
Osman Nûri Topbaş Hocaefendi, Muharrem ayı ve Âşûre gununun faziletinden bahsediyor...
MUHARREM AYININ FAZİLETLERİ Muhterem Kardeşlerimiz!
Muharrem ’in ilk 10 gunu. “وَلَيَالٍ عَشْرٍ : 10 gece.” (el-Fecr, 2)
On gece cok mubarek bir gece. CenÂb-ı Hak Âyet-i kerîmede bu gecenin ehemmiyetini, 10 gecenin ehemmiyetini bildiriyor. Bu on gecenin ilk gecesine, akşam namazından itibÂren girmiş olmuş olacağız. CenÂb-ı Hak -inşÃ‚allah- ummet-i Muhammed icin hayır eyler, mubÂrek eyler -inşÃ‚allah-.
Tabi bu bir hicret takvimi olarak, bir ay takvimidir. Hicret takvimi. 622 senesinde Efendimiz ’in Mekke ’den Medîne ’ye hicreti oldu. Bu, Rebîulevvel ayında vuku buldu. LÂkin 1 Muharrem, hicret takviminin başlangıcı kabul edildiğinden, tarih 2 ay 8 gun geriye alındı, bu şekilde hicret nazara alınarak, bir hicret takvimi başlamış oldu.
Hicrî takvim, Ay ’ın Dunya ’nın etrafında donmesiyle tespit edilmiştir. CenÂb-ı Hak bize iki tane takvim ihsÂn ediyor. Bir Guneş takvimi, bir de Ay takvimi.
CenÂb-ı Hak Yûnus Sûresi 5. Âyette:
“Guneş ’i ışıklı, Ay ’ı da parlak kılan…”
Yani (Ay, ışığını) Guneş ’ten alıyor, Dunya ’ya aksediyor.
“…(Ay ’a) birtakım menziller takdir eden O ’dur. Allah bunları, ancak bir gerceğe (ve hikmete) binÂen yaratmıştır. O, bilen bir kavme Âyetlerini acıklamaktadır.” (Yûnus, 5) İdrak sahibi bir kavme.
Yine CenÂb-ı Hak:
“Gece ve gunduzun değişmesinde (uzayıp kısalmasında) AllÂh ’ın goklerde ve yerde yarattığı şeylerde, (O ’nu inkÂrdan) sakınan bir kavim icin elbette nice deliller vardır!” (Yûnus, 6)
Yani CenÂb-ı Hak, zamanı hesaplamamız icin bize iki tane takvim devamlı yukarıda semÂda donuyor. İlÂhî azamet tecellîsi. Ne bir Ârıza var, ne bir takdim-tehir var, saniye şaşma yok.
İki takvim: Kamerî takvim (Ay takvimi) ve Şemsî takvim (Guneş takvimi).
Ay takvimi:
Bir yıl; 354 gun, 8 saat, 48 dakikada tamamlanıyor. Yani Ay, 12 sefer Dunya etrafında donuyor. 29-30 gun cekiyor. 29 bucuk, sene vasatîsi.
Guneş takvimi ise:
Dunya Guneş ’in etrafında donuyor. O da 365 gun, 5 saat, 48 dakikada. Ne bu 49 dakikaya cıkıyor ne de 47 dakikaya iniyor.
CenÂb-ı Hak bu iki takvimi Kehf Sûresi ’nde bize bildiriyor. O zaman Guneş takvimi bilinmiyordu. Bilinen bir takvim değildi. CenÂb-ı Hak Âyet-i kerîmede:
“Onlar (AshÂb-ı Kehf), mağaralarında 300 yıl ve buna ilÂveten 9 yıl kalmışlardır.” (el-Kehf, 25)
Yani bu 9 yıl, şemsî ve kamerî yıl arasındaki 10 gunluk zaman farkı. Bu da bir Kur ’Ân-ı Kerîm mucizesi olmuş oluyor. O zaman Guneş takvimi diye bir takvim bilinmiyordu.
İbn-i Abbas (r.a.) bu 10 gece, Muharrem ’in ilk 10 gecesi olduğunu ifade ediyor. (Bkz. Taberî, XXX, 107)
“وَلَيَالٍ عَشْرٍ” bu “on gece”, -inşÃ‚allah- bu on geceyi ihy ederiz.
SEHERLERDE NELER YAPILIR? Bu gunlerde yapılacak en muhim gayret; infaklar, gece seherlerin îfÂsı noktasında da CenÂb-ı Hak:
وَالْمُسْتَغْفِرِينَ بِالْاَسْحَارِ (“…Seher vaktinde Allahʼtan bağışlanma dileyenler.” [Âl-i İmrÂn, 17])
Seherleri ihy etmek. Yani seherler, bir istiğfar zamanıdır, tevbe zamanıdır. CenÂb-ı Hak, kapıları acıyor. Demek ki seherlerde bir teheccud namazı var. CenÂb-ı Hak:
“…Secde et ve yaklaş.” (el-Alak, 19) buyuruyor.
