
Meş ’aleler Harbinin Muzaffer Kumandanı ve Kafkasya FÂtihi namıyla bilinen Ozdemiroğlu Osman Paşa kimdir?Ozdemiroğlu Osman Paşa, on altıncı yuzyıl Osmanlı sadrÂzamlarındandır.
Babası, Yemen ve Habeş futûhÂtı ile tanınmış, gayretli, cengÂver bir kumandan olan ve beylerbeyiliğine kadar yukselmiş bulunan Ozdemir Paşa ’dır.
Babasının hizmetlerini takdîr ile onu kendisine ornek alarak yetişen Osman Paşa, yuksek istîdÂdı neticesinde daha genc yaşta muhim devlet va­zi­felerinde bulundu. Henuz yirmi yaşına ulaşmadan, sancak beyi oldu. Bir muddet sonra Mısır Emîr-i Haclığı ve babasının vefatı uzerine de onun yerine Habeş Beylerbeyiliği ’ne tÂyin edildi. Ardından San ’a ve Yemen Beylerbeyi oldu.
Daha sonraki yıllarda Basra, ardından Diyarbekir Beylerbeyi olan Paşa, buralarda da buyuk hizmetler gordu. Yeni İran ŞÃ‚hı 2. İsmail ’in Osmanlı idÂresindeki Gurcistan ’ı yağma ve tahrip etmesi uzerine acılan sefere iştirak etti. Bu seferde buyuk muvaffakıyetler gosterdi.
MEŞHUR CILDIR ZAFERİNİ KAZANDI Tokmak Han idÂresindeki 30.000 kişilik İran ordusu karşısında zor durumda kalan Osmanlı oncu kuvvetlerini muhtemel bir mağlûbiyetten kurtardı. DirÂyet ve firÂset sahibi yiğit bir kumandan olarak da, ust uste yaptığı yerinde hamlelerle duşmanı dağıttı. Boylece ta­rihteki meş­hur Cıldır Zaferi ’ni kazandı.
Bu durum karşısında İran şÃ‚hı, gonlunu saran mağlûbiyet ofkesiyle perişan oldu. Osman Paşa ’nın onunde uğranılan hezîmeti gururuna yediremeyerek Şirvan yolunu kapamak uzere bolgeye buyuk bir ordu gonderdi. Fakat hızla harekete gecen Paşa, bu orduyu da mağlûb eyledi.
Ardından gonderilen diğer bir İran ordusunu da aynı Âkıbete uğrattı. Dağılan İran ordusunun bakıyyesi de sunnî Şirvan halkı tarafından yok edildi. Osman Paşa ’nın bu zaferleri neticesinde Şirvan denilen kuzey Azerbaycan Osmanlı topraklarına katılmış oldu.
SAFEVİ ORDUSUNU MAĞLUP ETTİ Bu esnÂda va­zi­fesini tamamladığını duşunen Osmanlı ordusunun buyuk bir kısmı Erzurum kışlasına cekildi. Bunu fırsat bilip değerlendirmek isteyen Safevîler tekrar saldırdılarsa da, o bolgeden ayrılmamış olan Osman Paşa, elindeki az bir kuvvete rağmen İran ordusunu Şamahı ’da yine bozguna uğrattı.
Osman Paşa ’nın bu başarıları ve İran ordusunun da peşpeşe mağ­lû­biyetleri uzerine Safevî taht merkezinde buyuk şaşkınlıklar yaşanmaya başladı. Osman Paşa ’nın elindeki az bir kuvvete rağmen kendilerine nasıl gÂlip geldiğine bir turlu akıl erdiremediler. NihÂyet bu Paşa ’yı ancak hÂnedandan birinin yenebileceği fikri uzerinde karar birliğine vararak veliahd Hamza Mirza ’yı 100.000 kişilik bir ordu ile Osman Paşa ’nın uzerine gonderdiler.
O sırada Şamahı muhÂrebesinden yeni cıkan Osman Paşa ’nın elinde bulunan kuvvet, 13.000 kişiden ibÂretti. Biraz da bundan cesaret alan Safevîler, Âni baskınla Şamahı ’ya girdilerse de, yenilmez bir Osmanlı arslanı olan Osman Paşa, ikinci gun şiddetli bir hucumla şehri geri aldı. Fakat kendisine gerekli yardımın gelmemesi uzerine son bir yarma hareketi ile Demirkapı ’ya cekildi.
Bir yıl Demirkapı ’da kaldı. Bu arada once Baku ’ye oradan da Şir­van ’a girerek bolgeyi savunmak isteyen 15.000 kişilik Safevî kuvvetini imh etti.
OSMAN PAŞA'YA HASED EDEN PAŞALAR OLDU Ancak Paşa ’nın buyuk zaferlerine ve asker ihtiyÂcına mukÂbil şark cephesi ordusu, saraydaki bir kısım hasetci paşalar yuzunden Er­zu­rum ’da hareketsiz bekletiliyor ve Ozdemiroğlu ’na istediği yardım gitmiyordu. Zira paşalar arasında Osman Paşa ’nın yeni zaferler kazanması hÂlinde kendi ikbÂl yollarının kapanacağını duşunebilen bir kısım gÂfiller de mevcuttu.
Buna ilÂveten Kırım HÂnı ’nın da, sebÂt etmesi husûsundaki ısrarlara rağmen kışı bahÂne ederek geri donmesi uzerine Osman Paşa, harp meydanlarında yalnız başına, iyice zor durumda kaldı.
Nice caresizlikleri aşarak guclukleri goğuslemesini bilen Paşa, zafer ve fetih hamlelerini tamamlayabilmek icin bu defa doğrudan 3. Murad HÂn ’a durumun vahÂmetini bildiren bir arîza yazdı.
Dîvandaki bir kısım liyÂkatsiz kimseler yuzunden İran cephesinin Âtıl kaldığını, ayrıca Kırım HÂnı ’nın da yardım etmediğini, neticede ellerine gecen pek buyuk fırsatların kacırıldığını bildirdi. Bu hatÂlar devam ettiği takdirde, devletin şerefinin lekeleneceğini ifÂde ederek Sultan 3. Murad Han ’dan yardım istedi.
Bu gercekleri oğrenip me­se­le uzerinde son derecede hassÂsiyet gos­te­ren 3. Murad Han da Osman Paşa ’ya der­hÂl asker yardımına il­ve­ten harp masrafları icin 140.000 altın gonderdi. Boylece Osman Paşa, uzun zamandır beklemiş olduğu taze kuvvete nihÂyet kavuşmuş oldu.
OSMAN PAŞA'YI İMHA ETMEK İSTEDİLER Osman Paşa ’nın takviye kuvvetler almasından tedirgin olan Safevî Gence vÂlisi, Paşa ’ya başka yeni kuvvetlerin de gelmesinden endişe ederek onun İran ’a saldırabileceği korkusuna kapıldı. Dolayısıyla iş işten gecmeden Osman Paşa ’yı imh etmek istedi.
Ancak harp meydanlarında pişmiş tecrubeli bir kumandan olan Osman Paşa, bu plÂndan haberdar olarak îcÂb eden tedbirleri aldı. İki ordu, Bilasa ovasında karşılaştığında her iki taraf da butun guc ve kuvvetleriyle hucûma gecti. Gunduz netice alınamadığından gece de meş ’aleler yakılmak suretiyle harbe devam edildi.
Harbin dorduncu gununde Osman Paşa, sahte bir ric ’at emrinin ardından gercekleştirdiği ustaca manevralarla duşmanı mağlûb eyledi. Bu harbe, geceleyin meş ’aleler altında da devam edildiği icin “meş ’aleler harbi” denildi.
Osman Paşa, bu zaferle Şirvan ’ı tekrar ele gecirdiği gibi Dağıstan ve Gurcistan ’ın futûhÂtını da korumuş oldu. Ayrıca butun Kafkasya ’yı fethetti. O bolgelerde kesin netice ve zaferlerle huzuru teminden sonra da vakit gecirmeden Kırım uzerine yoneldi.
OSMAN PAŞA KENDİNİ AKLAMAYI BAŞARDI Devlet-i Aliyye ’ye acıkca isyan eden ve kendisine hatt-ı humÂyûna rağmen yardım etmeyen Kırım HÂnı ’nı cezÂlandırdı. Yeni Kırım HÂnı GÂzi İslÂm Giray ’a sukûn icinde bir memleket teslîm etti.
Butun muazzam muvaffakıyet ve zaferlerinden sonra Paşa, izzet ve şerefle, alnı ak bir şekilde İstanbul ’a dondu. PÂyitaht olan İstanbul, bu eşsiz kahramanını şÃ‚nına lÂyık bir heyecan ile karşıladı.
