
Osmanlı ’da mÂnevî bir takviye ile başlayan hat sanatının, gelişme ve devamı riÂyet edilen mÂnevî olculer s­ye­sinde olmuştur.Âdeta ihlÂsın berekÂtı olan bu sanat, asırlar boyunca ucretsiz olarak taliplerine oğretilmiştir. Araya maddiyat sokulmamış ve her hattat, bu yoldaki tÂlim hizmetini sanatının bir zekÂtı bilmiştir.
Sadece devlet veya bir vakıf tarafından tÂyin edilen hattatların idÂme-i hayat ve sanatlarının devamı icin belli bir maaş almalarında beis gorulmemiş, bunun dışındaki faÂliyetlerde herhangi bir ucret talebi Âdeta gunah sayılmıştır.
Boyle ucretsiz bir tÂlim usûlune ilÂveten, hat ustadlarının evlerinin bir meşkhÂne hÂline gelmiş olması da, husn-i hat husûsunda dikkat edilen “Allah rızÂsı” dustûrundaki gonul hassÂsiyetinin ne guzel bir tezÂhurudur.
Boylece husn-i hat, Osmanlı mulkunde sadece yazı yazmak sanatı değil, aynı zamanda ruhları inceltip zarifleştiren ve gonlu mÂnevî duygularla besleyen bir muessir olmuştur. Bu bereketle nice buyuk hattatlar silsilesi gunumuze kadar devam edegelmiştir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş / Osmanlı, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan