Once yerini tespit edelim. Oyun alanı mı? Yoksa savaş alanı mı? Bulunduğumuz yer neresi? Sonra oyuncuları tespit edelim. Rakiplerimiz mi? Yoksa duşmanlarımız mı? Bunların cevabını verdikten sonra ancak nasıl hareket edebileceğimizi, nasıl oynayacağımızı bilebiliriz. Buradaki ''bakış acımız'' geleceği ve geleceğimizi belirliyor. Gunumuz iş hayatının en buyuk problemlerinden biri de ''rekabeti bilmemek'', ''bilememek''. Her konuda rekabet olabilir ve olacaktır da. Bu gerceği hepimizin kabul etmesi gerekir.

Rekabetin olmadığı ıssız adalar bile kalmadı artık coğrafya kitaplarında. Sadece iki yer kaldı rekabetin olmadığı, ruyalarımız ve toprağın bir bucuk metre altı. Sonuc olarak, rakiplerimizin her zaman, her yerde olacağını kabullenmemiz ve rekabet etmeyi bilmemiz gerekiyor. Nedir rekabet? Hayatta kalma mucadelesi mi? Yoksa kendini geliştirip zor ve kaygan zeminlerde iş yapabilme sanatı mı? Bu rekabet ortamı aslında insanın doğumuyla başlıyor. Anne baba sevgisi icin rekabet, kardeşleriyle rekabet, yemek icin, oyuncak icin, ders icin, not icin, sevgili icin rekabet. Sonrasında akıl icin, para icin, şan şohret icin,daha fazlası icin, hayatta kalabilmek icin. Dolayısıyla rekabetin de oğrenilmesi gerekir. Rekabet oldurme eylemi değildir, insanların icindeki vahşi hayvanı ve vahşeti uyandırmamalıdır.

Rekabet hayatta kalabilme eylemidir. İnsan olma gelişimini tamamlayamamış, egosu gelişmemiş olanlar rekabeti bilmezler ve bir turlu de oğrenemezler. Bu kişileri en iyi trafikte ayırt edebilirsiniz. Emniyet şeridini işgal edenler, her turlu trafik kuralını ihlal edenler, uyanların da aklından şuphe edenler, her şeye yalnızca kendilerinin haklı olduğunu duşunen bu zavallı kişiler, rekabeti savaş olarak gorenlerdir. Bırakın rekabeti bu kişiler iş yapmayı da bilmezler. Başkalarını aldatmalarının derecelerine gore de kendi başarılarını değerlendirirler. Rekabeti bir savaş olarak goren, ve rakibini oldurmeye programlananlar unutmasınlar ki, savaş herkese olum getirir. Oysa, rekabet edebilmemiz icin hayatta kalmamız gerekir.

"Rekabet ve İşbirliği" bu cok onemli iki kavramın bir arada yaşatılmadığı gunumuz iş hayatı, bizi zorlayacak. Gelecekte rakiplerle el ele olmak bile var. Bunu başaramayanlar asıl o zaman olecekler, rakipleri değil sistem onları dışarıya atacak. Oysa rekabet tek seslilikten cok sesliliğe geciştir. Cıtaların yukseltilip mukemmelliğe yaklaşılmasıdır. Entrikaların ve yuzsuzluklerin savaşı değil aklın, yaratıcılığın ve dehanın sergi alanıdır. Rekabette zekanın pırıltılarıdır gozlerimizi kamaştıran, kılıcların ışıltısı değil. Rekabeti bir savaş olarak gorenler, rekabet ortamını savaş alanına cevirenler kendilerine de bir mezar kazmayı unutmasınlar. Zira savaşta kazanmak da var kaybetmek de. Ve tarih nice buyuk savaşlar kazanmış olanların da kaybettikleri bazı savaşlar olduğundan bahseder. Aydın bir gelecek icin doğan cocuklarımız rekabeti oğrenmeli. Gun gelir, guc dengeleri değişebilir, her şey değişebilir, cocuklarımız bunu bilmeli. Siz siz olun rekabette ''fair play''den şaşmayın. Rakibinizi yaşatarak oyunu kazanmaya calışın.

alıntı