Sultan 3. Murad Han da, Paşa ’yı yalı koşkunde istikbÂl etti. Ustelik Os­man Paşa huzûruna girdiğinde onun Devlet-i Aliyye ’nin şerefine şeref katan zaferleri dolayısıyla duyduğu memnûniyetten, saray Âdetlerini dahî bozdu. Âdeta halktan birbirlerine karşı son derece muhabbetle dolu iki ferdin yakınlık ve samîmiyet hisleri icinde:
“–Hoş geldin Osman, otur!” dedi ve Kafkasya ’daki muhÂrebeleri anlatmasını emretti.
Osman Paşa, anlatmaya başladı.
Samimî iki dost yakınlığı icinde surup giden sohbet, dort saat surdu. Ozdemiroğlu, Urus HÂnı ’nı nasıl mağlûb ettiğini anlatırken 3. Murad Han:
“–Guzel hareket etmişsin Osman!” dedi ve uzerinde murass bir iğne bulunan sorgucunu cıkarıp Osman Paşa ’nın başına taktı.
"HZ. OSMAN İLE BİR KOŞKTE BERABER BULUNASIN" Paşa, Hamza Mirza ’ya karşı kazandığı zaferden bahsederken Sultan yine heyecanlandı ve belindeki murass hanceri cıkarıp Ozdemiroğlu Osman Paşa ’nın beline bizzat taktı.
Sıra Gence zaferine geldiğinde ise PÂdişah, oncekinden daha kıymetli bir murass sorgucu Paşa ’ya hediye etti.
Ozdemiroğlu Osman Paşa, son olarak Kırım HÂnı ’na karşı Kefe ’de az bir askerî kuvvetle nasıl zafer kazandığını naklettiğinde Sultan 3. Murad Han, memnûniyetinden gozleri yaşarmış bir hÂl­de ellerini ulu dergÂha kaldırdı ve:
“–Paşa! CenÂb-ı Hak senden rÂzı ola! İki cihanda yuzunu ak ede! Her nereye gidersen muzaffer olasın! Cennet-i Âl ’da nÂmdaşın Hazret-i Osman ile bir koşkte ve bir sofrada beraber bulunasın! DÂi­m şeref ve iktidar ile yaşayasın!” diye du etti.
Sonra da Paşa ’nın muvaffakıyet dolu hizmetlerine bir mukÂfat olarak onu kendisine sadrÂzam yaptı. Ozdemiroğlu Osman Paşa, bu va­zi­fede yaklaşık dort ay hizmet ettikten sonra Kırım ’ın karışması uzerine kendi isteği ile tekrar serdÂr oldu. Bu sırada Kırım ’daki isyÂnın bastırıldığı haberinin gelmesi uzerine bir hatt-ı humÂyûn ile doğu serdarlığına tÂyin edildi.
Fakat Paşa, Habeşistan, Sudan ve Yemen ’in aşırı derecedeki sıcak iklîmi ile Basra ve Lahsa ’da colde gecirdiği uzun yıllardan sonra altı yıl Kafkasya ’nın dondurucu hava şartları neticesinde sıhhatini kaybetmiş, yorgun ve bîtap duşerek hastalanmıştı. Oyle ki atına dahî binemediğinden, taht-ı revÂnla yol almak mecbûriyetinde kalmıştı. Fakat o, hasta hÂliyle dahî kahramanlık destanları yazabilecek, ta­rihteki ender şahsiyetlerdendi.
TEBRİZ'İN FETHİNİ GERCEKLEŞTİRDİ Nitekim gittikce tukenen vucûdunun son enerjisiyle de olsa sefere devam etti ve Tebriz ’in fethini gercekleştirmeye muvaffak oldu. Tebriz, Osmanlı ’ya bağlı bir eyÂlet hÂline geldi.
Ayrıca Tebriz ’den donerken Şenb-i Gazan ’da karşısına cıkan Safevî ordusunu da o hÂliyle mağlûb eyledi. Bu, onun kazandığı son zafer oldu. Bir gece sonra da, yıllar oncesinden Hakk ’a fed edilmiş olan fÂnî vucûdu, artık onun yuce rûhunu taşıyamayacak bir hÂle gelerek emÂneti gercek sahibine teslîm etti. Boylece Paşa, gaz yolunda en buyuk rutbe olan şehîdlik mertebesine de nÂil olarak Rabbine kavuştu. Olumsuzler kÂfilesine dÂhil oldu.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Osmanlı, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan