
Peygamber Efendimiz bize Muslumanca yaşamayı oğretti. Otururken, kalkarken, yerken, icerken, konuşurken, gulerken bizi başkalarından ayıran bir hayat tarzından soz etti. Bizi gorenlerin “Bu adam Musluman” diyeceği bir yaşama uslûbuna sahip olmamızı tavsiye etti. İnsanlarla olan ilişkilerimizde Muslumanca davranmamızı istedi. İşte Peygamber Efendimiz'in davranış edepleri...
ZİYARET EDERKEN EDEP KURALLARI
Diyelim ki birini ziyarete gittik, kapısını caldık, bize “Kim o?” diye soruldu. “Benim” diye cevap vermeyeceğiz. Adımızı soyleyeceğiz. Kapı acıldığı zaman evin icini gormemek icin sağ veya sol tarafa cekileceğiz. Kapıyı uc defa caldık veya zile bastık da cevap alamadık. Orada daha fazla durmayıp gideceğiz. (BuhÂrî, İsti ’zÂn 13, 17; Muslim, ÂdÂb 39; Ebû DÂvûd, Edeb 127, 128).
İceri kabul edildik veya kendi evimize girmek uzereyiz, once "Bismillah" diyeceğiz. Bu besmele, şeytanın bizimle birlikte iceri girmemesi icin bir onlem. Sonra karşımızdakine veya ev halkına selÂm vereceğiz. Sırasıyla once sağ, sonra sol ayakkabımızı cıkaracağız (Muslim, Eşribe 103).
SOFRA ÂDÂBI
Daha sonra sofraya oturduk; yemeğimizi sağ elle yiyeceğiz. Su icerken bardağı sağ elimize alacağız. Şeytanın hep sol elle yiyip ictiğini hatırımızdan cıkarmayacağız. Mecbur kalmadıkca suyu oturarak, iki veya uc nefeste iceceğiz (BuhÂrî, Et`ıme 2, 3; LibÂs 39; Muslim, Eşribe 105-108, 116; LibÂs 67; Ebû DÂvûd, Et‘ime 19; TahÂret 18; Tirmizî, Eşribe 13).
Yemeği asla tıka basa yemeyeceğiz. Midemizin ucte birini yemeğe, ucte birini iceceğe ayıracak, ucte birini de nefes almak icin boş bırakacağız. Peygamber Efendimiz ’in tabiriyle “Muminin bir bağırsağını, inkÂrcının ise yedi bağırsağını dolduracak kadar yeyip ictiğini” unutmayacağız (BuhÂrî, Et‘ime 12; Tirmizî, Zuhd 47; İbni MÂce, Et ’ime 50).
KONUŞMA EDEBİ
Konuşmak uzere ağzımızı actığımızda ya faydalı şeyler soyleyeceğiz veya susacağız. Ama asla kimseye hakaret ve lÂnet etmeyeceğiz; kimseyi incitmeyeceğiz, arkasından cekiştirmeyeceğiz; kimseyle alay etmeyeceğiz; kimsenin taklidini yapmayacağız (BuhÂrî, Edeb 31, 57; Muslim, ÎmÂn 74, Rad 60; Ebû DÂvûd, Edeb 35; Tirmizî, Birr 48).
Ve yine diyelim ki bir yerde uc kişi oturuyoruz. Ucuncu arkadaşı dışlayıp kendi aramızda konuşmayacağız. Boyle yaparsak onun alınacağını ve uzuleceğini duşuneceğiz (BuhÂrî, İsti ’zÂn 79; Muslim, SelÂm 36-38).
İnsanlarla guler yuzle, tatlı sozle goruşup konuşacağız. Cana yakın, iyi gecimli, yumuşak başlı olacağız. İnsanlara tebessum etmenin ve tatlı soz soylemenin başlı başına bir sevap olduğunu bileceğiz (BuhÂrî, Edeb 34; Tirmizî, Birr 36, KıyÂmet 35).
ALIŞVERİŞ YAPARKEN DİKKAT EDECEĞİMİZ EDEP KURALLARI
Bir şey alırken, satarken, borcumuzu oderken anlayışlı ve kolaylık yanlısı olacağız. Kendisine borclu olduğumuz kimse uygun olmayan bir tarzda alacağını istese bile ona anlayış gostereceğiz (BuhÂrî, Buyû‘ 16, VekÂlet 6).
Efendimiz ’in anlattığı şu kıssayı ibretle hatırlayacağız: Vaktiyle adamın biri olunce melekler ona “Hic iyilik yaptın mı?” diye sordular. “Hayır, yapmadım” dedi. “Hele bir duşun!” dediler. Adam duşundu, “Evet” dedi. “İsteyene borc verirdim. Adamlarıma da zor durumda olanlara kolaylık gostermelerini, zenginlere anlayışlı davranmalarını tembih ederdim.” Bunun uzerine Allah TeÂl meleklere onu affetmelerini emretti (BuhÂrî, Buyû‘ 17; Muslim, MusÂkat 26).
SELÂMDA VE NEZÂKETTE EDEP KURALLARI
Yolda bir Musluman kardeşimizle karşılaştığımızda selÂm vereceğiz. SelÂm vermekten hic bıkmayacağız. Kucuğun buyuğe, sayıca az olanın cok olana, binitli olanın yuruyene, yuruyenin oturana selÂm vermesi gerektiğini bileceğiz (BuhÂrî, İsti ’zÂn 4-7).
İnsanlarla olan ilişkilerimizde onları incitmemeye dikkat edeceğiz. Soz gelişi biri kulağımıza eğilip bir şey soylemek istedi. O başını uzaklaştırmadan başımızı cekmeyeceğiz. Elimizi tuttu, tokalaşmak istedi; elimizi elinden hemen cekmeyeceğiz. Ondan kactığımızı sanmaması icin yuzumuzu cabucak başka tarafa cevirmeyeceğiz (Ebû DÂvûd, Edeb 5; Tirmizî, KıyÂmet 46).
Bir kardeşimiz bizi yemeğe dÂvet ederse kabul edeceğiz. Bize ihtiyacı olursa yardımına koşacağız. Biri Musluman kardeşimize haksızlık ederse, kardeşimizi savunacağız. Yanımızda aksırıp da “Elhamdulillah” derse, ona “Allah sana merhamet etsin” anlamında “Yerhamukellah” diyeceğiz. Hastalanırsa ziyaretine gideceğiz. Olurse cenaze namazını kılıp defnedeceğiz (BuhÂrî, CenÂiz 2, ; Muslim, SelÂm 4, 5).
Yolda giderken insanları incitip zarar verecek bir taşı, bir dikeni, bir başka şeyi gorunce alıp bir kenara atacağız (BuhÂrî, EzÂn 32; Muslim, ZekÂt 54).
İyi Muslumanın, kendisini ilgilendirmeyen şeyleri yapmayacağını asla ve asla unutmayacağız (Tirmizî, Zuhd 11; İbni MÂce, Fiten 12).
Bize iyilik edene biz de iyilik edeceğiz. Ona iyilik etmeye gucumuz yetmiyorsa dua ve teşekkur edeceğiz. İnsanlara teşekkur etmesini bilmeyenin Allah ’a da şukretmemiş sayılacağını aklımızdan cıkarmayacağız (Ebû DÂvûd, ZekÂt 38; Tirmizî, Birr 35; Ahmed b. Hanbel, Musned, II, 295, II, 302, III, 73).
KARDEŞLİK İLİŞKİLERİ VE EDEPLERİ
Bir kardeşimize darılsak bile, uc gunden fazla kus durmayacağız. Hele yolda karşılaşınca birimiz bir yana, diğerimiz ote yana başımızı cevirmeyeceğiz. İlk once selÂm verenin en hayırlımız olduğunu bileceğiz (BuhÂrî, Edeb 62; Muslim, Birr 25).
Dargınlıklar asla duşmanca duygulara donuşmeyecek. Pazartesi ve Perşembe gunleri yaptığımız işlerin CenÂb-ı Hakk ’a arzedildiğini, Allah'tan başkasını tanrı yerine koymayan herkesin o gun bağışlandığını, yalnız din kardeşiyle aralarında duşmanlık bulunanların “Birbirleriyle barışıncaya kadar onları bir yana bırakın!” diyerek bağışlanmayacağını hic mi hic unutmayacağız (Muslim, Birr 35, 36). Muslumana ozel bu ilÂhî affı asla kacırmamak icin hicbir Muslumana duşmanlık beslemeyeceğiz.
İSLÂM EDEBİNİN GUZELLİĞİ
Sevgili kardeşlerim! Biz bu hareketleri, “Benim Sevgili Peygamberim boyle yapardı. Benim de boyle yapmamı isterdi. Ben onun izinden gitmek istiyorum” diye yapmalıyız. Cocuklarımızı da aynı duşunceyle yetiştirmeye calışmalıyız. Onlar dunyayı tanımaya başladıkları gunden itibaren yakın cevrelerinde bu guzellikleri gorerek yetişirlerse, İslÂm edebini kolayca benimser ve ruhlarına sindirirler.
Muslumanca yaşamayan, cocukluğundan beri hicbir kurala tÂbi olmayan kimseler bizim hayat tarzımızdan rahatsız olabilir; hatta “Bu ne yahu? Beni hafakanlar bastı. Ayağını oyle atma yanlış, boyle basma gunah. Adam cıldırır be!” diye kızıp kopurebilir.
Muslumanın dunyası, Allah ’ın rızÂsını kazanmaya elverişli bir yaşama biciminden oluşur. İnsanlar dost ve arkadaşlarının hayat tarzından etkilenir. İşte bunun icin Peygamber Efendimiz sadece mu ’minle dost ve arkadaş olmayı, yemeğini de sadece Allah'a karşı gelmekten sakınan kimselere yedirmeyi tavsiye etmiştir (Ebû DÂvûd, Edeb 16; Tirmizî, Zuhd 55).
Biz başkalarına bakmayalım. Cunku herkese kendi Âdeti hoş gelir. İyi bir Musluman olmaya, Muslumanca yaşamaya gayret edelim. Yuce Rabb'im hepimizi Rehberimiz Efendimiz'in izince yurumeye muvaffak buyursun.
Kaynak: Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir, Altınoluk Dergisi, Mayıs 2004
İslam ve İhsan