
Oğrendiği Âyetin dehşet ve heybetinden hasta olup olum doşeğine duşen ve cok gecmeden rûhunu teslîm eden cocuğun ibretlik hikÂyesi...Ebû Bekir VerrÂk Hazretleri ’nin kucuk bir oğlu vardı. Kur ’Ân-ı Kerîm oğrenmek icin bir hocadan ders okumaktaydı. Bir gun mektepten benzi sararmış bir vaziyette, titreyerek ve erkenden dondu. Ebû Bekir VerrÂk Hazretleri, bu duruma şaşırarak sordu:
“–Hayırdır evlÂdım, bu hÂlin ne, nicin mektepten erken dondun?”
Oğlu, o kucucuk yureğine yerleşmiş bulunan AllÂh korkusu netîcesinde sonbahar yaprağına donen bir cehre ile:
“–Ey babacığım! Bugun hocamız bana Kur ’Ân ’dan bir Âyet oğretti, onun mÂnÂsını idrÂk edince korkumdan bu hÂle geldim!” dedi. Bu def babası:
“–EvlÂdım, o hangi Âyet-i kerîmedir?” dedi. Kucuk cocuk okumaya başladı:
“Eğer inkÂr ederseniz, cocukları ak saclı ihtiyarlara cevirecek o gunden kendinizi nasıl koruyacaksınız?” (el-Muzzemmil, 17)
Daha sonra kucuk yavru, bu Âyetin dehşet ve heybetinden hasta olup olum doşeğine duştu, cok gecmeden de rûhunu teslîm etti.
Babası bu hÂdise karşısında cok duygulandı. Oyle ki, sık sık oğlunun kabrine gider ve ağlayarak kendi kendine şoyle derdi:
“–Ey Ebû Bekir! Senin oğlun, Kur ’Ân ’dan bir Âyet oğrendi de AllÂh korkusundan rûhunu teslîm etti. Sen ise bunca zamandır Kur ’Ân-ı Kerîm okursun, hÂl hukûk-ı ilÂhîden bir cocuk kadar dahî korkmazsın!”
ZUMER SURESİ MEALİ
Şuphesiz ki bu hÂdise, CenÂb-ı Hakk ’ın, kalbine rikkat ihsÂn ettiği kucuk bir yavrunun îman hassÂsiyetini sergilemektedir. Fakat AllÂh ’ın kelÂmını nasıl bir tefekkur ve kalbî rikkat ile okumamız gerektiğiyle birlikte azamet-i ilÂhiye karşısında burunmemiz gereken kalbî tavıra, yÂni haşyetullÂh ’a da işÃ‚ret etmektedir. Bu hÂle ulaşmanın yolunu CenÂb-ı Hak Kur ’Ân-ı Kerîm ’de şoyle beyan buyurur:
“Yoksa geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibÂdet eden, Âhiret azÂbından sakınan ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse (o inkÂrcı gibi) midir? (Rasûlum!) De ki: «HİC BİLENLERLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?» Ancak akl-ı selîm sahipleri ibret ve oğut alır.” (ez-Zumer, 9)
Buna gore Hak katında gercek ilim, kulu AllÂh karşısında takv ve haşyet duygularına sevk eden bir ilimdir, yÂni mÂrifetullÂhtır. Bu ilme vÂsıl olabilmek icinse, Âyet-i kerîmede bildirildiği uzere şu hususlara riÂyet etmek îcÂb eder:
Geceleri secde ve kıyÂm hÂlinde olarak CenÂb-ı Hak ’la kalbî beraberliği temin edebilmek.Her an, her hÂl ve her davranışımızda Âhiretteki hesÂbın endişesi icinde olarak fÂnîliği unutmamak.Rabbimizin merhametini umît ederek dÂim O ’na du ve iltic hÂlinde bulunmak. Zîr buyuk ruhlar, dÂim du hÂlinde yaşarlar.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları
FATİH COLLAK - KUR'AN OĞRENİYORUM
İslam ve İhsan