Allah TeÂl ’nın rÂzı olduğu yolda yurumek isteyen devlet adamına Emîr KulÂl Hazretleri, takvÂdan ve adÂletten asl ayrılmamasını soyluyor.Emîr KulÂl Hazretleri, bir gun cuma namazını BuhÂra ’da kıldıktan sonra muridleriyle SûhÂrî ’deki evine donerken KelÂbÂd ’a geldiğinde cayırda oturmuş bir grup insan gordu. Sultan Timur ’un etrÂfında toplanmışlardı. Timur, bu zÂtın Emîr KulÂl g olduğunu oğrenince hemen yanına gidip tavsiyelerini ric etti.[1]

Sonraları Semerkand ’a yerleşen Timur, Emîr KulÂl ’i Semerkand ’a dÂvet etmiş ise de Hazret, mÂzeret beyÂn edip gitmemiş, Timur ’a oğlunu gondererek şoyle demesini tembihlemiştir:

“–Oğlum! Timur ’a soyle, eğer Allah TeÂl ’nın rÂzı olduğu yolda yurumek istiyorsa takvÂdan ve adÂletten asl ayrılmasın! Bunları kendisine şiÂr edinsin ki kıyÂmet gunu kurtulabilsin! Eğer dunyaya meylederse, kendisine yapılan duÂların faydasını goremez.”

Timur, bÂzı ihsanlarda bulunmak icin ısrar ettiyse de, Emîr KulÂl Hazretleri ’nin oğlu bunları kabûl etmeyip şoyle dedi:

“–Babamın sizin icin şoyle buyurduğunu işittim: «Eğer, Allah adamı olan buyuklerin kalbinde bir yer kazanmak istiyorsa, takvÂdan ve adÂletten ayrılmasın! KıyÂmet gunu Allah TeÂl ’nın rahmetine kavuşmak, ancak bununla mumkundur».”[2]



[1] MevlÂn ŞihÂbeddîn, a.g.e, s. 28-29.

[2] MevlÂn ŞihÂbeddîn, a.g.e, s. 30-31; Heyet, EvliyÂlar Ansiklopedisi, X, 333.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altın Silsile, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan