
Uhdûd “uzun ve derin hendek”“ demektir. AshÂb-ı Uhdûd, İslÂmiyet ’ten onceki bir devirde mu'minleri dinlerinden dondurmek icin ateş dolu hendeklerde yakarak işkence eden kimseler hakkında Kur ’Ân-ı Kerîm ’de kullanılan tabir.ÎmÂnı aşkla yaşayan kahramanların başında gelen topluluk, “AshÂb-ı Uhdûd”un diri diri ateşe attıkları mu ’minlerdir. MilÂdî dorduncu asırda Yemen ’e hÂkim olan yahûdî Zû NuvÂs, o zamanlar tevhîd inancına bağlı hristiyanlar olan Necran ahÂlîsini, îtikadlarını değiştirmeye zorlamış, halk direnince de bircok insanı ateş dolu hendeklere attırarak diri diri yaktırmıştır. Bu şekilde oldurulenlerin sayısının yirmi bin kadar olduğu nakledilmektedir.
Bu zÂlimler, mu ’minleri yakmak icin hendekler (uhdûd) kazıp ateş yaktıkları icin “AshÂb-ı Uhdûd” diye isimlendirilmişlerdir. Fakat kalplere nakşolan ve orada ebediyen karar kılan îmÂnı bu şekilde yok etmeye calışanlar başarılı olamamış, bilÂkis AllÂh ’ın kahır ve azÂbına uğrayarak mağlup ve perişan olmuşlar, sonsuza dek lÂnetlenmişlerdir. CenÂb-ı Hak şoyle buyurur:
“(Mu ’minleri yakmak uzere) o tutuşturulmuş ateşle dolu hendekleri hazırlayan AshÂb-ı Uhdûd, lÂnetlenmiştir.” (el-Burûc, 4-5)
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları, 2011
İslam ve İhsan