Peygamber Efendimiz (s.a.v.), muşteriye doğruyu soylemeyen ticaret erbabını kendi cemaatine layık gormemiş ve “Bizi aldatan bizden değildir” buyurmuştur. Ticarette durustluk ise kıyamette peygamber komşuluğu ile mujdelenmiştir. Zira durustluk, her alanda bereket kapısıdır.“Bir kadıncağız, ticÂretle meşgul olan İmÂm-ı Azam hazretlerine satmak icin ipekli bir elbise getirmişti. İmÂm-ı Azam elbisenin fiyatını sordu. Kadın:

“Yuz dirhemdir, y İmÂm!” dedi. Ebû Hanîfe buna îtiraz etti:

“Hayır, bu daha fazla eder.” buyurdu.

Kadın şaşırdı. Yuz dirhem daha artırdı. İmÂm-ı Azam yine kabul etmedi. Kadın yuz dirhem daha artırdı, sonra yuz dirhem daha... İmÂm-ı Azam:

“Hayır, bu dortyuz dirhemden de fazla eder.” deyince kadıncağız hayretle:

“YÂ İmÂm! Siz bana şaka mı yapıyorsunuz?” demekten kendini alamadı.

Bunun uzerine İmÂm, kadına malın hakîkî fiyatını gostermek icin, işten anlayan birini cağırttı. Gelen kişi, elbiseliğin fiyatını beş yuz dirhem olarak belirledi ve İmÂm-ı Azam onu bu fiyattan satın aldı.”[1]

İşte İslÂm ahlÂkının ticÂrî hayattaki “kul hakkı” hassÂsiyeti… Hak-hukuk duşunmeden; “Muşteriden ne koparabilirsem kÂrdır.” zihniyetiyle yapılan ticÂretin kişiye ne kazandıracağını iyi duşunmek îcÂb eder!

Allah Resûlu (sallallÂhu aleyhi ve sellem) Efendimiz, muşteriye doğruyu soylemeyen ticaret erbabını kendi cemaatine layık gormemiş ve:

“Bizi aldatan bizden değildir” buyurmuştur.[2]

Ticarette durustluk ise kıyamette peygamber komşuluğu ile mujdelenmiştir. Zira durustluk, her alanda bereket kapısıdır.

DİPNOTLAR

[1] İbn-i Hacer Heytemî, HayrÂtu ’l-HisÂn, s. 44; Muhammed Ebû ZehrÂ, Ebû Hanîfe, s. 34.

[2] Muslim, ÎmÂn 164.

Kaynak: Adem Ergul, 365 Lider Davranış, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan