
Dertli Biyografisi Dertli, 1772 yılında Bolu ’da Gerede yakınındaki Cağa (Reşadiye) nahiyesinin Şahnalar koyunde doğmuştur. Asıl adı İbrahim ’dir. Babası Ali adlı bir ciftcidir. Kucuk yaşta babası olunce koyun Halil Ağası Dertli'nin babadan kalma tarlasını, mallarını davarlarını elinden alır. Dort kardeşi olan Dertli ’ye babası yetecek kadar tarla bırakmıştır. Fakat Bucak ayanı olan Hendekcioğlu Halil Ağa, Dertli ’nin babasından kalan tarlaları Dertli ’nin elinden zorla alır. O zamanki şartlar icinde derebeylerine ve ayanlara karşı gelmek mumkun değildir. Bunları hazmedemeyen ama Halil Ağa ’ya da karşı cıkamayan Dertli koyunu terk etmek zorunda kalır. Dertli de, yakın koylerden birindeki akrabalarının yanına gitmek zorunda kaldı.
Orada bir muddet cobanlık, ciftcilik yaptıktan sonra 25 yaşında iken İstanbul ’a ilk kez gelmiştir. Fakat III. Selim devrinde İstanbul ’a dışarıdan gelenlere fazla kalma ve barınma şansı verilmemektedir. Burada da barınamadığı icin Anadolu ’ya gecip kasaba kasaba dolaşmıştır. Kıraathanelerde saz calıp şiir soyleyerek gecimini sağlamıştır. Uc yıl istanbul'da, Konya'da uc yıl kahveci cıraklığı yapar ve bu sıralarda Mevlevilik ile tanışır. Fakat Mevlevilik gezgin isyankar ruhlu, delişmen mizaclı, hareketli bir ruha sahip olan Dertli ’nin karakterine pek uygun duşmemektedir. Ama Konya ’da Aşık Şem ’i ve Aşık Sururi gibi aşıkların yeşerttiği bir ortam vardır. Konya ’da eski buğday pazarı ve Turbe yanlarındaki kahveler Âşıkların toplanma yeridir. İhtimal ki buralarda Konyalı Aşık Şem'i, Aşık Sururi veya dostları ile de tanışmış ozanlık geleneği hakkında Konya ’dayken cok şey oğrenmiştir. Konya ’da aradığını bulamayınca sırasıyla Halep, Şam, Mısır ’a kadar gitmiştir. On yıl Mısır'da gezerek divan, halk ve tekke edebiyatlarındaki geniş kulturu sayesinde daha sağlığında yaygın bir şohret kazanmıştır. Sonra yine koyune donup evlendiğinde Aşık Dertli kırk yaşlarındadır. İki oğlu olmuş. Ama Dertli, iki yıl koyunde zar zor durabildi daha fazla dayanamayarak yerini yurdunu eşi ve iki cocuğunu bırakarak koyunden yine cıktı. Birazda ozanlığının verdiği durtulerle olsa gerek, alıştığı başıboş gezginciliğinin durtusuyle yine yollara duşmuş. Orta Anadolu'da dolaşmış.
1825 yılında yaklaşık olarak elli uc yaşında iken yeniden İstanbul ’a gider. Tavukpazarı, Beşiktaş ve Tahtakaledeki Âşıklar kahvelerinde calıp soyleyerek adını duyurur. Konaklarda da unu yayılınca Eski Bolu mutasarrıfı Husrev Paşa ile de tanışır ve o ’nun sayesinde II. Mahmut ’un divanına kadar ulaşır.
istanbul'da kısa sureli birkac memurluk yapmış, sonra da Ankara, Cankırı, Zile, Amasya'yı dolaştı ve Ankara'ya dondu.
II. Mahmut doneminde kavuğu yasaklamış ve fes giyilmesi kabul edilince fesi oven redifli bir kaside yazdı. Odul olarak 1826 yılında Cağa'ya ayan atandı. Bu Âşık Dertli icin muthiş bir fırsat ve Cağa Ayanlarından gorduğu zulme karşılık muthiş bir zafer ile intikamdır. Fakat 1827 yılında vergileri devlete devret­mediği icin ve ickiye duşkunluğunden dolayı bir sene sonra Cağa ayanlığından azledilir. Gorevden alınınca bunaldı intihara kalkıştı. Daha once Lutfi mahlasını kullanıyordu, bu olaydan sonra Dertli mahlasını kullandı.
Fuzuli, Aşık Omer, Gevheri gibi şairlerden etkilenmiştir. cağının obur saz şairleri gibi aruzla gazeller, divanlar, kalenderiler yazmıştır.
Bektaşi geleneğine bağlı toplumsal yergi icerikli şiirleri, şathiyeleri ve softalığı, yobazlığı eleştiren şiirleriyle tanınan bir halk ozanıdır. Taşlamalarıyla unludur. Divan turundeki şiirleri başarılı değildir. Asıl ununu hece vezinli şiirleriyle kazandı. Alevi-Bektaşi inanclarına bağlıdır. Ağır bir dil kullanır, şiirlerinde toplumsal eleştiri ve taşlamalar one cıkar.
Dertli'nin ilk takma adı "Lutfi"dir. Genellikle, kullandığı "Dertli" takma adının yaşamının gucluklerinden geldiği soylenir, ama bir başka soylenti de 1841 yılında bir aşk yuzunden kendisini usturayla oldurmeye kalkıştığı icin "Dertli" adını aldığı yolundadır. Bektaşi'dir.
Dertli biraz da mensubu olduğu Bektaşi tarikatının etkisiyle, Hazreti Ali'ye aşkla bağlanmıştır. Dertli'nin yolundan giden Âşıklar gelecekte bir Âşık kolunun oluşmasını sağlamışlardır. Bu Âşık kolunda Geredeli Figanı, Mudurnulu Yağcı Emin, Cankırılı Pinhanî, Cankırılı Cudi, Ilgazlı Naili ve Kastamonulu Yorgansız Hakkı gibi Bolulu, Cankırılı ve Kastamonulu Âşıklar yetişmiştir. Dertli yaşadığı donemin şairlerinden Everekli (Develili) SeyrÂnî, Erzurumlu Emrah ve Bayburtlu Zihnî ile birlikte değerlendirilmelidir.
Dertli, 1846 yılında Ankara ’da 74 yaşında olmuştur. Koyunpazarı Semti'ndeki mezarı yol acılırken alındı ve Dertli'nin kabri, 105 yıl sonra Yenicağa'ya taşınmıştır. Mezarı Gerede yakınlarında Esentepe'dedir. Sonradan anayol uzerinde bir tur "Anıtmezar" yapılmıştır.
Dertliden bir şiir:
Telli sazdır bunun adı
Ne ayet dinler, ne kadı
Bunu calan anlar kendi
Şeytan bunun neresinde?
Abdest alsan aldın demez
Namaz kılsan kıldın demez
Kadı gibi haram yemez
Şeytan bunun neresinde?
Venedik'ten gelir teli
Ardıc ağacından kolu
Be Allahın şaşkın kulu
Şeytan bunun neresinde?
İcinde mi, dışında mı
Burgusunun başında mı
Goğsunun nakışında mı
Şeytan bunun neresinde?
Dut ağacından teknesi
Girişten bağlı perdesi
Behey insanın teres'i
Şeytan bunun neresinde?
Dertli gibi sarıksızdır
Ayağı da carıksızdır
Boynuzu yok, kuyruksuzdur
Şeytan bunun neresinde?
Şiirleri :
Kurban Olduğum
Abdallığın Binasını Sorarsan
Aşk Ehline Derman Sordum Âlemde
BÂd-ı Sab Benim Hasb-i HÂlimden
Bahar Seli Gibi Dağlar Başında
Deli Poyraz Gibi Es Kara Bahtım
Ela Gozlerini Sevdiğim Dilber
Hatırlayıp Sorar M'ola Halimden
Havalanma Telli Turnam
Kalem Kaşlı Yar
Kalenderi
Koşma (Bana Olan Cefa Senden Değildir
Koşma (HarÂba Kul Olduk)
Ey Dertli Âlemde biz şah-ı diliz
Ne Care Cekmeli Aşk BelÂsıdır
Ok Gibi Hublar
Sakiya Camında Nedir Bu Esrar
Semai (Vefasın gormedim)
Şeytan Bunun Neresinde?
Yuru Gonul Yuru Dostundan Kalma
Ederler
Perişan