
Siyer, omurluk bir mufredat olarak dikkatimizi cekmesi gereken dort kısımdan oluşur. İşte Peygamber Efendimizin (s.a.v) hayatından dort onemli nokta...Hepimiz hayat okulunda tahsil goren oğrencileriz. Gayemiz ne yapıp edip Musluman olarak vefat etmek, ufkumuz ise “ne guzel kul” unvÂnına mazhar olmaktır. Tahsil muddetimiz bir omur devam edecek, mezuniyet belgemiz son nefeste verilecektir. Herkese şÃ‚kilesine has bir eğitimin verildiği bu okulun ortak mufredatı Siyer-i Nebî ’dir. Okulumuzun başoğretmeni Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ’in hayatı, hayatlarımızı nasıl sureceğimize dair bir kılavuzdur. Rabbimizin rahmetinin muktezası olarak lutfedilmiş bu kılavuz bize, diğer insanlara şahit olacağımız, Peygamberimizin de bize şahit olacağı bir hayatın nasıl yaşanacağını gosteren zaruri dersleri ihtiva eder.
SİYER NE DEMEK? Siyer sozlukte; yol, davranış, hal, hayat hikÂyesi gibi anlamlara gelir ve sîret kelimesinin coğuludur. Hususi mÂnÂda ise siyer, Allah Rasûlu Efendimiz ’in pak ve mubarek hayatlarının en ince ayrıntısına kadar tespit edilmiş safahatıdır. O safahat bizim ışığımız, rehberimiz ve uzerimizdeki en buyuk ilahi nimettir: “And olsun ki iclerinden, kendilerine Allah ’ın Âyetlerini okuyan, onları arındıran, onlara kitap ve hikmeti oğreten bir peygamber gondermekle Allah, mu ’minlere buyuk bir lutufta bulunmuştur. HÂlbuki daha once onlar, apacık bir sapkınlık icinde bulunuyorlardı.” (Al-i İmran, 164)
Ayette ifade edilen Peygamber Efendimize ait ozellikler Siyer-i Nebî ’nin nasıl bir hayat kılavuzu ve omurluk mufredat olduğunun da izahıdır. Siyer evvelemirde bizi Allah ’ın ayetleri ile buluşturur, cunku Peygamber Efendimizin hayatı Kur ’an ’ın tefsiridir. Kur ’an O ’nun kalbine indirilmiştir. Kur ’an ’ın yoğurduğu bir kalbin yaşadığı hayat kitabın ve hikmetin merkezinde olduğu bir hayattır. Kitap rehber ve rahmettir: “Sana kitabı, ozellikle ayrılığa duştukleri konuda onları aydınlatman icin ve inanan bir topluluğa rehber ve rahmet olsun diye indirdik.” (Nahl, 64) Siyer-i Nebî de Âlemlere rahmet Peygamberimizin en guzel ornekliği olarak butun insanlığa rehber ve rahmettir.
Siyer bir tezkiye vesilesidir. Kur ’an bunu başka bir ayette şoyle ifade eder: “Onlar, ellerindeki Tevrat ’ta ve İncil ’de yazılı buldukları o elciye, o ummî peygambere uyarlar. Peygamber onlara iyiliği emreder ve onları kotulukten meneder; yine onlara temiz şeyleri helÂl, pis şeyleri haram kılar. Ağırlıklarını kaldırır, uzerlerindeki zincirleri cozer. O peygambere inanan, onu koruyup destekleyen, ona yardım eden ve onunla birlikte gonderilen nura uyanlar, işte bunlardır kurtuluşa erenler.” (Araf, 157)
Siyer ahenkli davranış ve tutumların oluşturduğu ilke temelli bir ornekliktir. Allah Rasûlu sallallahu aleyhi ve sellem Abdurrahman b. Avf kumandasındaki orduyu sevki sırasında sancağın sıkı tutulması, kadınlara ve cocuklara dokunulmaması gibi tavsiyelerden sonra sozlerini: “işte bu elcisinin sizin aranızdaki sîretidir” şeklinde nihayete erdirmişti. O ’nun aramızdaki sîreti yani hareket tarzı ve iş tutuşu ornek bir insani duruştur. Bu duruş her zamanda ve zeminde uygulanabilecek sadelik ve durulukta ilkelerden oluşur. Kıyamete kadar insanlığa rehberlik edecek bu ilkeler fıtratı esas alır ve vicdandan neşet eder. Bu yuzden ornek olma vasfını hic yitirmez, anlamını kaybetmez. Sadece zihne değil, kalbe erişir, cunku yaşanmış, denenmiş ve mutlu kıldığı tecrube edilmiştir.
PEYGAMBERİMİZİN (S.A.V) HAYATINDAN 4 ONEMLİ NOKTA Siyer, omurluk bir mufredat olarak dikkatimizi cekmesi gereken dort kısımdan oluşur. Bunlardan birincisi Kur ’an ile Peygamber Efendimizin arasındaki rabıtadır. Kur ’an, kalbine indiği insanlığın efendisinin hayatını nasıl gergef gergef dokumuştur? Bu soruyu ancak bu irtibatı gundemimize alarak cevaplayabiliriz. Kitap ile kitaba ilk muhatap insan arasındaki munasebet nasıl bir munasebettir? Hayatınızın her anına mudahil bir kitap ile tam 23 sene kalbinizin yoğrulması ne demektir? Ayetlerin iniş sebepleri ve akabinde tecrube edilenler bize bu soruların cevaplarına giden yolu gosterecektir. Bir tarafında “Muhakkak ki sen yuce bir ahlÂk uzeresin” (Kalem, 4) iltifatı, diğer tarafında “Allah seni affetsin…” (Tevbe, 43) ihtarı bulunan bu munasebetten nasibimiz siyerle hayatımızın dirilmesini ne kadar talep ettiğimize bağlıdır. Talip olmadan ilgi duyamaz, ilgi duymadan oğrenemez, oğrenmeden tanıyamaz, tanımadan sevemeyiz.
Siyerin ikinci kısmını Peygamber Efendimizin bir insan olarak diğer insanlarla munasebetleri oluşturur. O Âlemlere rahmet olarak gonderilmiştir. Butun insanlığın muhtac olduğu hakikatin tek adresi O ’ndadır. Bunun bir fani icin ne muazzam bir mesuliyet olduğu izahtan varestedir. Siyer bu mÂnÂda hakikatın o ağır ve devasa yukunu taşıyacak bir muhteva ile şekillenmiştir. “CÂmi ’ul EzdÂd” olan Rabbimizin harika bir tecellisi olarak siyer, insan tecrubesinin zıt kutuplarının harika bir terkibidir. O sallallahu aleyhi ve sellem insanların efendisidir, ama olgunluk cağına kadar bir yetim olarak muamele gormuştur. İnsanların en asilidir, ama kuru et yiyen Mekkeli bir kadının oğlu olduğunu hic unutmamıştır. İnsin ve cinnin karşısında aciz kaldığı edebî bir mucize ile gelmiştir, ama ummîlik sıfatıdır. Bir strateji ve siyaset dehasıdır, ama gok karardığında ya da ruzgÂr sert estiğinde haşyetten yuzu asılarak mescide yonelecek kadar vaktinin insanıdır. Akşam olduğunda dunyanın en zenginidir, ama sabaha cıkıldığında yanında bir dirheme tesaduf edilmez. Ornekler coğaltılabilir. Ezcumle, Rabbimizin insan turundeki harika tecellisi Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, zıtları cem edişindeki ihtişamı ile en duşuğunden en yukseğine, en bilgilisinden en cahiline, en fakirinden en zenginine butun insanlar icin orneklik teşkil edecek muhteşem bir hayatın sahibidir. O hayat kendi hakikatine varmak, hakkındaki muradı bulmak isteyen herkes icin varılıp onunde diz kırılacak yegÂne rahledir.
Siyerin ucuncu kısmını Kur ’an ’ımızın kendilerini “O ’nunla beraber olanlar” diye nebevî maiyet ile taltif ettiği sahabe efendilerimizin şÃ‚hitlikleri oluşturur. Onların şÃ‚hitliği gormek, işitmek, anlamak ve sevmenin otesindedir. Onların yıldızlar misali hayatları şÃ‚hitliklerinin kemali olmuştur. Zihnin kalbe eşlik ettiği, muhabbetin gayret ve fedakÂrlıkla bezendiği bu şÃ‚hitlikle, gorenin gozunu kamaştıracak seviyede ornek hayatlar ortaya cıkmış, Allah ’ın kendilerinden razı olduğu, kendileri de Allah ’tan razı Sahabe-i Kiram bu şekilde kıyamete kadar insanlığın efendileri olarak yucelecekleri bir iltifata mazhar olmuşlardır. Oyle ki İslam ummeti icin onlarla beraberlik bile (tÂbiîn) bir yuceliş ufku olmuş, hatta onlarla beraber olup da yucelmişlere eşlik bile (etbÂ-u ’tÂbiîn) Allah ’ın istediği ornek hayatlar sınıfında değerlendirilmiştir.
Peygamber Efendimizin Kur ’an ve kendi ornek hayatı dışında belki en buyuk mucizesi yetiştirdiği sahabe neslidir. Siyerden sahabe duruşu ve tavrı anlaşılmadan hakkıyla istifade edilemez. Her birisi canlı ışıltılar sacan kandiller gibi insanlığın farklılıklarını temsil eden ve bu manada rahmetin tezahuru olan sahabe nesli omurluk siyer mufredatında kendi hususi hakikatimizi arayacağımız ornek şahsiyetlerdir. Okuduğumuz ve tesiri altında kaldığımız her Peygamber arkadaşında kendi hakikatimize dair sırlar mevcuttur. Bu acıdan mesela birimizin neden Hz. Omer ’in tesiri altında kalırken diğerimizin Halid bin Velid ’le kalbî bir yakınlık hissettiğini sorgulaması kendisi ile ilgili hakikati keşif acısından hayatidir. Her biri farklı bir meşrebin ufuk insanı olmuş sahabe efendilerimizle ilgili bizi hangi hadisenin can evimizden yakaladığı, hangi sozun zihnimizde silinmez bir yer bıraktığı, hangi sahnenin kalbimize nakşedildiği kulluk tahsilimiz ve seyrimizdeki sıcrama fırsatları olarak gorulmelidir. Buralara yoğunlaşıp nasibinin peşine duşen kendi hakikatine giden yolda yıllarca kat edemeyeceği mesafeler alacaktır.
Siyerin dorduncu kısmı, siyer kulliyatı ile buluşmuş, yukarıdaki uc buluşmayı yapmaya muvaffak olmuş bahtiyarların devşirdikleri nasiplerden oluşur. Bu, Allah Rasûlu ’nun Veda Haccı ’nda ifade ettiği şu hakikatin bir tezahurudur: “Allah ’ın rahmeti bugun sozumu işitip onu iyice kavrayanların uzerine olsun! Benim bu sozlerimi burada bulunanlar bulunmayanlara bildirsin. Olabilir ki bildirilen kimse burada bulunandan daha iyi anlar ve itaat eder.” (Musned, VII, 307, 330, 376; BuhÂrî, “Ḥac”, 132, “Meġāzî”, 78)
SİYER-İ NEBÎ, OMRUMUZ BOYUNCA TAHSİL EDECEĞİMİZ BİR MUFREDATTIR Siyeri daha iyi anlayanlar ve Hz. Peygamber Efendimize daha iyi itaat edenler her zaman olmuştur, vardır ve olacaktır. Dolayısıyla siyeri omurluk mufredat yapmanın bir yolu da siyerden nasibi olanları arayıp bulmaktır. Bu bahtiyarlar o nasiple nasıl dirilmişler, hayatlarını nasıl guzelleştirmişler, bize duşen bu sorunun cevabını onların siyerle kurdukları bağı keşfederek cevap bulmaktır. 63 yıllık yaşanmış ve bitmiş bir hayat gibi gozukse de Hazret-i Peygamberin hayatı kıyamete kadar surecek tesiri ile insanlığa ufuk olmaya devam edecektir. Bu ufuktan hakkıyla istifade edenler, Peygamber varisleridir. Siyeri omurluk mufredat yapmak biraz da Peygamber varisleri ile buluşmak ve onların nebevî nasipleri eşliğinde kulluk yolculuğuna son nefese kadar devam etmekten gecmektedir.
Siyer-i Nebî, omrumuz boyunca tahsil edeceğimiz bir mufredattır. Biz bu mufredattaki nasibimizi bulmaya calışıyoruz. Niyetsiz amel olmaz. Siyer okumalarımızın niyeti hayatımıza duşecek Muhammedî bereketi taleptir. Zihnimizin yanına kalbimizi koymazsak verim alamayız. Sadece bilmek değil tanımak istiyoruz. Bilmek zihnin, tanımak kalbin işidir. Zihnin harcı idrak, kalbin harcı ulfettir. İdrak hakkı teslim etmeyi, ulfet ise kalbi teslim etmeyi gerektirir. Bilip de seversek ittib ederiz. Rasûl-i Ekrem Efendimize ittib ise Allah ’ın sevgisini celbedecek en muessir vesiledir: “De ki: ‘Eğer Allah ’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve gunahlarınızı bağışlasın. Allah cok bağışlayan, cok esirgeyendir. ’” (Al-i İmran, 31) Allah ’ımızın bizi sevmesinin yolu Rasûlullah Efendimize uymaktan geciyor. O ’na uymak icin ise yapılacak bellidir: Siyer-i Nebî omurluk mufredatımız olmalıdır.
Kaynak: Mehmet Lutfi Arslan, Altınoluk Dergisi 2020 Ekim, Sayı:416
İslam ve İhsan
Peygamber Efendimiz (s.a.v) Nasıl Bir İnsandı?
Peygamber Efendimiz'den Merhamet Ornekleri