"Kıyamet koparken bile elinizde bir fidan varsa onu dikiniz" diyen Peygamber Efendimiz, bir başka hadislerinde de bir Muslumanın diktiği ağactan yenen şeylerin her birinin kıyamete kadar sadaka olacağını bize haber veriyor.CÂbir İbni Abdullah radıyallahu anh ’den rivÂyet edildiğine gore Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:
Herhangi bir Muslumanın diktiği ağactan yenen şey onun icin sadakadır. Calınan şey de sadakadır; eksiltilen de onun icin sadakadır.” (Muslim, MusÂkÂt 7)
Muslim ’in bir başka rivÂyetinde (MusÂkÂt 10) şoyle buyurulur:
“Musluman bir kişi bir ağac diker de ondan insan, hayvan veya kuş yerse, bu yenen şey kıyamet gunune kadar o Musluman icin sadaka olur.”
Yine Muslim ’in bir rivÂyetinde de (MusÂkÂt 9, 12) şoyle buyurulmaktadır:
“Bir Musluman bir ağac diker veya ekin eker de ondan bir insan veya kurt-kuş yerse, bu o Musluman icin sadaka olur.” (BuhÂrî (Hars 1, Edeb 27) ve Muslim bu son hadisi Enes İbni MÂlik ’ten rivÂyet etmişlerdir.)
Hadisleri Nasıl Anlamalıyız? İSLAM'IN YEŞİLE VE AĞAC DİKMEYE VERDİĞİ ONEM “Yeşil” ve “ağac”ın dinimizdeki onemini en guzel şekilde belirleyen hadîs-i şerîfler, aynı zamanda hayır ve iyilik yollarının yeşille alÂkalı yonunu gostermektedir.
Birinci hadisin Muslim ’deki metninde “YabÂnî hayvanların yediği de sadakadır” cumlesi bulunmaktadır. Her ne sebeple ise burada o cumle yer almamıştır.
Muellif Nevevî, aynı hadisin uc ayrı rivayetini bir arada vermek suretiyle konuya ait hayır ve iyiliğin daha tam olarak anlaşılmasını hedeflemiş gibidir. Zira dikkat edilirse, ikinci rivayette soz konusu sadaka niteliğinin kıyamete kadar devam edeceği, ucuncu rivayette de bu durumun sadece ağac veya ekilen ekinden, insanın, kurdun-kuşun yediği, coluk cocuğun caldığı, yine insanların kesip kırıp eksilttiği yani olumlu-olumsuz her şey kıyamete kadar o ağacı diken veya o ekini eken icin ayrı ayrı birer sadaka olmaktadır. Ancak burada bir ağac ve ekinin kıyamete kadar nasıl sadaka olacağı konusu izaha muhtactır. “Kıyamete kadar” sozunden maksadın, “ağac ve ekinden yararlanıldığı surece” veya o ağac ve ekinden yeni ağac ve ekinler uretildikce onlar da aynı hukme dahildir, denilmek istenmiştir. Boylece sadaka hukmu surup gidecekti.
BUNLAR HEP İYİLİKTİR Bu izahlardan, dikilen ağac ve ekilen ekinin, “cok uzun bir sure” onu ilk kez diken ve eken icin sadaka olduğu anlaşılmaktadır. Buradan hareketle, cevreyi ağaclandırmada, yeşillendirmede, ağac veya ekin, meyve-sebze turlerinin ıslahında, bir yerden bir başka yere goturulup oralarda da uretilmesinde onculuk edenlerin, bu yeni yorelerde o meyve veya sebze turleri uretimi yapıldığı surece onu getiren, o yoreye tanıtan icin hep iyilik olarak yazılacaktır. Tabiî bunun tam tersi olarak zararlı veya haram bir ekim-dikim cığırını başlatan da vebal yukunu tutmuş olacaktır.
CEVRENİN AĞACLANDIRILMASI EN COK MUSLUMANA YAKIŞIR Ağac dikmeye ve yeşile bunca teşvikten sonra, Muslumanların oturduğu koy, kasaba, şehir ve ulkelerin ağactan ve yeşilden yoksun ve onlardan yeterince nasibini alamamasını acıklamanın, hoş gormenin imkÂnı var mıdır? Cevrenin ağaclandırılması, yeşillendirilmesi ciceklendirilmesi, temizliği herkesten cok Muslumanlara yakışır. Bu boyle iken bir de dikilmiş ağacları, ekilmiş ekinleri vahşice kesmek, ciğnemek, sokup atmak, kırmak, koparmak ve hatta yakmak gibi cinayetlere nasıl insanın eli varır? Bunu anlamak ve hoş gormek hic mumkun mudur?
Bağ-bahce uretimine, cevrenin temizliğine ve yeşilliğine hem son derece ozen gostermeli hem de yeni yetişenleri bu konuda ısrarla eğitmeliyiz. Unutmamalıyız ki cevre temizliği ve korumacılığı dunyayı imar etmek değil, insanları hakka, hakikate, yaratılmışlara şefkate ve hizmete cağırmak ve alıştırmaktır. Yani başlı başına bir tebliğ gorevidir. “Yaş kesen, baş keser” diyen atalarımız işin bir başka yonunu ne guzel ifade etmişlerdir. Konuya ilk musluman nesil olan ashÂbın nasıl yaklaştığını bir ornekle tesbit edelim:
İLK FIRSATTA BUNLARI YAPMAYA BAK AsbÂb-ı kirÂmın ileri gelenlerinden Ebu ’d-Derd radıyallahu anh Şam ’da ağac dikmekteydi. Yanına birisi yaklaştı ve:
- Sen, Hz. Peygamber ’in dostu olduğun halde, ağac dikimiyle mi meşgul oluyorsun? diyerek gorduğu hali yadırgadığını ifade etti. Ebu ’d-Derd hazretleri de adama şu cevabı verdi:
- Dur bakalım, boyle rastgele carcabuk hakkımda hukum verme. Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem‘i şoyle buyururken işittim:
“Bir kimse bir ağac diker de o ağacın meyvesinden herhangi bir insan veya Allah ’ın yarattıklarından herhangi bir yaratık yerse bu, o ağacı diken icin sadaka olur” (Ahmed İbni Hanbel, Musned, VI, 444).
Kıyamet kopuyorken bile, eldeki fidanın dikilmesini tavsiye eden bizim Peygamberimiz ’dir. O halde ekim-dikim gibi işlerde hizmetin gorulmesi, neticesinden onemlidir. Olumlu hizmet ve işleri geciktirmeden, ilk fırsatta yapmaya bakmak gerekir.
Hadisleri Oğrendiklerimiz Dinimizde ağac dikmenin, cevreyi yeşillendirmenin buyuk ve mustesn bir kıymeti vardır. Ekim dikim işleriyle meşgul olanlar kendileri adına surekli ve yaygın bir hayır ve sadaka kapısı acmış olmaktadırlar. Cevrenin ağaclandırılması bazı cahillerin sandığı gibi ne dunyaya meyildir, ne de zuhd ve takvÂya mÂnidir. Hz. Peygamber ashÂb ve ummetini ekim-dikime ısrarla teşvik etmiştir. Kaynak: Riyazus Salihin, Hadis-i Şerif Tercumesi, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan
İSLAM'DA AĞAC DİKMENİN FAZİLETLERİ
PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN AĞACI YANINA CAĞIRMASI