
KÂnûnî Sultan Suleyman doneminde Osmanlı ordusu, o kadar disiplinli ve mukemmel idi ki butun Avrupa'ya korku salmış, girmiş olduğu savaşlarda galibiyet gostererek topraklarını bir onceki doneme gore iki uc katına cıkartmıştı.
Osmanlı karşısında hicbir muvaffakıyet elde edememiş olmasına son derece hayıflanan Alman Kralı Şarlken, bir defasında Ânî bir baskınla CezÂyir ’i almak istedi. Ancak CezÂyir ’de Barbaros ’a vekÂlet eden mÂnevî oğlu Hasan Paşa ’nın guclu mukÂvemeti, sert hucûmu ve muslumanlardan yana tecellî eden ilÂhî yardım sebebiyle tam bir mağlûbiyete uğradı. Hatt aclıktan, cok sevdiği meş­hur atını yemek zorunda kaldı. NihÂyet bir gemiye binerek canını zor kurtarabildi. Butun bu olanlar uzerine hırsından ne yapacağını şaşıran Şarlken, deli dîvÂneye donmuş bir vaziyette başındaki tÂcı cıkarıp denize fırlattı ve şoyle haykırdı:
“–Haydi git başımdan, ey zavallı oyuncak! Git de, bÂri benden daha tÂlihli bir hukumdarın başına gec!..”
Diğer taraftan Papa ’nın topladığı 100 bin kişilik bir haclı ordusu da, Peşte onlerinde benzer bir Âkıbeti yaşamaktaydı. Zira bu kalabalık haclı ordusu, karşılarındaki kaleyi muhÂfaza eden sekiz bin Osmanlı muhÂfız kuvveti karşısında varlık gosterememişti. NihÂyet akıncıların yaptığı şiddetli bir hucûmda haclı ordusunun yarıya yakını imh edildi, diğerleri de dağıtıldı. Boylece «on ’a karşı bir»le buyuk bir gÂlibiyet elde edildi. ŞÃ‚ir, bunun sevinc ve heyecanını şoyle dile getirmiştir:
Her bûsesi gul yuzlu bir Âfetti ki lÂle,
Girdik zaferin koynuna kandık o visÂle...
...
Bin atlı akınlarda cocuklar gibi şendik,
Bin atlı o gun dev gibi bir orduyu yendik!..
İki yuz kişilik mehter takımı ve diğer teşkilÂtıyla muthiş bir ihtişam tablosu sergileyen KÂnûnî ordusu, o kadar disiplinli ve mukemmel idi ki, ta­rihciler bu manzarayı şoyle teşbîh ederler:
“Ordudaki nizam o derece kusursuzdu ki, bir tavuğun yumurtası kırılmaz ve bir horozun şikÂyetine rastlanmazdı.”
İşte bu ordu ile KÂnûnî, babasından devraldığı 6.557.000 km2 ’lik vatan toprağını, 14.893.000 km2 ’ye ulaştırdı. Hudutlar, kıt ’a ve okyanuslarla cizilir oldu. Nice nÂmdar krallar dahî, Osmanlı karşısında acziyetten başka bir şey yapamıyorlardı.
Kaynak: Abide Şahsiyetleri ve Muesseseleriyle OSMANLI, Osman Nuri Topbaş, Erkam Yayınları, 2013
İslam ve İhsan