
Ârifler sultÂnı SÂmi Efendi Hazretleri, yuksek mÂnevî mevkiine rağmen, istisnÂsız herkesi kendisinden ustun gorurdu. Herkesin hakir gorduğu dindar, sÂlih, takv ehli yoksulların ziyaretlerine gider, kendilerinden du talebinde bulunurdu.Zengin-fakir, genc-ihtiyar, bilgili-bilgisiz, rutbeli-rutbesiz, butun insanlara karşı son derece şefkatli, mahviyetli ve alcakgonullu idi.
Bilhassa hac yolculuklarında, Mescid-i Nebevî ’de buyuk bir kısmı ummî olan AgavÂt-ı KirÂm HazarÂtı ’nın (yani Mescid-i Nebevî ’yi temizleyen Sûdanlı hizmetkÂrların) hatt kapıcıların ellerini opmeye gayret ederdi.
Bu buyuk kapının hizmetkÂrları oldukları icin onlara cok ayrı bir muhabbet beslerdi. Onlar da muhterem Ustad Hazretleri ’ndeki bu nezÂket ve tevÂzuu gorunce kendisine karşı muhabbet ve iştiyakları artar, hic kimseye gostermedikleri kadar buyuk bir hurmet ve tÂzim gosterirlerdi.
Bu hurmet ve muhabbetin neticesi olarak haccın en izdihamlı anlarında bile AshÂb-ı Suffe mahallinin on safındaki yerlerini, muhterem UstÂd ’a ve evlÂtlarına tahsis ederlerdi.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altın Silsile, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan