uzuntuden kilo alınırmı
uzuntu kilo yaparmı
Bazı kişiler arasın da uzuntu sonucu kilo verilirken bazıların da ise kısa surede kilo alımında fazlalıklar gorulur. Halk arasın da cok yaygın olan uzuntunun kilo aldırdığı yolun da merak ettiğiniz bilgileri uzmanlardan sizler icin aktarıyoruz.


Uzuntu ve can sıkıntısı bir grup in*sanın iştahını azalttığı onları yemeden kestiği halde ozellikle şişmanlarda iş*tah artışını zamanlı zamansız yemek yeme isteğini tahrik etmektedir. Psi*kolojik olarak bu bicimde tatmin ol*mayan, uzulen kişilerin yemek yiyerek tatmin olduğu bilinmektedir. Cunku bu insanların belirli bir uğraşa ozellikle kendilerini oyalayan bir uğraşa yonel*tilecek olurlarsa yemek yemeyi unutup bu yeni durumla avundukları tespit edilmiştir.
Biz, şişmanların coğunun sofra başında bekledikleri, yapacak başka bir işleri olmadığı icin daima ağızla*rına cikolata, fındık, fıstık meyve gi*bi şeyler atma itiyadında olduğunu bildiğimiz icin ilk konuşmamızda da*ima bu noktaya dikkatlerini cekmek*teyiz. Bunun en kolay giderilme yolu daima ilgilenilecek bir şey bulmak, zorla değil severek bir şeyler yapmak; eğer hic bir şey yapılamıyorsa derhal evde ya da sokakta bir yuruyuşe cık*maktır. Yuruyuşu zevk haline getir*menin bu yonden buyuk faydası var*dır.
Can sıkıntısı ve uzuntunun beyin ve sinirleri yorup yıprattığı ve şişman*lamaya istidadı olanları bol yemeğe sevkettiği bilindiğine gore, ne yapıp, yapıp zayıflamaya karar verenlerin bu anlayış icinde yuruyuş alışkanlığına yonelmeleri gerekir.
Buyuk uzuntulerin su ve tuz tutan hormonları harekete gecirerek vucu*dun su tutmasını sağladığını evvelce soylemiştik. İlk yuruyuşlerin alışkın olmayanlarda ve bedenen tembelliği sevenlerde ayrı bir can sıkıntısı yarat*tığı bilinen bir gercektir. Bunun baş carelerinden biri, birbirlerinin sohbe*tinden hoşlanan kimselerin bir alış*kanlık elde edinceye kadar yuruyuşu beraber yapmalarıdır. Bazen yuruyu*şu daha sevimli ve mumkun kılacak ozel carelere başvurmak gerekebilir. Bilhassa yurumekten hoşlanmayan erkeklerin az cok yabancı fakat dost oldukları hanımlarla beraber yurume*si daha kolay mumkun oluyor.
Bu yuruyuşlerin kan koca arasın*da olanları elbette en yararlı olanla*rıdır. Yalnız şunu belirtmeliyim ki, bu kan-koca yuruyuşlerinde birinin diğe*rine uyamaması ya da yolda gereksiz tartışmalara girilmesi bahis konusu ise buna başından itibaren mani olmak gerekir. Başlayıp yanda bırakmak cok daha zor, cok daha kırıcıdır. İnsanlann ihtiyacları, zevk ve imkÂnları beraber olabildiği gibi bir olcude ay- n da olabilir. Bu ayn ihtiyac zevk ve imkÂnın birleşememesi kırgınlık dar*gınlık veya siteme asla yol acmama*lıdır. Taraflardan biri diğerini anla*yışla karşılamalı tutum ve davranışıy*la mani olucu değil yardım edici bir yone girmelidir.