Farz namazlardan sonra en makbul olan namaz. Efendimiz ’in en uzun kıldığı namaz. Cemaatle namaz kıldırırken, hasta varsa, yaşlı varsa, cocuk varsa, Efendimiz kısa okurdu. Fakat kendisi teheccudde, Âişe VÂlidemiz buyuruyor; ayakları şişerdi ve secde yeri gozyaşından ıslanırdı.
Ve seherleri Efendimiz, bu teheccud namazını, devamlı ummetine, ashÂb-ı kirÂma teşvik etmiştir.
VelhÂsıl seherler, bir teheccud namazı vakti.
Bir istiğfar zamanı.
وَالْمُسْتَغْفِرِينَ بِالْاَسْحَارِ (“…Seher vaktinde Allahʼtan bağışlanma dileyenler.” [Âl-i İmrÂn, 17]) Seherlerde istiğfar ederler.
Yine kelime-i tevhîd:
“LÂ ilÂhe illÂllÂhu ’l-meliku ’l-hakku ’l-mubîn.”
Tevhid tekerrur edilerek bir nevî îman yenileme saatleri. Yani tecdîd-i îman saatleri olmuş oluyor. Ki:
“Nasıl yaşarsanız o şekilde vefat edersiniz.” buyruluyor. (MunÂvî, Feyzu ’l-Kadir, V, 663)
İnşÃ‚allah son nefesimiz de kelime-i tevhîd ile olur -inşÃ‚allah-.
SalevÂt-ı şerîfe var. O da Efendimiz ’le munÂsebet kurduğumuz anlar oluyor en cok salevÂt-ı şerîfe. Efendimiz:
“İÂde-i selÂmda bulunurum.” buyuruyor. (Bkz.Ebû DÂvûd, MenÂsik, 96)
Efendimiz ’in gonlunde bir yer edebilmek. Efendimiz ’in o “usve-i hasene”, o yuksek ahlÂk, yuksek şahsiyetini tefekkur edebilmek. O ’na benzeyebilmenin gayreti icinde olabilmek.
Yine bu seherlerde, havanın loş karanlığı icerisinde, kabir iklimine girebilmenin bir on hazırlığı olmuş oluyor.
Diğer taraftan, nasıl vucudumuzda merkezler var: Kalp, akciğer, karaciğer, mide vs. safra kesesi… Bu mÂnÂda rûhÂnî merkezlerimiz de var ve bu rûhÂnî merkezlerimizi zikirle tezyîn edebilmek.
Yani dilimizi zÂkir hÂle getirdiğimiz gibi, gonul Âlemimizi de zÂkir hÂle getirebilmek.
CenÂb-ı Hak:
اَلَا بِذِكْرِ اللهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ
“Biliniz ki kalpler ancak AllÂh ’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28)
Yani bu zikirle, bu lÂfızla kalpte bir tefekkur acılacak. İlÂhî azamet, ilÂhî kudret akışları tefekkur edilecek. Kul bir acziyet icinde “Aman y Rabbi!” (diyecek.) Abd-i Âciz (hissiyÂtı) icinde olacak.
AŞURE GUNUNDEN NELER OLDU? Yine Resûlullah Efendimiz buyuruyor:
“Ramazan orucu dışında en fazîletli oruc, AllÂh ’ın ayı Muharrem ayında tutulan oructur. (Yine, devamında

Bu aya, Muharrem ayına “Şehrullah” adı verilir. Bu da, bu ayın kıymetini ifade etmek icin “Şehrullah, AllÂh ’ın ayı” ifade edilir. Bilhassa 10 Muharrem de, aşr/10, Âşûre gunu oruc tutmanın en fazîletli olduğu bir gundur.
Efendimiz ’e Yahudîler dediler ki:
“–Bugun biz de oruc tutarız. Bugun Mûs ’nın, Firavun ’un şerrinden kurtulduğu gundur.” dediler.
Efendimiz buyurdu ki:
“–O zaman biz Mûs ’ya daha yakınız.” (Bkz. BuhÂrî, Savm 69, Enbiy 22; Muslim, SıyÂm, 127/1130)
“Biz 9-10 tutalım.” (Bkz. Ahmed, I, 241; BezzÂr, no. 1052; Heysemî, III, 188)
Bu da cok cÂlib-i dikkat bir hÂdise. Demek ki (gayr-i muslimlere) benzememek. Nerede benzememek? İbadette bile benzememek. Değil başka hususlarda, kılık kıyafet vs. Âdetler vs… İbadette bile benzememek.
Onun icin Efendimiz buyurdu:
“Biz o zaman 9-10 tutalım.” buyurdu. “Yahut da 10-11 tutalım.” (Bkz. Ahmed, I, 241; BezzÂr, no. 1052; Heysemî, III, 188)
Bu da cok muhim. FÂtiha ’da hep okuyoruz:
غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلَا الضَّالِّينَ
(“Gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil.” [el-FÂtiha, 7])
Benzemeyeceğiz. Bir İslÂm karakter, İslÂm şahsiyetini her şeyde temsil edecek bir musluman.
Ramazan orucu farz olduktan sonra bu 10 Muharrem orucu da sunnet-i seniyye olarak kaldı ve devam ediyor.
Bu, 10 Muharrem ’de tecellîler:
Bu, buyuk tecellîlerin yaşandığı bir gun oluyor. Birkac misal verirsek:
Âdemʼin (a.s.) tevbesi bu gunde kabul oldu. Bu 10 Muharrem ’de kabul oldu. Demek ki bugun, 10 Muharrem gunu “tevbe-istiğfar” gunu.
Hazret-i Nûhʼun (a.s.) tufandan kurtulup, gemisinin selÂmete erdiği gun. 10 Muharrem ’de Cûdi Dağı ’na oturdu. Nûhʼun (r.a.) 950 sene suren cilelerle (dolu) tebliğ hayatındaki “sabır ve sebÂt”ını tefekkur gunu.
Yine, İbrahimʼin (a.s.) Nemrut ’un ateşine atılıp CenÂb-ı Hakk ’ın lûtfuyla kurtulduğu, bir cennet bahcesine donduğu bir gun. Demek ki Hakkʼa dostluk yolunda karşılaştığımız ilÂhî imtihanlardaki hÂlimizi muhÂsebe etme durumundayız.
Yine MûsÂʼnın (a.s.) Firavun ’un zulmunden, Yûsuf ’un (a.s.) zindandan kurtulduğu gundur. Demek ki bugun, buyuk saÂdetler dÂimÂ, buyuk cilelerin ardından geliyor.
Eyupʼun (a.s.) hastalık ve iptilÂlardan kurtulduğu gundur. Demek ki bugun, ilÂhî imtihanlarla karşılaştığımızda “sabır, rızÂ, şukur” hÂlimizi gozden gecirme gunudur.
CenÂb-ı Hak bu en yuce peygamberleriyle bize misal vermiş oluyor.
Ayrıca bugun, İslÂm tarihinin gorduğu en acı felÂketlerden biri olan, Efendimizʼin aziz torunu Hazret-i Huseyin Efendimizʼin hunharca katledildiği gundur. Yani İslÂmʼın bağrına hancer saplandığı gundur.
Yine o menfur cinayete, hangi Musluman duysa, işitse, ne kadar bir huzun veren bir hÂdisedir. Demek ki insan ne kadar bir cÂnî oluyor. Ki bu, Efendimiz ’in yavrusu, torunu.
Yine, bu, bilhassa bu hÂdiseden bir ibret alıp ummet-i Muhammed ’in birlik ve beraberliğini zedeleyecek tarzda kuru cekişmelere girmek, en başta o azîz şehidlerin mubÂrek rûhlarını incitecek hareketlerdendir.
Dolayısıyla mu ’minler bir kardeş gununu yaşayacak ve kardeşliği yaşayacaklar. Birbirini tesellî edecekler. Birbirine zimmetli olduğunun idrÂki icinde olacaklar.
AŞIRE GUNU BOL RIZIK ALMANIN FAZİLETİ Yine 10 Muharrem gunu, fazla erzak almanın bereketiyle alÂkalı, Efendimiz şoyle buyuruyor:
“Kim Aşûre gunu (nafaka hususunda) Âilesine geniş davranırsa Allah TeÂl da butun sene boyunca onun (o kişinin) rızkına bolluk ihsÂn eder.” (TaberÂnî, Evsat, IX, 121, Kebîr, X, 77; Beyhakî, Şuab, III, 366)
Demek ki evimize rızkımızı bugun daha fazla almalıyız ki bugunun bereketinden butun sene istifÂde edelim.
CÂbir (r.a.) bu rivÂyetle alÂkalı olarak;
“–Biz bunu denedik ve oyle (buyuk bir bereket) bulduk.” buyuruyor.
Yine İbn-i Uyeyne (r.a.) de:
“–Biz bunu elli sene, altmış sene tecrube ettik.” (MunÂvî, Feyzu ’l-Kadîr, VI, 306)
Demek ki o zaman cocuktu, uzun bir muddet tecrube ettik, bunun bereketini gorduk buyuruyor.
Demek ki -inşÃ‚allah- bu 10 Muharrem ’de de evimizin rızkını biraz daha geniş tutalım -inşÃ‚allah-. Butun sene -inşÃ‚allah- onun bereketini gorelim -inşÃ‚allah- Rabbimiz ’in lûtfuyla -inşÃ‚allah-.
İslam ve İhsan