Hz. Muhammed (sav) hicretin 10. yılında hac gorevini ifa etti. Yaklaşık uc ay sonra vefat ettiği ve bundan sonra başka hac yapmadığı icin bu hacca “veda haccı” denir. Peki Peygamber Efendimiz hac gorevini nasıl yapıyordu?Hz. Peygamber (s.a.v) hicretin 10. yılında hac gorevini ifa etti. Yaklaşık uc ay sonra vefat ettiği ve bundan sonra başka hac yapmadığı icin bu hacca “veda haccı” denir. İbn AbbÂs, Resûlullah'ın (s.a.v) bu haccına veda haccı” denmesini arzu etmez; ona “İslÂm haccı” derdi. Resûlullah (s.a.v) hicretin 10. Yılı ZilkÂde ayına kadar farz bir hac eda etmedi. O yıl hacca gitmeye karar vererek bunu insanlara ilan etti. Kendisiyle birlikte haccetmek icin Medine cevresinden pek cok insan geldi. Allah'ın Elcisi (s.a.v), yıkanmış, sacları taranmış, esaslanmış, rida ve izardan oluşan ihramını giymiş olarak Medine'den ayrıldı. Mekke'ye yonelince, “Allah'ım! Riyasız ve kibirsiz bir hacca niyet ettim.” diyerek niyetini yaptı. ZilkÂde'nin bitimine beş gun kala Cumartesi gunu Medine'den yola cıktı. Resûlullah (s.a.v) muminlerin annelerini beraberinde mahfelerin icinde goturmuştu. Kurbanlıklarını ayırdı, işaretledi ve -Mekke ile Medine arasında, Mekke'ye daha yakın bir yer olan- el-BeydÂ'da devesine biner binmez ihrama girdi. Konakladığı yerlerde beraberindeki AshÂbına namaz kıldırarak yoluna devam etti. İnsanların bildiği ve Resûlullah'ın (s.a.v) yol boyu konaklayıp namaz kıldığı yerlere mescitler kuruldu. Resûlullah (s.a.v) devesi el-KasvÂ'nın uzerine binmiş olarak Mekke'ye gunduz girdi. KÂbe'yi gorunce ellerini kaldırarak şoyle dua etti:
"HAC ARAFAT'TIR"
“Allah'ım! Bu evin şeref, azamet, fazilet ve mehabetini artır. Hac ve umre yapan kimseye de şeref, azamet,fazilet, mehabet ve iyilik ver.” Sonra KÂbe'yi tavaf etti; MakÂm-ı İbrahim'in arkasında iki rekÂt namaz kıldı. Ardından devesinin uzerinde Safa ve Merve arasında sa'y yaptı. Zilhicce'nin 8'ine tekabul eden Terviye gununden bir gun once oğlen vakti Mekke'de bir hutbe irad etti. Sonra tevriye gunu MinÂ'ya cıktı ve orada geceledi. Ertesi gun Arafat'a gitti. Devesinin uzerinde vakfe yaparak dua etti. Resûlullah'ın (s.a.v) Arafat'ta şoyle dediği rivayet edilir: “Hac Arafat'tır. Sabah olmadan toplanma gecesine ulaşan kişinin haccı tamam olur.”
Akşam olunca kurbanlıkları onune katıp hareket etti. Boşluk bulunca aradan gecip Muzdelife'ye gelinceye kadar yurudu. Ateşe yakın konaklayarak akşam ve yatsı namazını bir ezan ve iki kamet ile kıldı. Sonra orada geceledi. Seher vaktinde zayıf insanların kadın ve cocukların kalabalıktan once MinÂ'ya gitmelerine izin verdi. Resûlullah (s.a.v) Arafat'tan hareket edince UsÂme'yi terkisine aldı. Topluluktan ayrılınca el-Fadl b. AbbÂs'ı terkisine aldı. Akabe cemresinde taş atıncaya kadar telbiyeye devam etti. Fecr doğduğunda sabah namazını kıldı. Sonra guneş doğmadan yola devam etti. Muhassir'e vardığında Akabe Cemresi'ni bitirene kadar telbiyeye devam etti. Sonra kurbanlarını kesip saclarını tıraş etti. Bıyıklarını duzeltti, tırnaklarını kesip, tırnaklarının ve saclarının gomulmesini emretti. Sonra guzel koku surdu, gomlek giydi. Resûlullah (s.a.v) diğer gunlerde kucuk cakıl iriliğinde taşlarla guneş batımı sırasında şeytan taşladı. Ertesi gun kurban bayramında oğleden sonra el-Kasv adlı devesinin uzerinden insanlara hutbe irad etti. Sonra Resûlullah (s.a.v) KÂbe'ye veda tavafını yapıp Medine'ye geri dondu. Hz. Peygamber, hac sırasında şoyle telbiye getirirdi:
“Lebbeyk Allahumme lebbeyk lebbeyke l şerîke leke lebbeyk inne'l- hamde ve'n-nimete leke vel mulk l şerîke lek.” (Buyur Allah'ım, buyur! Cağrına icabet edip geldim. Senin ortağın yok, buyur Allah'ım! Hamd ve nimet senindir, mulk de… Senin ortağın yoktur.)
Hz. Âişe'den şoyle bir rivayet nakledilir: “Resûlullah'ın (s.a.v) KÂbe'ye girdiği bir gun sıkıldığını gorunce sordum:
-Neyin var ey Allah'ın Resûlu?
-Bu gun bir iş yaptım keşke yapmasaydım! KÂbe'ye girdim. Belki ummetimden biri gelir ve giremeden gonlu ezik olarak doner. HÂlbuki biz tavafla emredilmişiz, KÂbe'ye girmekle değil.”
CÂbir b. Abdullah'tan şoyle bir rivayet nakledilir:
Kurban bayramının birinci gunu Resûlullah (s.a.v), devesinin uzerinden taşları atarken bize, “Haccın menÂsiklerini iyi oğrenin. Bilemiyorum, belki de bu haccımdan sonra hac yapamayabilirim.” dedi.

Resûlullah (s.a.v), MinÂ'da irad ettiği hutbede şoyle dedi:
“Allah, herkese mirastan payını vermiştir. Varise vasiyet olmaz. Bilmiş olun ki, cocuk yatağındır. Zina edenin payına taş duşer. Bilmiş olun ki, Allah'ın meleklerin ve tum insanların laneti babasından başkasına soy iddiasında bulunanların ya da kendisini -onlardan hoşlanmadığı icin- Mevlalarından başka bir Mevla'ya nispet edenlerin uzerine olsun."
HACC'UL EKBER NEDİR?
İbn Omer, Resûlullah'ın (s.a.v) veda haccı sırasında kurban bayramında cemerÂt (Şeytan taşlanan birbirine yakın uc yer) arasında durup insanlara şoyle seslendiğini haber verdi:
“-Bu gun hangi gundur?
-Kurban bayramıdır.
-Bu şehir hangi şehirdir?
-Haram olan şehirdir.
-Bu ay hangi aydır?
-Haram aydır.
Bu gun buyuk hac (el-Haccu'l-ekber) gunudur. Bu beldenin bu ayda, bu gunde haram olması gibi sizin mallarınız, kanlarınız ve namusunuz birbirinize haramdır.” Sonra ekledi:
“-Tebliğ ettim mi?
-Evet!
-Allah'ım! Şahit ol!”
Resûlullah (s.a.v) veda haccında şoyle buyurdu:
“Aman kolelerinize dikkat edin, kolelerinize! Yediklerinizden yedirin, giydiklerinizden giydirin. Eğer affetmek istemediğiniz bir hata işlerlerse onları satın; sakın onlara işkence etmeyin.”
Resûlullah (s.a.v) Mekke'deyken kendisine, “Bugun size dininizi tamamladım.” (MÂide 5/3) ayeti nazil oldu. Ayet, ona İbrahim'in durduğu yerde vakfe yaptığı sırada inmişti. Medine'ye donuşunden kısa sonra da vefat etti.
Kaynak: Yeni Şafak
İslam ve İhsan