Kişinin kıymetini belirleyen etkenler nelerdir? İnsan kendi kıymetini nasıl yukseltebilir? İnsan ve kıymet...

“Kişinin kıymeti istek ve arzularının kıymeti kadardır.”

“Dunyanın; nimetlerinden İslÂm nimeti sana kÂfîdir. Meşgûliyetlerinden, tÂat meşgûliyeti sana kÂfîdir. İbretlerinden, olum ibreti sana kÂfîdir.”

“Dort şey devÂm ettiği muddetce din ve dunya, huzur ve selÂmetle ayakta duracaktır:

1. Zenginler, kendilerine verilen mal ile cimrilik etmedikce.

2. Âlimler, oğrendikleri ve bildikleri şeyle amel ettikce.

3. CÂhiller, bilmedikleri şeyle kibirlenmedikce.

4. Fakirler de Âhiretlerini dunyalarına satmadıkları muddetce.”

“Mahrûmiyet, minnet altında kalmaktan daha hayırlıdır.”

“Ovunmek Âdemoğlunun neyine ki?!. Evveli nutfe, sonu ise cîfedir! Kendi rızkını dahî yaratamadığı gibi, kendini helÂkten de kurtaramaz.”

“Bir adamla dost olmak istersen (once) onunla muayyen bir mesafede kal; bu durumda iken sana normal davranırsa dostluğunu surdur, yoksa vazgec.”

“İnsanlarla oyle oturup kalkın ki; olurseniz size ağlasınlar, yaşarsanız sizi ozlesinler.”

“İnsanların en Âcizi, dost edinmekten Âciz olandır. Ondan daha Âcizi ise kazandığı dostları kaybedendir.”

“Dostları yitirmek gurbete duşmektir.”

“Binada bulunan gasp edilmiş bir taş, o binanın yıkılmasının garantisidir.”

“Bedenin sağlığı, hasedi azaltmaya bağlıdır. Beden sağlığının da duşmanı hasettir.”

“Bir grup insan bir şeyler umarak kulluk yapar; bu tuccar kulluğudur.

Bir grup insan da korkudan dolayı kulluk yapar; bu da kole kulluğudur.

Bir grup insan da vardır ki; hamd, şukur ve zikir hÂlinde kulluğu îf eder; işte bu, tum nefsÂnî duyguların tasallutundan yakasını kurtarmış takv sÂhibi kişilerin kulluğudur.”

“İki nimet vardır ki, beni hangisinin daha cok sevindirdiğini bilemiyorum:

Birincisi, bir kimsenin, ihtiyacını karşılayacağımı umîd ederek bana gelmesi ve butun samîmiyetiyle benden yardım istemesidir.

İkincisi de, Allah TeÂl ’nın, o kimsenin arzusunu benim vasıtamla yerine getirmesi yahut kolaylaştırmasıdır. Bir muslumanın sıkıntısını gidermeyi, dunya dolusu altın ve gumuşe sahip olmaya tercih ederim.” (Ali el-Muttakî, VI, 598/17049)

Hazret-i Ali ’nin Mısır ’a vali tayin ettiği MÂlik bin HÂris ’e yazdığı emirnÂmede yer alan şu hususlar, her asra hitÂb eden cok muhim hakikatleri dile getirmektedir:

“İnsanlara, canavarın suruye bakması gibi bakma! Onlara karşı kalbinde sevgi, merhamet ve iyilik duyguları besle! Cunku istisnÂsız butun insanlar ya dinde kardeşin ya da yaratılışta eşindir. İnsanlar hata edebilir, başlarına iş gelebilir. Duşenin elinden tut, kendin icin AllÂh ’ın affını istiyorsan, sen de insanları affet, onları hoş gor ve bağışla! AllÂh ’a karşı asla kufrÂn-ı nîmette bulunma! Affından dolayı asla pişmanlık duyma! Verdiğin cezadan dolayı da sevinme!”

“Seni yoksulluğa duşmekle korkutarak iyilik yapmana mÂnî olan cimriyi, buyuk işler karşısında azmini kıracak korkağı ve gozunu hırs burumuş kimseleri istişÃ‚re heyetine alma!”

“Altından kalkamayacağını anladığın konuları AllÂh ’a ve Rasûlu ’ne havÂle et!

Allah ’a havÂle, O ’nun KitÂbı ’na; Rasûlu ’ne havÂle de O ’nun Sunneti ’ne muracaat etmek demektir.”

“Kendini beğenme, yuzune karşı seni ovenlere itibar etme! Yaptığın işleri insanların başına kakma, yaptığın işleri buyutme, onlara verdiğin sozden donme! Başa kakmak iyiliği bitirir, mubalÂğa hakikati sondurur, sozunde durmamak ise Hālık ’ın da halkın da nefretini celbeder.”

“Diken tohumları ekilen bir tarladan, gul desteleri derlenemez.”

“Her ne kadar temiz bir niyetle ve insanların faydası icin yaptığın butun calışmalar Allah rızÂsı icinse de, sen yine de vakitlerinin en hayırlısını Allah ile kendi arandaki işler icin ayır! Sırf Allah rızÂsı icin ed edeceğin ibÂdetlerin en muhimi de AllÂh ’ın zÂtına mahsus olan farzlardır. Gecende ve gunduzunde, bedenindeki AllÂh ’a ait kulluk hissesini ayır ve seni yuce Rabbine yaklaştıran bu ibÂdetleri her ne pahasına olursa olsun eksiksiz yerine getir!..” (Muhyiddîn Seydî Celebi, BuhÂrî ’de Yonetim Esasları, Haz. Doc. Dr. Mehmet ERDOĞAN, İstanbul 2000, s. 32, 47-54.)

CenÂb-ı Hak; Fahr-i KÂinat -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz ’i tanıma, O ’na muhabbet ve sadÂkatle ittib etme husûsunda O ’nun mubÂrek damatları Hazret-i Osman ve Hazret-i Ali Efendilerimiz ’den ve onların hikmetli hayat dusturlarından hisse almayı cumlemize nasîb eylesin.

Bizleri de şahsiyet ve karakter tevzî ederek, Kur ’Ân-ı Kerîm ’e, hakikî ve faydalı ilme muhabbetiyle, darlıkta ve genişlikte sehÂvet ve diğergÂmlığıyla, hay ve edebiyle, ezcumle butun ovulmuş ahlÂkî hasletlerle İslÂm ’ın guler yuzunu aksettirebilen kullarından eylesin. Âmîn!..

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yuzakı Dergisi, Yıl: 2010 Ay: Nisan Sayı: 62



İslam ve İhsan