
Hadîs-i şerifler ve onların rivayeti hususunda tavırlarını gorduğumuz İslam buyukleri, Peygamber Efendimiz'in "nesillerin en hayırlısı" diye ovduğu ashab, tabiîn ve tebeu't-tabiîn alimleridir. Bu buyuk alimler, her konuda olduğu gibi hadislere saygı gosterme hususunda da ornek almamız gereken şahsiyetlerdir.İki Cihan Guneşi Efendimiz'in emaneti olan sunnet hazinesini bize taşıyan İslam buyukleri, taşıdıkları hazinenin değerini ve onemini iyi bilirlerdi. Bu emaneti naklederken hatır ve hayalimize gel­meyecek titizlikler gosterirlerdi.
Abdullah İbni Mes'ûd hazretleri bize Rasûlullah Efendimiz'den 848 hadis rivayet etmiştir. Hadis rivayet ederken hata edebilirim duşuncesiyle “Rasûlullah şoyle buyurdu” demek­ten adeta korkar, gozleri yaşarır, boyun damarları şişer, alnından terler dokulmeye başlardı.
TÂbiîn alimlerinden hadis hafızı, kıraat Âlimi ve hal ehli Muhammed İbni Munkedir hadis okumaya başlayınca gozyaşlarını tutamazdı. Talebeleri onun bu aşkına imrenmekle beraber kendini perişan etmesinden dolayı da uzulurlerdi.
Hasan-ı Basrî hazretlerinin cok sevdiği ve "Basra genclerinin efendisi" diye andığı tÂbiîn Âlimlerinden Eyyûb es-Sahtiyanî buyuk bİr hadis hafızıydı. Guzel yuzunden tebessumu hic eksik etmeyen Eyyûb, hadis rivayet ederken, Peygamber sozunu nakletmenin sorumluluğunu duşunerek ağlamaya başlardı. Onun iki gozu iki ceşme ağlamasına bakan talebelerinin yureği parcalanırdı.
Sunnet ocağı Medine'nin buyuk Âlimi İmam Malik hazretlerinin yanında Rasûlullah Efendimiz'den bahsedilince, O ’na ve hadislerine duyduğu derin saygı sebebiyle birden rengi atar, adeta beli bukulurdu, kapısında bekleyen talebeleri gorunce hizmetcisi dışarı cıkarak:
-Hadis okumak icin mi, yoksa dînî bir mesele oğrenmek icin mi geldiniz, diye sorardı.
Bekleyenler, dinî bir mesele soracaklarını soylerse, İmam Malik hemen yanlarına gelir, sorularına cevap verirdi. Şayet hadis oğrenmek icin gelmişlerse, once gusleder veya abdest alır, en guzel elbisesini ve cubbesini giyer, sacını tarar, sarığını sarar, uzerine guzel koku surer, sonra da dışarı cıkarak kendisi icin hazırlanan kursuye derin bir huşû icinde otururdu. Ders bitinceye kadar yanan buhurdanlıktan etrafa yayılan guzel kokunun mÂnevî havasında hadis rivayetine devam ederdi. Bu davranışının hikmetini soranlara, hadislere duyduğu derin hurmet sebebiyle boyle yaptığını soylerdi. Yolda, ayakta veya bir başka yerde aceleye getirmek suretiyle hadis riva­yet etmeyi doğru bulmazdı. Yolda kendisine hadis soran oğrencilerini ikaz ederdi.
Abdurrahman İbni Mehdi (o. 198/813), tebeu't-tÂbiîn neslinin tanınmış hadis hafızlarından ve fıkıh alimlerinden biriydi. İbni Mehdî, derse başlarken talebelerine "Peygamber'in sesini bastıracak şekilde sesinizi yukseltmeyin"[1] ayetini okur, hadis dersi esnasında ses cıkarmamalarını isterdi. “Sağlığında Rasûlullah ’ın sozunu dinlerken nasıl sukut etmek gerekirse, hadisleri okunurken de oyle davranmak gerekir.”derdi.
Hadîs-i şerifler ve onların rivayeti hususunda tavırlarını gorduğumuz bu İslam buyukleri, Peygamber Efendimiz'in "nesillerin en hayırlısı" diye ovduğu ashab, tabiîn ve tebeu't-tabiîn alimleridir. Hem o kutlu nesillere mensup olmaları hem de guzel dinimize ve Peygamber mirasına buyuk hizmet etmeleri sebebiyle gonlumuzde mustesna yerleri vardır. Bu buyuk alimler, her konuda olduğu gibi hadislere saygı gosterme hususunda da ornek almamız gereken şahsiyetlerdir.
[1] HucurÂt, 2
İslam ve İhsan