
Ebû Kerîme MikdÂd İbni Ma ’dîkerib radıyallahu anh ’den rivayet edildiğine gore, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu: “Hicbir kişi, midesinden daha tehlikeli bir kap doldurmamıştır. Oysa insana kendini ayakta tutacak bir kac lokma yeter. Şayet mutlaka cok yiyecekse, midesinin ucte birini yemeğe, ucte birini iceceğe, ucte birini de nefesine ayırmalıdır.”[1]Peygamber Efendimiz ’in tıka basa doldurulan mideyi tehlikeli ve şerli bir kaba benzetmesi, insan sağlığı ve sıhhati ile yeme icmenin yakın ilişkisini etkili bir şekilde ortaya koyar. Bu dunyada hayatı devam ettirecek miktarda yemekle, yeme icmeyi hayatın gayesi haline getirmek arasındaki farkı iyi kavramak gerekir. Yeme icmede gerekli olan olcunun, vucudun guc ve kuvvetini devam ettirecek, kişinin yaptığı işte calışamayacak kadar zayıf duşmesine, Allah ’a kulluk gorevini yerine getiremeyecek derecede takatsiz kalmasına yol acmayacak bir miktar olduğu kabul edilir. Bunun her kişiye gore az cok değişen bir miktar olacağı da tabiidir. Bu sebeple Peygamberimiz midenin ucte birinin yemek, ucte birinin icecek, geri kalan ucte birinin de rahat hareket etme imkÂnını sağlayacak nefes alma mikdarı olması gerektiğini soyleyerek, bizlere ideal bir olcu vermiştir. Hayattaki gayesi, calışıp cabalaması yemek ve icmek olan bir insanın aklının ve idrakinin normal calıştığı, yonelişlerinin isabetli olduğu soylenemez. Bu şekilde hareket edenler, yuksek insanlık ideallerine de sahip olamazlar. Boylelerinin helÂl ve haram olculerine riÂyeti de zorlaşır.
İslÂm ahlÂk ve edebiyle ilgili eserlerin yanında tıp alanındaki eserlerde, devamlı tokluğun meydana getirdiği ceşitli zararlardan bahsedilirken, az yemenin ve aclığın faydaları anlatılır. Bu faydaları İmam GazzÂlî, meşhur eseri İhyÂu ulûmi ’d-dîn ’de sayar. Onları şoyle ozetlemek mumkundur:
Aclık anında kalbe ve beyne fazla kan hucumu olmadığı icin duşunme gucu artar; anlayış ve seziş kabiliyeti gelişir. Surekli tokluk, tembellik doğurur ve kalbi koreltir; sur ’atli intikal kabiliyetini kaybettirir.
Az yemek ve aclık, kalp yumuşaklığı ve gonul huzuru sağlar. Allah ’ı anmaktan zevk duymak, etkilenmek ve zikre devam etmek bu sayede mumkun olur.
İnsan aclık anında Rabbine daha bir ictenlikle yonelir, kulluğunu idrak eder, acizliğini anlar, Allah ’a ibadete yonelir, kibir ve gururdan uzaklaşır, Mevl ’nın yuceliğini, rahmet ve merhametininin sonsuzluğunu kavrar.
Ac kalan insan, muhtacların, fakir ve yoksulların halini anlar. Tok kimse ise, acın halinden anlamaz. Boylelikle aclık cekenler, Allah TeÂl ’nın nimetlerinin kıymetini bilir, azÂbını ve imtihanını unutmaz. Cunku bir kısım toplumlar kendilerine verilen bol nimetlerle, başka bir kısmı da aclıkla imtihan olunurlar.
İnsanı her turlu kotuluğe sevkeden nefistir. Nefse hakimiyet, az yemek ve aclıkla sağlanır. Cunku Allah ’ın emrine isyan ve karşı geliş, kuvvet ve şehvetten kaynaklanır. Kuvvet ve şehvetin kaynağı ise yeme icmedir. Yemeği azaltmak, şehveti ve kuvveti zayıflatır.
Aclık, cok uyumayı engeller. Cunku cok yiyenler cok uyurlar. Cok uyku ise kalbi karartır, zihnin faaliyetlerini engeller, calışmayı onler. Cok uyuyanlar Allah ’a karşı kulluk gorevlerini de hakkıyla yerine getiremezler. Âlimlerimiz, cok uykuyu butun felÂketlerin sebebi kabul ederler.
Az yemek, ibadetlere devamı kolaylaştırır, kalb ve gonul uyanıklığı sağlar. Aşırı derecede zaman kaybını onler. Ali el-CurcÂnî ’ye nicin surekli corba ictiği sorulduğunda: “Ben kuru lokmayı ciğneyip yutuncaya kadar, yetmiş kere Allah ’ı anarım. Bu sebeple kırk senedir ekmek ciğnemekle uğraşmadım” demiştir.
Az yemek ve ac kalmak, vucudun sağlıklı kalmasına ve bir kısım hastalıkların yok olmasına sebep olur. Cunku bir cok hastalığın sebebi oburluktur. Cok yemek, ozellikle mide, bağırsak, kalb ve damar hastalıklarının sebebleri arasında onemli bir yer işgal eder. Bu fizyolojik ve biyolojik rahatsızlıklar, rûhî ve psikolojik hastalıklara da sebep olur.
Az yiyen ve aclığa tahammul edenler, gecim kolaylığı icinde olurlar. Cunku onlar az ile idare etmeyi oğrenmişler, oburluğu terketmeyi Âdet haline getirmişlerdir.
Fakir ve yoksullara, yetim ve oksuzlere bakmak, ihtiyaclarını karşılamak, başka insanlara faydalı olmak dinimizin onemli emir ve tavsiyeleri arasındadır. Az yemek yiyenler bu sayede başkalarına yardım edip, hem dunya hem de Âhiret hayatlarında mutluluğa ulaşırlar. Bir fakiri, bir yetim ve oksuzu sevindirmenin mutluluğunu hissedebilmek saadetlerin en buyuğudur.
Hadisten Oğrendiklerimiz
1- Az yemek, sağlık ve sıhhati korumanın, aklın ve zihnin verimli calışmasının onemli sebeplerinden biridir.
2- Mideyi tıka basa yemekle doldurmak yerine, ucte birini yiyeceklere, ucte birini iceceklere, ucte birini de boş bırakarak nefes alma kolaylığı sağlamaya ayırmalıdır.
[1] Tirmizî, Zuhd 47. Ayrıca bk. İbni MÂce, Et ’ıme 50.
Kaynak: Riyazus Salihin, Hadis-i Şerif Tercumesi, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan