yonetimle ilgili fıkralar liderlikle ilgili sunumlar başarı ile fıkralar
III. Kocluk ve Mentorluk Konferansında ‘Osmanlı Saraylarına Mentorluk Uygulaması; Lala Paşalar’ başlıklı bir konuşma yapan Zorlu Holding İK Direktoru Necmi Kavuşturan, yonetim dahil her alanda gelişmişliği batıda aradığımızı, oysa kocluk ve mentorluk gibi kavramlarının kokeninin bizim kulturumuzde yer aldığını soyluyor.

Necmi Kavuşturan, uzun yıllardır iş yaşamında; patronlar, ailenin genc kuşağı ve ust duzey yoneticilerle hep bir arada olmuş. ‘Kocluğun beni en ilgilendiren kısmı, aile şirketlerinde yonetimin devir sureci. Devletlerin hanedan yapılarıyla aile şirketleri arasında bir benzerlik var. Yonetim her ikisinde de babadan cocuğa geciyor. Aile şirketleri Turkiye’de tum şirketlerin yuzde 95’ini oluşturuyor. Madem yonetime gelecek kişiler onceden cok iyi biliniyor, o halde bu kişiler neden eğitilmesin? Kocluk ve mentorluk, bu varislerin yonetime hazırlanmasında cok onemli bir rol oynuyor. Onların Osmanlı’daki yansıması da lalalık.’

Lalalığın Selcuklulara kadar uzandığını soyluyor Necmi Kavuşturan. ‘Tarihte bilinen ilk lala Alparslan’ın veziri Nizamulmulk’tu. Alparslan oğlu Melik Şah’ın yetiştirilmesi icin Nizamulmulk’u secti ama Nizamulmulk siyasi ve askeri sorunlarla oyle meşguldu ki Melikşah’a cok yararlı olamadı. Nizamulmulk orneğinde olduğu gibi, mentorluk bu gorevi ikinci plana atan ek gorevlerle birlikte yapılamaz.’

Osmanlı devletinin ilk yıllarında şehzadeler, lalalarıyla birlikte başkentten Anadolu’daki bir sancağa yollanıyordu. Sancağı ikili birlikte yonetiyordu. Lalanın gorev tanımı şuydu: Şehzadenin idari ve askeri konularda gelişimi, babasına sadık kalmasının sağlanması, din ve fen eğitimi vermek ve sancağın şehzade ile birlikte yonetimini sağlamak. Bir lalada olması gereken ozellikler de devlet adamlığı, askeri ve siyasi bilgi, din ve fen bilgisi ve padişaha sadakatti. .

Lala secimi icin divan toplanır, adayları belirler, padişah da arasından secimini yapardı. Lala idari konularda sadrazama bilgi verirken oğlu ile ilgili bilgileri padişaha verirdi. Oğlunun yanında sancağa giden anne de şehzade ve lalayla ilgili bilgileri padişaha rapor ederdi. Fatih’in Teşkilat Kanunnamesiyle lalalık kurumu bir resmiyet de kazanmıştı.

Lalalara verilen onemi aldıkları maaşlardan da anlayabiliriz. Lalaya şehzadenin maaşının yarısı kadar ve anneninkine eşit şekilde maaş verilirdi.

Lalaların gorev suresi 2-3 yıl gecmiyordu cunku tahtın tehlikeye girmesinden endişe ediliyordu.

Peki şehzade padişah olunca lalaya ne oluyordu? Vezir ya da beylerbeyi yapılıyor veya emekli ediliyorlardı, sadrazam olmaları cok enderdi. Sadrazamlığa kadar yukselen ilk lala, III. Mehmed’in lalası Sokulluluzade Mehmet Paşa’ydı.

II. SELİM’İ TAHTA CIKARAN LALA

Mentor seciminde mentinin yani oğrenci durumundaki kişinin ozelliklerinin de dikkate alınması gerektiğini soyleyen Necmi Kavuşturan II. Selim’i ornek gosteriyor: ‘Kanuni Sultan Suleyman, oğlu Şehzade Selim icin Lala Kara Mustafa’yı atıyor. II. Selim, Kanuni’nin en yetersiz oğlu. Bayezid adlı kardeşi ondan daha yetkin. Ancak anneleri Hurrem Sultan olunce Lala Kara Mustafa, harekete geciyor, Şehzade Bayezid ile babasının arasını acıyor, Selim’i iktidara getiriyor. Fakat Kanuni doneminde zirvede olan imparatorluk duraklama surecine giriyor. Belki o değil de Beyazıd gelse her şey cok daha farklı olacaktı. Yani atadığınız mentor, mentiye değil kuruma katkı sağlamalı.’

17. yuzyılda padişah oğullarının başkenti bırakıp vilayetlere gonderilmesi adeti bırakıldı. Fakat lalalık son bulmuyor. Lala şehzadenin sadece eğitiminden sorumlu oluyor, siyasi ve askeri kimliği yok oluyor. Sistem bozulunca, iyi yetişmiş hukumdarlar da azalıyor. Kavuşturan şoyle değerlendiriyor: ‘İş başında uygulamalı deneyim cok onemli. 13. padişahtan sonra sancağa giden lala yok, Osmanlı’da başarı da yok. Bence arada bir bağ var. Bir şirket ya da devlet cokebilir. Neden hep kotu yonetimdir.’

İki buyuk eğitmen Mevlana ve Nasreddin Hoca

Konferanstaki tek tarihi referans lala paşalar değildi. ‘Liderlik Kocluğu; Turk Mirası’ndan oğrenmek’ konulu bir sunum yapan Bath Consulting Group Başkanı Dr. Peter Hawkins, Mevlana ve Nasreddin Hoca’nın bu alandaki en buyuk iki eğitmen olduğunu soyledi. Hawkins’in ‘Nasreddin Hoca’nın Liderlik Rehberi’ adlı bir kitabı da var. eski ve yeni Nasreddin Hoca fıkralar derleyen, Hawkins bunları modern organizasyon ve danışmanların dunyasına uyarlıyor: ‘Bu fıkralar aşina olduğumuz durum ve duşunceleri değişik bir bakış acısından gormemizi sağlayarak bizi şoke edebilir. Nasreddin Hoca bizi, paradoksları kurcalamaya ve nedenselliğin tek boyutlu bir surec olmadığını, altta yatanın birbiriyle bağıntılı modellerden cıktığını anlamaya davet eder.


alıntı