Nazofarinks (Geniz) Kanserlerinde Erken Tanı İle Başarı Oranı %98’E Cıkıyor
Geniz ve boyundaki lenf bezlerinde şişme ile ortaya cıkan nazofarinks kanserlerinin tedavisinde, yoğunluk ayarlı radyoterapi yontemi “IMRT” kullanılıyor.
Turkiye de gorulme oranı duşuk olan nazofarinks kanseri, duyarlı bir bolgede gercekleştiği icin tedavisinde yalnızca radyoterapi ve kemoterapi uygulanıyor. Nazofarinks kanserlerinin tedavisinde kullanılan yoğunluk ayarlı radyoterapi yontemi “IMRT” ise, aynı anda birden cok tumor bolgesine farklı dozlarda ışın verilmesini sağlayarak tedavi surecini kolaylaştırıyor. Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Engin, nazofarinks kanserleriyle ilgili şunları anlatıyor:
“Yutak ile burnun arka tarafının birleştiği geniz bolgesini kapsayan nazofarinks dediğimiz bolgede gercekleşen bu hastalık, cok ceşitli belirtilerle ortaya cıkabiliyor. Belirtileri sıklıkla boyunda kitle, ozellikle tek taraflı kulakta dolgunluk, işitme azlığı, orta kulakta sıvı birikimi ile burun tıkanıklığı, burun kanaması ve kafa sinirleri tutulumuna bağlı bulgular olarak kendini gosteriyor. Boyunda ele gelen kitleler, cenede kilitlenmeler, ağrı ya da orta kulak iltihapları ile bazen de işitme kaybı ya da kafa sinirleri ile ilgili belirtiler de ortaya cıkabiliyor. Herhangi bir erişkin hastada ozellikle tek taraflı orta kulakta sıvı birikimi varsa, aksi ispatlanana kadar nazofarinks kanserinin araştırılması gerekiyor.”
Hastalığın en fazla ileri yaş grubunda ve genclerde gorulduğunu belirten Prof. Dr. Kayıhan Engin, “Bu hastalığın sıklığı kadın ve erkeklerde değişmiyor. Ancak hastalığın seyri acısından cinsiyet farklılaşması gorulebiliyor. Tedavinin seyri acısından hastalığın bulunduğu evre, hastanın yaşı, cinsiyeti ve lenf nodu metastazı gorulup gorulmemesi fark yaratıyor. Kadınlarda tedavide daha iyi sonuclar alınıyor. Ancak bu farkın neden kaynaklandığı henuz bilinmiyor” dedi.
Prof. Dr. Kayıhan Engin sozlerine şoyle devam etti: “Hastalık coğu zaman boyunda, iki taraflı lenf bezlerine sıcramış halde oluşuyor. O bolgeye girişimde bulunmak oldukca zor oluyor. Bu nedenle temel tedavi olan radyoterapi, hastalığın evresine bağlı olarak kemoterapi ile birlikte de kullanılıyor. Tedavi icin hem yuksek dozda ışın verilmesi hem de bu organların korunması gerekiyor. Kanserli alana yuksek doz ışın verilerek hastanın tumorden kurtarılması mumkun oluyor. Ancak ağız kuruluğu gibi yaşam boyu surecek sıkıntılar da meydana gelebiliyor.”
“Burada ilk aşamada yoğunluk ayarlı radyoterapi cihazı IMRT kullanılıyor. Cunku, kanserin ana kitlesi ya da boyundaki lenf bezlerinde farklı duzeylerde belirtiler olabiliyor. O nedenle farklı dozları bir arada uygulamak gerekiyor. Bunu da en iyi sağlayan yontem de IMRT. Her alan icinde kucuk alancıklar oluşturularak, bazı yerlerde daha yuksek, bazılarında da daha duşuk dozda ışın veriliyor. Yani, tum duyarlı organları gozeterek, dozu ayarlamak mumkun oluyor. Haftada beş gun, ayakta uygulanan tedavi, yedi hafta suruyor” dedi.