Vesvese, “şuphe, tereddut, gizli soz, kişinin icinden gecen duşunceler” manasında insanı kotu, din ve ahlÂk dışı davranışlara yonelten his ve duygulardır. Peki vesveseden nasıl korunabiliriz? İşte cevabı...Kur ’an-ı Kerim ’de şeytanın Hz. Adem ile Havva ’ya verdiği vesvese anlatılırken “Rabbin sizi bu ağactan yemenizin yasaklamasının sebebi: (yediğiniz takdirde) iki melek olacağınızdan veya cennette ebedi kalacağınızdandır.”1 şeklinde haber verilmektedir.
VESVESE NEDEN OLUR? Gorulduğu gibi vesvesenin ilk kaynağı şeytandır. Zira kendisinin ulaşamadığı cennet nimetini kıskanarak, insanın cennette devamlı kalmasına razı olmadığı icin, insanı vesvese ile kandırmaya ve cennetten cıkarmaya calışmıştır.
Bununla birlikte vesvesenin bir diğer kaynağı ise kişinin kendi nefsidir. Kur ’an ’da bu meseleye şoyle değinilmektedir: “Andolsun insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine vesveselerini (fısıldadıklarını) biliriz.”2 Buradaki fısıltı, vesvese kişinin gonlunden gecirdiği kotu ve gizli duygulardır. Peygamberimiz (s.a.v) bu konuda “Kişinin icinden gecirdiği kotu duygular (şirk, yalan, talan v.s.) fiiliyata dokulmedikce sorumluluğu yoktur.”3 buyurarak, elde olmayan sebeplerle hatıra gelen duşuncelerden dolayı vebal olmadığını belirtmişlerdir.
Sahabe-i Kiram ’dan bazıları Hz. Peygamber ’e gelerek, soylemesi dahi gunah olan bazı soz ve duşuncelerin zihinlerine geldiğinden bahsetmişler. Peygamberimiz de boyle duyguların şeytandan fısıldandığını ve bunun da imandan kaynaklandığını soylemişlerdir. Demek ki kotu veya gunah olan şeyleri duşunmek gunah değil, bizzat kotuluğu yapmak gunahtır. Boyle duşunceler kalpten inanarak değil, şeytanın fısıldamasıyla meydana gelen vesveselerdir.
KÂFİRDE VESVESE OLMAZ! Vesvese, Şeytanın insan kalbini kurcalaması ve hayÂl aynasına bir kısım resim ve manzaralar atmasına benzer. Bu da Şeytanın insana, bilhassa mu ’mine karşı dunyada yaptığı bir oyundur. Cunku şeytan, kufur ve dalÂlet adına alt edemediği mu ’mine karşı caresizliğinin ifadesi olarak ‘vesvese ’ okunu kullanmaktadır. Nitekim vesvese kÂfirde olmaz. KÂfirin kufru vesvese değil, bilakis hesaplı, plÂnlı ve inadî bir kufurdur.
VESVESEDEN KORUNMA YOLLARI Şeytan inanmış, iman ve inanc yonuyle tam, ibÂdetlerini yerine getiren mu ’minin kalbine girip, onu kufre sevk edemez. Ancak kalbini bulandırır ve ibÂdetlerindeki huzurunu bozmaya calışır. Şu halde abdest ve namazda “eksik mi yaptım?” şeklindeki vesveselere onem verilmemelidir. Şayet boyle bir vesvese ilk defa vuku buluyorsa, o abdest veya namaz tekrar edilebilir. Ama devamlı oluyorsa, o zaman hic vesveseye meydan vermeden, o uzvun yıkandığı kabul edilmeli ve namazın da tamam olduğu kanaatıyla hareket edilmelidir.4
Cebrail (a.s.) Peygamberimize abdesti oğrettiğinde, bevl sızıntısından hasıl olacak vesveselerin onlenmesi icin, abdest aldıktan sonra elbisesinin altına su serpmesini emretmişti.5 Zira şeytan, mu ’minde iman cevheri, ibÂdet hazinesi, namaz ve dine hizmet aşkı olduğunu bildiği icindir ki, karşı taarruza gecmektedir. Ozellikle abdest ve ibadetteki tereddut ve vesvese şeytandan kaynaklanmaktadır.
Ezan okunduğunda şeytanın kactığı, ezan bitince vesvese vermek uzere geri donduğu ve insanın nefsine (kalbine) girerek falan şeyi hatırla, falan şeyi hatırla diyerek, kişinin kac rekat namaz kıldığını unutturduğu da haber verilmektedir.6
Gorulduğu gibi şeytan kişiye namazda dahi musallat olabilmektedir. “Omer bir yola girdi mi, şeytan o yolu bırakır başka yola girer.”7 buyuran Hz. Peygamber, “İnsî ve cinî şeytanların Omer ’den kactığını goruyorum.”8 diyerek, Hz. Omer ’in imanını ve şeytana karşı kuvvetini anlatmaktadır. Şu halde mu ’minler şeytanın kışkırtmalarına karşı daima dikkatli ve ihtiyatlı bulunmalıdır. Cenab-ı Hak Kur ’an-ı Kerim ’de:
“Eğer şeytandan bir fit (vesvese) gelip seni durterse hemen Allah ’a sığın.”9 buyurmuşlardır. Peygamberimiz ise:
“Ademoğlu Allah ’ı zikrettiğinde şeytan yanından gizlenir, siner.”10 şeklinde haber vermektedir. Şu halde şeytanın vesvesesinden emin olmak icin oncelikle acıktan zikir olan cemaatle namaz ihmal edilmemeli ve ozellikle “nÂs” ve “falak” surelerine devam edilerek Kur ’an ile irtibat kesilmemelidir. Ancak şeytan inanmış, iman ve akide zaviyesinden ma ’mur, ibÂdetlerini yerine getiren mu ’minin kalbine girip, onu kufre sevkedemez. Zira şeytan, hicbir zaman mu ’minin kalbinde Allah ’ın marifet ve muhabbetinin, Hz. Peygamber ’in sunnetine ittiba ve iktida duşuncesinin yerini alamaz. Peygamberimiz:
“Şeytan sizden herhangi birine gelir de: Bu koca kainatı yaratan, duzene koyan kim? der. Sen de Rabbim olan Allah ’tır dersin. Hatta sonunda şeytan: rabbini kim yarattı? der. Şeytanın vesvesesi bu hale gelince, euzu besmeleyi cekerek Allah ’a sığının!”11 tavsiyesini yapmışlardır. Bu da itikadî acıdan şeytanın mu ’mine zarar veremeyeceğini gostermektedir. Oyle ise, şeytan vesveselerle taarruza gectikce, biz de Allah ve Resûlu ile irtibatımızı kuvvetlendirmeli ve maneviyatımızı guclendirmeliyiz.
ŞEYTANIN VESVESESİ NASIL OLUR? Bazen de insî ve cinî şeytanlar vesveseyi şoyle vermektedir: Gecmiş gelecek hep masal, bir daha dunyaya gelecek değilsin. Gecen de gecti, sen şimdi yaşamana bak ve dunya nimetlerinden istifade et!. Boyle durumlarda o cevreden uzaklaşmak en selametli yoldur.
Netice olarak vesvesenin uzerinde durmak değil, aksine, tam tersi istikamette yurumek lÂzımdır. Vesveseye hic onem vermeden, yapılan amel eksik bile olsa, mezhep imamlarından birinin goruşune uygundur deyip gecmek, vesveseyi ortadan kaldıran en guzel davranışlardan biridir. Mesela Şafii mezhebinde abdestte “niyet” ve “tertip” farz olmakla birlikte, Hanefî mezhebinde sunnet kabul edilmektedir. Dolayısıyla Şafiî mezhebine mensup bir kişi abdest aldıktan sonra onceden niyet yapıp yapmadığında tereddut etse, Hanefi mezhebinde niyetin sunnet olduğunu duşunerek, vesveseye kapılmadan abdestinin tam olduğu kanaatine varabilmelidir. Bunun icin de ebetteki ilim gerekir. Peygamberimiz:
“Tek bir fakih (Âlim), şeytana bin Âbidden daha yamandır (aldatması zordur)”12 buyurarak, marifetle olan ilmin şeytana karşı da muhkem bir zırh olacağına işaret etmişlerdir. Şu halde şeytanın kandırması ve vesvesesi, Kur ’an ve Sunnet bilgisinden mahrum olan kimselerde daha fazla gorulur. İslÂm ’ın guzelliklerini ruhunda yaşayan kimselere ise şeytanın vesvesesi katiyen zarar vermez.
Dipnotlar: 1) Araf 7/20. 2) KÂf 50/16. 3) Muslim, İman, 201. 4) Bkz. Mevsilî, el-İhtiyar, I, 11. 5) Bkz. İbn Mace, Taharet, 57. 6) Buhari, EzÂn, 4. 7) Muslim, FezÂilu ’s-sahÂbe, 22. 8) Tirmizi, Menakıb, 18. 9) A ’raf 7/200. 10) Bkz. Suyuti, Fethu ’l-Kebir, II, 185. 11) Muslim, İman, 214. 12) İbn Mace, Mukaddime, 17.
Kaynak: Selim Arık, Altınoluk Dergisi, Sayı: 351
İslam ve İhsan