Her zaman olduğu gibi iyi netice almak şartlara uymakla mumkundur. Şartlan neticeye goturecek şekilde ayarlamak ve bunlara uymak tabia*tın insana armağan ettiği en onemli yetenektir. Bu yetenekten inşam mah*rum kılan bencil ve eğitilmemiş ic ca*tışmalardır. Kıskanan ve başkalarının mutlu olmasına tahammul edemeyen kişiler yakınlarının, istemedikleri dav*ranışlarını değişik yollarla eleştirme cabasına girerler. Bunlar da ayrı bir sıkıntı ve uzuntu kaynağıdır. Post ar*kadaş ve eşlerini mutlu etmek isteyen*ler ne onları gereğinden fazla yıpra*tıcı eleştiri yağmuruna tutmalı, ne de her şeylerinin doğru olduğunu soyle*me gibi bir ilgisizliğin icine girmelidir*ler. Mumkun ve faydalı olanı soyle*meli bunu soylerken yumuşak olmalı ve sivri kelimeler kullanmadan soyle*menin yolunu bulmalıdır. Pek cok de*fa ana baba ve eşlerin zayıflama gay*retinde muvaffak olamayan yakınla- nna sert bir dille sataştıkları herkesin yanında onu kucultucu eleştirilerle karşı karşıya bıraktıkları gorulmuş*tur. Bunun ozellikle genc eşlerde bu*yuk bir ruhsal yıkıntıya ve aşağılık duygusuna sebep olduğunu soyieme- ye bilmem luzum yok.
İnsanı mutlu eden kendisine yakın ve faydalı olduğuna emin olduğu bir cevrenin bulunuşudur. Boyle bir cev*renin varlığı en buyuk acıların bile paylaşılmasını mumkun kılar ve on*ları taşınır hale getirir. Boyle bir cev*re olmayınca ya da cevrenin iyi niye*tinden şuphe edilince başan daima gucleşir. Zayıflama kararı da daima bilhassa başlangıcta buyuk bir muca*deledir. Butun bu mucadelenin ilk gunleri en zor olan gunlerdir. Şişman kişi her işinde başarı sağlamış olsa bile bugun zayıf olmadığına gore bu işte başarısızlığa uğramış demektir. Onun bu konuda başarılı olabilmesi icin en onemli şart ve yardıma kendisidir. Fakat o hale gelinceye kadar ilk gun*ler devamlı olarak tenkit etmek ve ge*rekeni yapmadığını soylemek onu ha*yattan bezdirir. Bu bezginlikle hicbir şeyin devamlı olması beklenemez. Biz devamlılığın şartım hastanın kendi kendine inanması, yani eğitimi benim*semesi ve bunun devamının gerekti*ğine sarsılmaz bir inanca sahip olma*sında goruyoruz. Bazı insanların ka*rakteri ilk gunden kendi kendini di*siplin altına almaya elverişlidir. Fakat şişmanlarda bu fevkalade enderdir. Buyuk coğunluk ozellikle bu konuda bazı moral yardıma ihtiyac gosterir*ler. O esnada ne yemeği teşvik ederek caydırmaya ne de devamlı tenkitlerle yıldırmaya kalkmamalı. Yapılan ufak tefek kusur ve programdaki sapma*ları tatlı bir dille doğru yola getirme*ye calışmalıdır. Unutmamak gerekir ki, iştahlı insanlarda aclık ozellikle ilk gunlerde onemli bir Verdiği sozden cayma durtusu yaratır. Boyle za*manlarda bir kucucuk krik-krak ya da yarım biskuvi ile bir cayı (tabii şe*kersiz) zayıflamak isteyenlerin yakın*ları getirip verivermelidir. Zayıflama*ya karar veren kişiyi bu kararından caydıracak en onemli unsur, cok acık*ma hissettiği zamanlarda yapacağı ufak tefek hataların yakınları tarafın*dan buyuk bir eleştiriye uğramasıdır.
Gercekten bunlar şişmanlıktan ve buna ilişkin eleştirilerden o kadar şi*kÂyetcidirler ki, ekseriya yalnız yemek yemeyi tercih edişlerinin nedeni bu eleştirilerden uzak kalabilme gayreti*dir. Yemeği kısıtlama, iradesinin za*yıflığım kabul etme bunlar icin o ka*dar zordur ki, ic ifraz bezlerinin has*ta olduğunu ve bunun icin şişmanla*dığını yani hasta olduğunu kabul et*meyi daima tercih ederler. Nasıl uy*kuya doyamayanlara kısa sureli uy*ku kÂfi gelmez ve her an hic uyuma*dığından şikÂyet ederse bunlara hic bir zaman yedikleri kÂfi gelmez ve ne kadar az yerlerse yesinler yine de ki*lo aldıklarını iddia etmekte akıl almaz bir inat gosterirler. Esasında daha on*ce soylediğimiz gibi bunyeden bunye*ye ufak farklar vardır. Fakat hasta*nın tum olarak psikolojik ve cevresel durumu organize edilmeden bu teda*viye başlamak daima kısa vadeli ol*maktadır. Hasta bir zaman sonra kendi bunyesindeki farklılıklara go*re perhiz ve yuruyuşlerindeki değişik*liği ayarlamayı oğrenecektir. Fakat bu oğreniş oluncaya kadar her şeye iti*raz edecek, ya Benim butun omrum*de yaptığım zaten bu perhiz idi, bir kilo da zayıflayamadım diyecek ve*ya bir duğune giyeceği elbiseye uya*bilmek ya da deniz mevsimine mayo ile cıkabilmek icin birkac kilo zayıf*lama ile sonuclanacak gecici tedbir*ler isteyecektir. Zayıflayacak kişi bu*tun alışkanlıklarıyla yeni baştan ken*dini organize edecektir. Ne luzumun*dan fazla yiyecek ne luzumundan faz*la tembellik edip sakin oturacak, ne bu zayıflama kararının kısa bir sure sonra yine eskiye donuş anlamına gel*diğini duşunecek. Dengeli yiyecek, bol yuruyuş ve spor yapacak, alkolu uygar ve sıhhi olculerde alacak, bede*ni ve sinirlerini daha sağlam ve zinde tutacak olan bu yeni şartların kendi*si icin bir zevk haline gelmesini temin edecektir, ozellikle genc kızlarda ye*ni akım dolayısıyla gonlunce yaşamak ve kendini sıkıntıya sokmamak felse*fesinin arkasına sığınanları cok gor*mekteyiz. Coğunun verimsiz olduğu bu yeni akımı tembellik ve kıskanc*lıklarına bir gerekce gibi kullandıkları bilinen bir hakikattir. Başlangıcta ga*yet laubali, dunyaya metelik verme*yen ve boyle şeylere aldırmadığını bi*raz az terbiyeli bir eda ile belirten bu genc hastalarımızın baş başa konuş*malardan sonra disipline girmeleri cok daha kolay oluyor. Bizim tecru*belerimize gore en iyisi onları arka*daşlarıyla ya da cok değer verdiği bir arkadaşının yardımıyla disipline al*malıdır. Ana baba ve ağabeylerin on*lar uzerinde hemen hemen hicbir ro*lu olmuyor. Ana ve babanın bunlar*dan daima bir şeyler istemesi araların*da sure gelen bir catışmayı doğurdu*ğu icin bu yeni durumun tedavisinde ana babanın yardımı pek faydalı ol*muyor hatta bir olcude zararlı oluyor. Bu genclerin cocuğunun cok saygı duydukları ve sozunden cıkmadıkla*rı bir yakın arkadaşları vardır. Onun bulunmasıyla bu sorun buyuk olcu*de cozum yoluna girebiliyor. Herhal*de en tehlikeli durum bunlarla kala*balık icinde konuşmak ve doğrudan doğruya şahıslarını hedef alan eleşti*rilerde bulunmaktır.
Zayıflama kararında karşılaşılan onemli zorluklardan biri de ozellikle hastalığı gereği sık sık makarna, pi*rinc lapası, sut, sutlac, muhallebi ye*mek zorunda olanlardır. Herkesin bil*diği gibi bu hastalar esas hastalıkla*rının uzuntusu icinde olduklarından onlar icin şişmanlık geri plana duşer. Bizim boyle ulserli, bazı şişman has*talarımız olmuştur. Bunlar hastalık*ları gereği bazen bir saatlik aclığa bi*le dayanamazlar ve o anı mutlaka ye*mek yiyerek geciştirmek zorundadır*lar.