizde bu işi en layıkıyla yapanlardan biri de şuphesiz ki şair ve yazar Sunay Akın ’dır. Yazar, ansiklopedi ve oyuncaklarla ic ice gecirdiği yaşamında oğrendiklerini bize ustalıkla aktarıyor. Zaten ansiklopedi ve oyuncak iki muthiş ikili değil midir? Bu hikaye, gerceğiyle kurgusuyla “Nasılsınız Sunay Bey?” sorusuna verilen bir yanıttır. Satır aralarında kaybolacağınız bir Sunay Akın hikayesi icin okumaya devam edin.
Sunay Akın Eserlerine Ulaşmak İcin Tıkla!

Orta Amerika ’da bir ulkede darbe olur. Şairinden yazarına, oğretmeninden muzisyenine kadar tum aydınlar iceri alınır ve bir yıl boyunca kimsenin goruş izni yoktur Dunya genelinde calışan hukuk orgutleri ise iceridekilere goruş hakkı tanınması gerektiğini, hic değilse yılın bir gunu sevdikleriyle goruşebileceklerini yonetici kadroya bildirirler Bu talebin uzerine darbeciler iceri alınan aydınlara şunları soylerler: Ailenizden yalnızca bir kişiyle goruşmenize izin veriyoruz; ama yalnızca bir kişi cağıracaksınız Mahkum şairlerden biri sekiz yaşındaki kızıyla goruşmek ister. Goruşmeciler sırayla salona girdikleri vakit, mahkumların hepsinin de gozu kapıdadır Şairimiz de bir yıldır gormediği kızını beklemektedir. Kapıdan adımını atmasıyla şair baba, kızını gorur ve gecen bir yıl icerisinde buyuduğunu, daha da guzelleştiğini fark eder Kız da babasını gorur ve tam yanına gideceği sırada guvenlik gorevlisi ‘ ’Dur! ’ ’ der ‘ ’Nedir o elindeki? ’ ’ Kızın elinde cizdiği bir resim vardır. ‘ ’Ne resmi?! ’ ’ der sert bir sesle, guvenlik gorevlisi. ‘ ’Kuş… ’ ’ Sakıncalı eşyalar listesine bakan gorevli, kuş resminin iceri alınmasının yasak olduğunu gorur ve resmi alıp yırtar. ‘ ’Hadi şimdi git babana! ’ ’ Sunay Akın Eserlerine Ulaşmak İcin Tıkla!

Kız ‘ ’Baba sana resim yapmıştım, yırttılar! ’ ’ diyerek ağlar. Şairimizse kızını sakinleştirmek amacıyla, ağlama kızım, diyerek onu teselli eder Tam o sırada ‘ ’Goruş bitti! ’ ’ bağırtısıyla beraber beş dakikalık sohbet bu ağlamalarla sona erer. Aradan bir yıl daha gecer ki… Tekrar bir goruşme yapılır. Şairimiz kızını tekrar cağırır. Kız gelir. Biraz daha buyumuş, serpilmiştir. Elinde yine bir kağıt ve gorevli yine kızgın. ‘ ’Nedir o elindeki?! ’ ’ Kız bu kez bir ağac resmi getirmiştir. Guvenlik sakıncalı eşyalar listesine tekrar bakar. Ağac resminin yasak olduğunu bulmak istercesine cevirir sayfaları. Guvenliğin amacı boşa cıkar; listede ağacın yasaklandığı uzerine bir bilgi bulunmaz. Bu sefer resminin yırtılmadığını goren kız heyecanla resmi babasına verir Kızını gulerken goren baba da elindeki resmin kıymetini cok iyi anlar ve ‘ ’Ne guzel bir ağac bu! ’ ’ der Baba: ‘ ’Kızım! Ne guzel bir ağac bu! Dallarında da meyveler var. Ne meyveleri bunlar? ’ ’ Sanki birazdan koparıp yiyecekler gibi mutludurlar Kız, babasının kulağına usulca sokularak ‘ ’Aman baba! ’ ’ der. Onlar meyve değil, kuş. Ağacın dallarına gizledim ki kimse anlamasın! Tum bunları anlattıktan sonra ‘ ’Nasıl mıyım? ’ ’ der Sunay Akın gulen gozlerle: Bir kuş resmini dahi korkup yasaklayan o mekÂna, sanatın gucuyle bir suru kuş sokan kız cocuğu var ya… İşte onun gibiyim Sunay Akın Eserlerine Ulaşmak İcin Tıkla!