Cok istediğiniz bir işe neden sizi değil de Ayşe’yi aldılar? Aynı urunu neden Ali’den değil de Veli’den aldığınız zamanları hatırlayın! Neden başkalarından değil de sizden alsın muşteri? Farkınız ne? Belki de hicbir farkınız yok hatta daha iyi bile olabilirsiniz. Sizin bilgi, beceri ve yeteneklerinizden daha azına sahip olan insanların, daha iyi fırsatlar kazanıp daha başarılı sonuclar elde ettiğini coğu zaman gorup kendinize kızdığınız, sacınızı başınızı yolma noktasına geldiğiniz zamanlar olmuştur.

-Ama neden?- demişsinizdir mutlaka.
Yanıtı cok basit! Sat kendini al işi!
Hayatında herhangi bir urun, hizmet ya da fikir satmamış olan var mıdır acaba? Yeryuzunde herhangi bir şey satmamış biri bence yoktur. Satan ama farkında olmayan var mıdır derseniz, evet onlardan cok var diyebilirim! İşte bir insanın hayatının akış şekli bu noktada değişiyor.

Farkında olanlar yaşamı sorgulayan, kendisini ve karşısındaki insanları analiz eden insanlardır. Bu kişiler icin başarıyı yakalamak zor değildir. 10 kişilik bir ekipten yonetici adayı olarak secilecek de onlardır, bir kuruma satış temsilcisi olarak girip satış direktoru olanlar da onlardır.

Satış, sadece kurumların veya bireylerin ticari faaliyetlerinin bir sonucu değil hayatımıza yon veren, bazılarımızın farkında olduğu, bazılarımızın hayal bile edemediği aslında hayatta başarıyı yakalamada son derece etkili bir unsurdur.

Satış, karşımızdaki kişinin bakış acısını mantık, bilgi, duygusal bağlantı kurarak, guven duyarak doğru soru sorma yontemiyle değiştirebilme yeteneğidir.

Amac karşımızdaki kişiye pozitif bir hayali deneyim yaşatarak, onda bu hayali gercek kılmaya istek duyacak motivasyonu yaratabilmektir. Bunları yapabilmek icin oncelikle kendimizi tanımalı ve geliştirmeliyiz.


Peki iş goruşmelerinde kendimizi nasıl satabiliriz?
İşe alımlarda satış ozgecmiş gonderirken başlar, bizimle telefonda ilk goruşmeyi yapan İK uzmanına verdiğimiz enerji ile devam eder. Kurumla ilk goruşmemizdeki ses tonumuz ve davranışlarımızla her dakika şansımızı ya azaltır ya da artırırız. Kısacası binlerce mesaj, yani başvuru arasından sizinkinin fark edilebilmesi icin siz once kendinizi satmalısınız.

Ortalama bir iş ilanındaki ortalama bir pozisyona 500 başvuru olduğunu varsayalım. Yetkinliklerinizden dolayı 200 kişiyi geride bıraktınız. Sadece kapak mektubu gonderdiğiniz icin 100 kişiyi geride bıraktınız. Kapak mektubunda yazdıklarınız nedeniyle 100 kişiyi daha geride bıraktınız. Buraya kadar iş goruşmesine cağrılmak icin gerekli satışı yaptınız. İnsan kaynakları uzmanı sizinle on goruşme yapmak icin telefon etti ve telefonda kendisine super bir enerji ve oğrenmek istediklerine doğru yanıtlar verdiniz, 50 kişiyi daha geride bırakarak sizinle bir goruşme yapmaları icin telemarketing yoluyla kendinizi sattınız.
Goruşme zamanı geldi… Sizinle goruşecek olan kişinin odasına girişinizden, elini sıkışınızdan, konuşurken goz kontağı kurup kurmamanızdan, ses tonu duzeyinizden, kıyafetinize, yaptığınız esprilere kadar her şey 40 kişiyi geride bırakıp bırakamayacağınızı etkileyecektir.

Bu noktada kritik soru şu: Peki ben kendimi nasıl satacağım?
Maalesef oyle her bedene uyan bir satış tekniği henuz icat edilemedi! Kendimizi satmak icin kişiye ozel satış teknikleri geliştirmemiz gerecek. Ama oncelikle kendimizi tanımalı, kişisel bir SWOT analizi yapmalıyız.

Guclu yonlerim neler?
Zayıf yonlerim neler?
Neler benim icin fırsat olabilir?
Neler benim icin tehdit oluşturur?
Sonra karşımızdakini tanımalıyız. Bu noktada cok az zamanımız olacaktır. Orneğin; birinin odasına girdiniz. Cok hızlı bir analizle ne giymiş, ses tonu duşuk mu yuksek mi, odasının duvarlarında ne tur tablolar var, masasının ustunde ne tur objeler var, kullandığı kelimeler, fiiller ve en onemlisi de ihtiyacı nedir vb. bircok şey sizin o kişiyi tanımanız icin veridir. Bu veriler ışığında kendinizi donatarak karşınızdakinin ihtiyacına yonelik cozumler eğer sizde varsa, bunu doğru bir şekilde sunduğunuz an kendinizi sattığınız andır.

Satış farkındalığı da boyle bir şey işte. Bazıları doğuştan satıcıdır. Bazıları sonradan fark eder ve oğrenir, bazıları da hicbir zaman fark edemez!