
Rasûlullah -sallÂllahu aleyhi ve sellem- Efendimiz ’in vefÂtından sonra Peygamber muezzini BilÂl-i Habeşî -radıyallahu anh- uzuntusunden, o semÂları titreten guzel sesiyle bir daha ezÂn okuyamaz olmuştu.
Hazret-i BilÂl, ashÂbın ısrarlarına dayanamayıp ne zaman ezÂn okumaya niyet ettiyse, mihrapta Allah Rasûlu ’nu goremeyince hıckırıklarla boğazı tıkandı, sesi kısıldı, ezÂn okumaya muvaffak olamadı. İcini kavuran aşk ateşini teskîn edebilmek icin Medîne ’den uzaklaştı, Şam ’a gitti.
Bir gun ruyÂsında Rasûlullah -sallÂllahu aleyhi ve sellem- ’i gordu. Peygamber Efendimiz:
“–Nedir bu ayrılık y BilÂl! Beni ziyaret etme vaktin hÂl gelmedi mi?” diye sitem etti.
Bunun uzerine BilÂl -radıyallahu anh- mahzun bir şekilde uyandı ve hemen yola cıktı. Âlemlerin Efendisi ’nin kabr-i şerîfini ziyaret icin Medîne-i Munevvere ’ye geldi. Allah Rasûlu -sallÂllahu aleyhi ve sellem- ’in huzûrunda ağlayıp yuzunu gozunu kabrine surduğu esnÂda, Peygamber Efendimiz ’in torunları Hazret-i Hasan ile Hazret-i Huseyin geldiler. BilÂl -radıyallahu anh- onları bağrına basıp opmeye başladı. Onların:
“–Ey BilÂl! EzÂnını dinlemeyi cok istiyoruz!” diye ısrarları uzerine ezÂn okumaya başladı. Daha o anda Medîne sarsıldı. “Eşhedu enne Muhammede ’r-RasûlullÂh” dediğinde, kadın-erkek butun insanlar, Allah Rasûlu dirildi zannederek Mescid-i Nebevî ’nin yollarına dokulduler. Rasûlullah -sallÂllahu aleyhi ve sellem- ’in vefÂtından sonra Medîne ’de insanların bu kadar cok ağladığı bir gun gorulmemişti. (İbn-i Esîr, Usdu ’l-GÂbe, I, 244-245; Zehebî, Siyer, I, 357-358)
Bu Rasûlullah Âşığı mubÂrek sahÂbî, altmış kusur yaşında Dımaşk ’ta vefÂt etti. VefÂtı esnÂsında:
“–Yarın inşÃ‚allÂh sevgili dostlarıma; Hazret-i Muhammed -sallÂllahu aleyhi ve sellem- ’e ve arkadaşlarına kavuşacağım.” dedi.
Bunun uzerine hanımı:
“–VÂh başıma gelenlere!” diye ağlamaya başladı.
Gonlu hasretle dolu Peygamber Âşığı BilÂl -radıyallahu anh- ise:
“–Âh ne guzel, ne hoş!” diyordu. (Zehebî, Siyer, I, 359)
Zira onlar Fahr-i KÂinÂt Efendimiz ’in; “Oyleyse sen sevdiğinle beraber olacaksın.” beyÂnına sarılıyor, ellerindeki en buyuk sermaye ve yegÂne tesellî kaynağı olarak Allah Rasûlu ’nun muhabbetini ziyÂdeleştirmeye calışıyorlardı.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Gonuller Sultanı Efendimiz'e Muhabbet, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan