Okula gider gitmez oğretmenime; “babamın okul biter bitmez başımı ortmemi istediğini”soyluyorum. Oğretmenim buyuk bir ofke ile cağdışı bu uygulamayı kabul etmememi soyluyor. Cok etkileniyorum. Koskoca oğretmen her şeyi biliyor, bunu mu bilmesin! Bu kez sıkıntım babama durumu nasıl izah edip; “ben başımı kapatmak istemiyorum, oğretmenim izin vermiyor!”diyeyim?Cocukların bir ozelliği vardır; kendilerini sevenin değil, kendi sevdikleri kişinin sozunu dinlerler. Bir cocuğun olumlu davranışını pekiştirmek, olumsuz davranışını duzeltmek herkesin harcı değildir. Cocuk, sevdiği kişi hÂric, kimsenin dediğini yapmaz…

Cocuğumuzun dostu olamamışsak, kendisinden bir şeyi yapmasını istediğimiz zaman, o işi yapmamak icin elinde gelen her yolu dener. İş tehdide kadar gider. İstediğimizi yapsın diye fizikî ya da duygusal şiddet uygularız. Korku ile yaptırır mıyız istediğimizi? Yaptırırız. Peki! Sevinelim mi, cocuğum dediğimi yapıyor diye? Hic sevinmeyelim. Cunku korku ile yaptırılan bir davranış değişir belki, ama cocuk o davranışı asl kabullenmiş değildir. Yani davranış değişir, fikir değişmez. Tehdit ortadan kalktığı an, cocuk hic de kabullenmediği o davranışın uygulamasını ortadan kaldırır. Severek yapsaydı, olumsuz davranışı duzelirken, duzelmesinin gerektiği fikri de oluşurdu.

Rahmetli babam, ilkokul son sınıfa gelince:

“-Okulun biter bitmez ablan gibi sen de AllÂh ’ın emrine uyacak, başını kapatacaksın.” dedi.

BANA RABBİMİ SEVDİR, GERİSİNİ MERAK ETME!

İlkokul oğretmenimi cok sever, bir dediğini iki ettirmezdim. Başortusune dair olumlu duşuncesi yoktu ve bunu sınıfta bizlere de yansıtırdı. Babamın bu sozu beni bir cıkmaza surukledi, oğretmenimi seviyorum; başımı ortmemi istemeyeceğini biliyorum. Babamı seviyorum; başımı ortmemi istiyor. Benim ne istediğim ortada yok, cunku aklıma bile gelmiyor:

“-Bana sormadan benim hakkımda karar veremezsiniz, sizi ilgilendirmez.” demek…

Okula gider gitmez oğretmenime; “babamın okul biter bitmez başımı ortmemi istediğini” soyluyorum. Oğretmenim buyuk bir ofke ile cağdışı bu uygulamayı kabul etmememi soyluyor. Cok etkileniyorum. Koskoca oğretmen her şeyi biliyor, bunu mu bilmesin! Bu kez sıkıntım babama durumu nasıl izah edip; “ben başımı kapatmak istemiyorum, oğretmenim izin vermiyor!” diyeyim?

Akşam babam gelir gelmez tum samimiyetimle:

“-Oğretmenim izin vermiyor, bu devirde baş ortulmezmiş, ben cağdaşmışım.” deyiveriyorum.

Babam bize kıyamazdı, sert de bakmazdı. O gun oyle bir bakışla bakıyor ve ofke ile:

“-Ben ne senin, ne de oğretmeninin fikrini sordum. Allah emrediyorsa bir şeyi yapacaksın. Oğretmenin kim oluyormuş?” diyor.

Cocuklar, sevdikleri kişinin sozunu dinlerler. Ben de, o donemde Allah sevgisine dair guclu bir duygu yok. Cunku Rabbimi cok iyi tanımıyorum. Şimdiye kadar Rabbimi tanımam ve aramızda guclu bir sevginin oluşması icin pek bir gayret sarf edilmemiş. Neden Rabbini iyi tanıtmadan yapması istenen amel, emri vÂkî ile, mecburiyet şartı da eklenerek bir cocuğa bildirilir?

Hayret ediyorum bugun!.. AllÂh ’a itaat etmemi istemeyen oğretmenim, benim kendisine itaat etmemi istiyor. Dunya ne garip, “herkes kendisinin sozunun dinlenmesi icin” bağırıp cağırmakta… Kucuğunden buyuğune herkes, kendisine itaat ettirme derdinde…

Kaynak: Fatma HÂle Sağım, Şebnem Dergisi, Mart 2016, 133. Sayı
İslam ve İhsan