Ebû Ali FÂrmedî Hazretleri, hak ve hakîkati tatlı ve hoş bir lisÂn ile tebliğ ederdi. Bilhassa idÂrecilerin hatÂlarını nÂzik bir uslûpla duzelterek onları irşÃ‚d ederdi. Onun feyizli irşadlarına nÂil olanlardan biri de, NizÂmiye medreselerini tesis eden meşhur Selcuklu vezîri NizÂmulmulk idi.
NizÂmulmulk, Âlim ve fÂzıl bir şahsiyetti. Meclislerini fakihler ve Âlimlerle mÂmur eder, vaktinin buyuk kısmını onlarla gecirirdi. EtrÂfındakiler onu:

“–Bu zÂtlar seni pek cok işinden alıkoyuyor!” diye tenkid edince şoyle derdi:

“–Bunlar, dunya ve Âhiretin susu ve guzelliğidir; onları başımın uzerinde taşısam yine de fazla bir şey yapmış sayılmam!”

Âlimler ve Ârifler yanına girince NizÂmulmulk hemen ayağa kalkarak onları karşılar ve yanına oturturdu. Ebû Ali FÂrmedî Hazretleri geldiğinde ise hemen kalkar, onu kendi makÂmına oturtur ve kendisi de edeple onunde diz cokerdi. Bir gun bu hususta da kendisini tenkid edenler olunca şu îzahta bulundu:

“–Diğer Âlimler yanıma geldiklerinde; «Sen şoylesin, sen boylesin…» diye beni olduğumdan fazla medhedip yuceltiyorlar. Boylece nefsimi kabartıp beni gurura sevk ediyorlar. Ebû Ali FÂrmedî Hazretleri ise bana kusurlarımı ve yaptığım haksızlıkları hatırlatarak Allah icin îkazlarda bulunuyor. Bu durumda nefsim kırılıyor ve yaptığım pek cok hatÂdan geri donuyorum.”

FÂrmedî Hazretleri ’nin îkaz ve irşadlarının da bereketiyle olacak ki NizÂmulmulk, namazlarını vaktinde kılmaya cok ehemmiyet verirdi. Ezan okunduğunda hicbir iş, onu namaz kılmaktan alıkoyamazdı. Pazartesi-perşembe oruclarına devam ederdi. Pek cok vakıf tesis eder, sayısız infaklarda bulunurdu.

NizÂmulmulk, tasavvuf erbÂbına cok hurmet gosterirdi. Bu hususta kendisini ayıplayanlara bir defasında şu hÂdiseyi anlattı:

“–Eskiden ben meliklerden birine hizmet ediyordum. Bir gun mubÂrek bir zÂt gelip:

«–Ne zamana kadar kendisini yarın kopeklerin yiyeceği birine hizmet edeceksin? Sen asıl, seni irşÃ‚d eden kişilere hizmet et! Kopeklere yem olacak kişilere hizmet etme!» dedi.

O zÂtın bu îmÂlı ve ustu kapalı sozunden bir şey anlamadım. O gece hizmet ettiğim Emîr sarhoş olmuş ve bu vaziyette dışarı cıkmış. Emîrin bahcesinde kopekleri vardı, gece gelen yabancılara vahşice saldırırlardı. Onu da tanımayıp parcalamışlar. Sabah olduğunda o meliki kopeklerin yediğini gorduk. İşte ben, bana samimiyetle nasihat eden o şeyh gibi insanları arıyorum, onların peşindeyim.”[1]

FARMEDİ HAZRETLERİ'NİN SOHBETLERİNE KATILDI

NizÂmulmulk, her fırsatta FÂrmedî Hazretleri ’nin sohbetlerine katılırdı. Bir defasında Hazret ’in sohbet meclisinde cok duygulanmış, gozyaşlarından elbisesi ıslanmıştı. Hazret ona:

“–Elbiseni ıslatmak icin ağlama!” buyurdu. Ardından sozlerine şoyle devam etti:

“–Dunya butun varlığıyla bir insanın olsa ve o da bunları insanların iyiliği icin hayır yollarında infÂk etse, yine de bu ameli sÂyesinde AllÂh ’a vÂsıl olamaz! (Ancak AllÂh ’ın rahmetiyle vÂsıl olabilir.)”

Bir muddet sukût ettikten sonra:

“–İdÂreci, koltuğundan hesap yerine goturulur.” buyurdu.

Son olarak da NizÂmulmulk ’e:

“–Unutma! Seni de devlet tahtından alıp hesap yerine goturecekler!” îkÂzında bulundu.[2]


[1] İbn-i Kesîr, el-BidÂye, XII, 173.

[2] Ukaylî, Buğyetu ’t-Taleb fî TÂrîhi Haleb, DÂru ’l-Fikr, V, 2488-2489.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altın Silsile, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan