Kendimizi muhasebe etmemiz gereken en onemli konu nedir? İşte cevabı...Kısa bir sureliğine uğradığımız şu dunya misafirhanesinde rahat edebilmek icin gunumuzun ne kadarını harcıyoruz? Buna mukÂbil, ebediyyen kalacağımız Âhirete hazırlık icin gunde kac saatimizi ayırabiliyoruz? Bu hususta kendimizi ciddiyetle muhÂsebe etmeliyiz.
Yunus Emre Hazretleri buyurur:
Ana rahminden geldik pazara;
Bir kefen aldık donduk mezara!..
Âyet-i kerîmede dunya hayatının muddeti şoyle tasvîr ediliyor:
“KıyÂmet gununu gorduklerinde (dunyada) sadece bir akşam vakti ya da kuşluk zamanı kadar kaldıklarını sanırlar.” (en-NÂziÂt, 46)
Âlem-i ervÂh ile Âlem-i berzah arasında kısa bir konaklama mekÂnı olan dunya hayatı, ebedî Âlemin yanında, deryadan bir damla hukmundedir. Hazret-i Omer -radıyallÂhu anh- ’ın ifadesiyle;
“Âhiret yanında dunya nedir ki! Ancak tavşanın bir defa sıcraması misÂli bir şeydir.” (İbn-i Ebî Şeybe, Musannef, VIII, 152)
Dunya pazarının goz kamaştıran, gonulleri cezbeden, uğruna omur tuketilen fÂnî metÂları, yine dunyada kalır. İnsan kabre giderken yanında dunyalık olarak yalnızca bir kefen goturur. Hayat carşısının en asil giysisi olan kefen, butun fÂnî alışverişlerin iptal noktası değil de nedir?
CenÂb-ı Hak, sırf dunyevî ve nefsÂnî ihtirasları peşinde omur tuketip Âhirete eli boş giden bedbahtlara; «عَامِلَةٌ نَاصِبَةٌ» “Calışmış, (fakat boşa) yorulmuşlardır!” (el-ĞÂşiye, 3) buyurmaktadır.
O hÂlde bizi son nefeste terk edecek dunyalıklar uğruna; CenÂb-ı Hakk ’ı unutmaktan, O ’nun gazabını celbedecek hÂl ve davranışlara meyletmekten, Âhirete hazırlık vazifemizi ihmÂl etmekten titizlikle sakınmalıyız.
MevlÂn Hazretleri buyurur:
“Dunya hayatı bir ruyadan ibÂrettir. Dunyada servet sahibi olmak, ruyada define bulmaya benzer. Dunya malı, nesilden nesle aktarılarak yine dunyada kalır.”
“Olum meleği, gÂfil zenginin canını almakla onu uykudan uyandırır. O kimse, gercekte sahibi olmadığı bir mal icin dunyada cektiği sıkıntılara hayretle Âh vÂh eder ve bin pişman olur. LÂkin iş işten gecmiş, her şey bitmiştir.”
VelhÂsıl dunya tam bir devre mulktur. Onda kalıcı ve yerli edÂsıyla oturmak, buyuk bir gaflettir.
Kısa bir sureliğine uğradığımız şu dunya misafirhanesinde rahat edebilmek icin gunumuzun ne kadarını harcıyoruz? Buna mukÂbil, ebediyyen kalacağımız Âhirete hazırlık icin gunde kac saatimizi ayırabiliyoruz? Bu hususta kendimizi ciddiyetle muhÂsebe etmeliyiz.
Hikmet ehli bir zÂtın şu ifadeleri ne kadar mÂnidardır:
“Dunya altından yapılmış ama fÂnî olsa, Âhiret de camurdan ama bÂkī olsa, akıllı insan bÂkī olanı fÂnîye tercih eder. Peki durum bunun aksine olur da dunya camurdan ve fÂnî, Âhiret de altından ve bÂkī olursa, acaba ne yapmak lÂzımdır?!”[7]
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 2020 – Haziran, Sayı: 412
İslam ve İhsan
MUHASEBE NEDİR?