Musa Topbaş Efendi (Sadık DÂnÂ), hakîkî bir Muslumanın ozelliklerini anlatıyor. Hakîkî Musluman Âilesini, buyuklerini, yurdunu ve bayrağını sever, insanlara karşı yumuşak davranır ve imkÂn buldukca herkese yardım eder. Annesini, babasını, buyuklerini sayar, kucuklerini sever hic kimseyi incitmez. Temizliğe son derece dikkat eder (ifrata kacmamak şartıyla) yediği ictiği, vucudu, eşyaları ve cevresi hep temiz olur.

Hakîkî Musluman, kul olduğunu bilir ve kulluk vazîfelerini eksiksiz yapmaya uğraşır. Hic olmeyecekmiş gibi dunya yarın olecekmiş gibi Âhiret icin calışır. Coluk cocuğunu ahlÂklı ve ornek bir Musluman olarak yetiştirir, onlara Allah sevgisini, peygamber sevgisini, Kur ’Ân-ı Kerîm okumasını oğretir ve tahsil yaptırır. Yalnız akraba, arkadaş ve komşuları ile değil, butun insanlarla iyi gecinir ve kendisiyle iyi gecinilir.

HAKİKİ MUSLUMAN DİNİNİN İNCELİKLERİNİ OĞRENİR

Hakîkî Musluman dîninin inceliklerini oğrenir, nîmetlere şukreder, yediği ictiği hep helÂldir, kimsenin, malına canına, namusuna, goz dikmez. Hak yemez. Kotuluk yapmaz kendisine yapılanlara sabreder. Hele hıyanet nedir bilmez. Haset edici, kıskanc ve kibirli değildir. Bilerek veya bilmeyerek bir gunah işlerse hemen tevbe eder. Buyuklerine, olmuş olan mu ’minlere, arkadaşlarına ve coluk cocuğuna dÂim dua eder.
Hakîkî Musluman işlerine son derece dikkatlidir. Zamanını boş gecirmez, calışır, fakat rızkı Allah TeÂl ’dan bilir. Uzerine aldığı işi zamanında yapar. Kul hakkından cok korkar. Kusurları affeder, sırları ifşÃ‚ etmez, gizler. Hicbir zaman zararlı soz soylemez, yazmaz ve okumaz. Kimse ile munÂkaşa etmez ve kalbini kırmaz.

HAKİKİ MUSLUMAN HER ŞEYİYLE ORNEK OLUR

Hakîkî Musluman her işiyle cevresine ornek olur. Kimse ile alay etmez, yalan soylemez. Fitne cıkarmaktan cok sakınır. Sabırlıdır, sinirlerine hÂkimdir. Muslumanın gıybetini yapmaz. Riy hatırından bile gecmez. Tatlı dilli, guler yuzlu, sozu ve ozu doğrudur. Son derece alcak gonullu, mutevÂzıdır. İffet sahibi, şefkatli, comert, durust ve kibardır.
Hakîkî bir Musluman, kotu huylardan uzak ve iyi huylara sahip olarak dunyada rahat ve huzur icinde yaşadığı gibi Âhirette de sonsuz saadete erer.

İNSANA VERİLEN ŞEYLERİN EN HAYIRLISI GUZEL HUDUR

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyurur:

“İnsana verilen şeylerin hayırlısı guzel huydur.”

“İktisat, yani tutumlu olmak, dirlik ve duzenli olmanın yarısı; guzel huy da dînin yarısıdır.”

“Allah ’a îmÂndan sonra, aklın başta gelen anlayışı utanma ve guzel huydur.”

“Kimin huyu kotu olursa, kendini azaba uğratır, kimin kalbinde uzuntusu coğalırsa vucudu hasta olur. Kim bir takım adamlarla munÂkaşaya tutuşur, cekişirse kerÂmeti gider. İnsanlığının derecesi duşer.”

“Musluman kardeşine hakÂret etmek, kişiye şer (işlemiş) olmak bakımından yeter.”

“(İşlerin sonucunu anlayan) akıl gibi bir tedbir olamaz. Nefsini kotulukten alıkoymak gibi ver (ve takvÂ) yoktur. Guzel huy gibi şeref mevcut değildir.”

“Kim ceza vermeye guclu olduğu hÂlde, ofkesini yutarsa, Allah da onu kıyÂmet gununde yaratılmışların başları uzerine (gececek yuce bir dereceye) davet eder. O kadar (itibar gorur ki) dilediği huriyi almakta serbestlik verilir.”

“Dağ yerinden ayrıldı diye (bir haber) işitirseniz (soyleyeni) doğrulayınız ve fakat bir adam huyundan vazgecmiştir diye duyacak olursanız (haberciyi) tasdik etmeyiniz. Cunku o yaratılışı (tabiatı) uzerine bulunmuş olur.”

“Mîzana konulacak şeyler icinde guzel ahlÂktan daha ağır bir şey yoktur. Guzel ahlÂk sahibi, guzel ahlÂkı sayesinde nafile oruc ve namazla meşgul olanın derecesine ulaşır.” (Ebû ’d-DerdÂ)

SÂdık DÂnÂ, Altınoluk Sohbetleri-2. s. 199-207

Kaynak: Sadık DÂnÂ, Şebnem Dergisi, Sayı: 389
İslam ve İhsan