
Kıssaların anlatılma nedenleri ve kıssaların anlatılmasındaki hikmetler.Mevlana Celalettin Rumi ve Sadi Şirazi gibi bircok İslam buyuğu, hakikatlerin anlatımında kıssa ve menkıbe yontemini tercih etmişlerdir. Cunku kıssa ve menkıbeler insanın ruhuna tesir eden, esaslı bir oğrenmenin gercekleşmesine vesile olan etkili yontemlerdir. Bilhassa cocuk ve aile eğitiminde kıssa ve menkıbelerin onemi buyuktur. Gerek ebeveynler, gerek eğitimciler gerekse topluma vaaz ve nasihatte bulunan hocalarımız bu yontemi sıklıkla kullanırlar.
Bir konunun kalbe nufuz etmesini istiyorsanız, o konuyla ilgili guzel bir kıssa anlattığınızda amacınıza cok daha kolay ulaşırsınız. İnsanlara hikmetleri, ibretleri, guzel duşunceleri en guzel; hikÂyelerle, menkıbelerle ve kıssalarla anlatabilirsiniz. İbretli hikÂyeler hem dinleyenleri veya okuyanları sıkmaz, hem de kısa yoldan onlara cok guzel bir hayat tecrubesi kazandırır. Bundan dolayıdır ki kıssalar tasavvufi eğitimin de vazgecilmez aracları olmuştur. Bircok sûfi kıssalar ile ibretleri insanların nazarına sunmuştur.
İBRET ALMAK İCİN HikÂyelerin bazıları belli bir yazara aittir veya yaşanmış gercek kesitlerdir, bazıları da dilden dile soylenerek anonim olarak bize ulaşmış gercekliği olmayan hikÂyelerdir. Eğitimde kullanılan kıssa ve hikÂyelerin illa ki gercek olması şart değildir. Eğitici ve ders verici olmaları yeterlidir. Mevlana Mesnevisinde bu hususu carpıcı bir şekilde dile getirmiştir. Akıllı insanın gerceklik meselesine takılmayacağını, ibret almaya bakacağını ifade etmiş ve şoyle demiştir:
“ ’Dilsiz Dimne, Kelile ’ye nasıl soz soyler? Soz soylemekten aciz Dinme, Kelile ’ye meramını nasıl anlatırdı? Tutalım, bunlar, birbirlerinin sozlerini anladılar, soz soylemeden meramlarını ifade eden bu hayvanların ne demek istediklerini insan nasıl anlayabilir? Dimne, aslanla okuz arasında nasıl bir elci oldu, ikisini de nasıl kandırdı? O akıllı okuz nasıl aslana vezir oldu. Fil ayın aksinden nasıl korktu? Bu Dimne ve Kelile hikÂyesinin hepsi yalan. Yoksa karganın leylekle ne alışverişi olur, nasıl leylekle savaşır? ’ deme. Kardeş, kıssa bir olceğe benzer, mana icindeki taneye. Akıllı kişi taneyi alır, olcek var mı, yok mu? Ona bakmaz. Aralarında sozden eser yok, fakat bulbulle gulun macerasına dinle! HÂl diliyle soz soyleyiş ve anlaşılması. Mumla pervanenin başından gecenleri duy, bunların manasına vÂkıf ol guzelim. Aralarında bir soz yok ama sozun sırrı, manası var ya. AgÂh ol, yucelere uc, baykuş gibi aşağılarda ucma.” (Mesnevi, c.2, s.277)
SALİHLERİ ZİKRETMEK Muhasibi ’nin Risaletul Muster-şidin adlı kitabını şerh eden Abdulfettah Ebu Gudde (Allah onlara rahmet etsin) ikinci baskının onsozunde kıssaların onemine dair guzel bir bahis acmış ve orada şu nakillerde bulunmuştur: “Cuneyd-i BağdÂdî Hazretleri şoyle buyurdu: ‘Kıssalar Allah TeÂl ’nın ordularından birisidir. Bu kıssalar sayesinde veli kullarının kalplerini pekiştirip sabit kılar. ’
İmÂm Ebû Hanife rahimehullah şoyle buyurdu: ‘Âlimlerle ve onların ornek tavırlarıyla ilgili kıssalar bana fıkhın bircok konusundan daha hoş gelmektedir. Cunku bu kıssalar onların edep ve ahlakını anlatır. Bu goruşumun delili ise şu ayetlerdir: ‘İşte bunlar, Allah ’ın yol gosterdiği Peygamberlerdir, o hÂlde sen de onların izlediği hidayet yolunu izle! ’ (En ’Âm 90) ‘Gercekten elcilerin kıssalarında, akıl ve sağduyu sahipleri icin ibret vardır. ’ (Yûsuf, 111)
Muhammed bin Yunus rahimehullah şoyle buyurdu: ‘Salihleri zikretmek kadar kalbe faydalı olan başka bir şey gormedim. ’
Malik bin Dinar rahimehullah şoyle buyurdu: ‘Kıssalar cennetten gelen hediyelerdir. ’
Başka bir zat da şunları soylemiştir: ‘Salihlerle ilgili kıssaları bolca anlatın. Zira bunlar inci taneleri gibidir. Belki de bu inciler arasında eşsiz bir inci bulunsunuz. ’
SufyÂn b. Uyeyne (rahimehullah) şoyle buyurdu; ‘Salihler anıldığı zaman rahmet yağar. ’“ (Muhasibi, Hakikati Arayanlara Kılavuz, Ebu Gudde ’nin Onsozunden, Tercume Mehmet Odabaşı, s. 21)
KUR ’ANÎ BİR YONTEMDİR İmam Ebu Hanife ’nin de işaret buyurduğu gibi her şeyden once kıssa anlatmak Kur ’anî bir yontemdir. Kur ’an ’da bircok peygamberin ve kavimlerin kıssalarına yer verilmiştir. En muhim hakikatler kıssalar ile okuyanın idrakine sunulmuştur. Muminler bu kıssaları okur, oğrenir ve onlardan ders cıkartırlar. Kur ’an kıssalarını bilmeden, İslam ahlakını, İslam toplumunu ve insanlık tarihini anlamak mumkun değildir. Kur ’an kıssalarından habersiz bir kimse İslam edebiyatından da bir şey anlamaz. Cunku İslam edebiyatı Peygamber kıssalarına telmihlerle doludur.
Peygamber Efendimiz zaman zaman kıssa yontemini kullandığı gibi İsrailoğullarından gelen kıssaların bile eğitim amaclı anlatılmasını yasaklamamıştır. Bu konuda Prof. Dr. Yaşar Kandemir Hocamız şu izahatı yapıyor: “Peygamber Efendimiz bize: ‘İsrailoğulları şoyle diyor, boyle diyor diye onların ibretli kıssalarını rivÂyet edebilirsiniz; bunda bir sakınca yoktur ’ (BuhÂrî, Enbiy 50, nr. 3461) buyurduğuna gore, İsrÂiliyÂt ’a dÂir haberler elbette rivayet edilebilir. Ama bu haberleri; şurası doğrudur, burası yanlıştır diye değerlendirmek doğru değildir. Cunku Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem: ‘Ehl-i KitÂb ’ı ne doğrulayın, ne de yalanlayın. Biz Allah ’a ve bize indirilene îmÂn ettik deyin! ’ (BuhÂrî, Tefsîr 2/11, nr. 4485) buyurmaktadır.” (Prof. Dr. Mehmet Yaşar Kandemir, Hadis Karşıtları Ne Yapmak İstiyor, 234)
Bazı kimseler kıssaların sadece cocuklar ve gencler icin etkili olduğunu duşunebilirler. Fakat tarih boyunca geleneksel olarak her yaştan insanın eğitiminde kıssalardan faydalanılmış ve faydalanılmaya da devam edilmektedir. Kıssalar sadece cocuk eğitiminin değil her seviyedeki ilim halkalarının ve derslerin vazgecilmezi olmuştur.
Kaynak: Aydın Başar, Altınoluk Dergisi, Sayı: 431
İslam ve İhsan