Osmanlı Devleti ’nin şefkati, merhameti, adaleti ve hoşgorusu ile ilgili ornekler.Osmanlı ’nın hÂli, şefkat ve merhamet tevziinde zaman zaman HulefÂ-i RÂşidîn devrini andırmaktadır. Bu mustesn zamanlarda merhamet filizi canlı olarak yeşeriyor, butun gonullere uzanıyordu. Hatt gayrimuslimlere bile...
Osmanlı ’nın fÂrik vasfı; bu ihsanları yaparken dahî, her milleti kendi irfÂnı ve kulturu icinde yaşatmasıydı.
HÂlbuki mustemlekeci (somurgeci) devletlere baktığımızda, gittikleri ulkelere kendi kulturlerini ve dillerini empoze ettiklerini ve o ulkelerin mahallî kulturlerini de ağır zulumlerle bertaraf ettiklerini goruyoruz.
Afrika ’dan gemiler dolusu insanı koleleştirerek, Guney Amerika ’daki kolonilerinde zorla calışmaya goturduler. Yolda hastalanan veya problem cıkaran olursa, doğrudan okyanusa attılar.
Fransızlar; yer altı yollarında calıştırdıkları Afrikalı kolelerden itiraz edenleri, yer altındaki betonların icine gomduler. Fransız Kongosu ’nda olan bir hÂdise:
Yapılan zulumlere karşı halk biraz direnince, gelecek nesillere korku vermek icin butun hÂmile kadınları bir yere topladılar. Sonra iclerinden bir hÂmile kadını tutup mancınıkla fırlattılar. Zavallı kadıncağız duştuğu yerde karnındaki cocuğu ile birlikte paramparca oldu.
OSMANLI ADALETİ VE HOŞGORUSU İLE İLGİLİ ORNEKLER Tabiî bunu goren diğer hÂmile kadınların yurekleri ağzına geldi. Odleri patlayacak gibi oldu. Daha sonra o hÂmile kadınlardan doğan butun cocuklar beyazlara karşı korkak, urkek ve sinmiş vaziyete dûcÂr oldu. Bu cirkin zulumlere mukabil şu hÂdise, Osmanlı ’nın, gayrimuslim teb ’asına nasıl bir adÂlet ve hakkāniyetle muÂmele ettiğinin mustesn bir misÂlidir:
Plevne, Rus muhasarası altında kalmıştı. Gazi Osman Paşa, uc ay boyunca mukavemet etti. Fakat beklenen yardımlar gelmeyince, huruc harekÂtıyla muhasarayı yarma kararı alındı. Bunun uzerine Osman Paşa, hıristiyan halkın temsilcilerini cağırdı. Cunku onları korumak maksadıyla, onlardan cizye almaktaydı. Kaleden cıkılması meselesini acarak:
“–Ben, sizi muhafaza etmek icin sizlerden cizye (vergi) aldım. Fakat sizi bugun muhafaza etme gucum kalmadı. Bu cizyeleri size iade ediyorum.” dedi. Bu hakkāniyet ve Âlicenaplık karşısında hıristiyan halkın temsilcileri duygulanarak;
“–Bizi bırakıp nereye gidiyorsunuz? Biz de sizinle geleceğiz.” demiş, hakikaten huruc harekÂtına binlerce Bulgar katılmıştır.
Osmanlı hicbir zaman zulmetmemiş bilÂkis gittiği her yerde adÂlet ve huzur vesilesi olmuştur. Onları Allah emÂneti olarak sahiplenmiştir. Gayrimuslim fukarÂya sadakalar vermiştir.
Osmanlı ’nın guzel idaresi ve adÂleti sebebiyle; bircok belde, fethedilirken, halk kale kapılarını acıyor, fatihlerini davet ediyordu.
Osmanlı dÂim mazlumlara imdat ediyor, zÂlimlerin zulmune mÂni oluyordu. O kadar ki t İspanya ’da zulme uğrayan ve surgun edilen yahudileri, Barbaros gemilerle kurtardı ve İstanbul ’a getirdi.
Halk; «Bunlar mazlumdur.» diyerek onlara merhamet ve alÂka gosterdi. Bir şahsın fazîletini en bÂriz gosteren, duşmanının mecbur kaldığı îtiraflardır. Osmanlı ’nın engin adÂletine şahitlik eden iki îtirafnÂme:
Fatih ’in İstanbul kuşatması devam ederken, Bizans ’ta asilzÂdeler, Katolik Roma ’dan yardım isteyip istememek uzerine munakaşa ediyorlardı. Granduk Notaras soz alarak şoyle dedi:
“Başımızda kardinal şapkası gormektense, Osmanlı sarığı gormeyi tercih ederim!”
Lehistan ’da ise şu soz, darb-ı mesel hÂline gelmişti:
“Osmanlı atları Vistul Nehri ’nden su icmedikce bu ulke, istiklÂl ve hurriyetine kavuşamaz!”
Osmanlı ’nın gucten duşerek sahneden cekilmesiyle ise; İslÂm dunyası, mÂtem ulkeleri hÂline geldi. Cunku aslan olunce, sırtlanlar sahipsiz buldukları musluman memleketleri tÂrumÂr ettiler. İşgal ettiler, somurduler, petrollerini gasp ettiler. Mustemlekeci batı bugun de hic değişmemiştir:
İşte Suriye ’de sekiz senedir yaşanan katliÂm ve zulumler... Gunahsız cocuklar katlediliyor. Filistin, Libya, Yemen, Sudan, Mısır, Irak, Afganistan, Keşmir, Arakan... Hepsi kan ağlıyor. Batı ise sadece fitne-fesat cıkarmak, silÂh satmak ve harpleri kızıştırmakla meşgul.
Savaştan, aclıktan, yokluktan ve zulumden kacıp Avrupa devletlerine sığınmaya calışan zavallı multecîlere, gaddarca muÂmeleleri rev goruyor. Hatt onların boğulup olmeleri icin calışıyor. Akdeniz ’i Âdet multecîlerin kabristanı hÂline getirdiler.
Batının gercek yuzu budur. Humanizm ve insan hakları gibi lÂfları ise, ancak mavaldır. Bugun dunya, Osmanlı ’nın adÂletine ve merhametine muhtac...
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Anadolu Dervişinin Gonul Dunyası, Yuzakı Yayıncılık
İslam ve İhsan