Aziz Mahmut Hudayi Vakfı, tek tek hayır hasenat işleriyle uğraşan kişilerin daha kurumsal bir yapıyla hizmet etme arzusu sonucu kuruldu. Aziz Mahmut Hudayi Hazretlerinin turbesinde yola cıkan vakıf, Hazretin fakirlere sıcak yemek dağıtırken kullandığı kazanların yanı başında hayır işini devam ettirmeye talip oldu. Bugun Turkiye ’nin dort bir yanında ve yaklaşık 100 ulkede faaliyet gosteren vakfın hizmetlerini yonetim kurulu başkanı Ahmed Hamdi Topbaş ’la konuştuk.Roportaj: Emeti Saruhan

Hudayi Vakfı nasıl bir ihtiyacın sonucu ortaya cıktı?

[caption id="attachment_58136" align="alignright" width="274"] Aziz Mahmud Hudayi Vakfı Yonetim Kurulu Başkanı Ahmed Hamdi Topbaş[/caption]

Bu nevi muesseselerin doğuşunda insanların ahiret kaygıları onemli yer tutmaktadır. Fert fert her Musluman ’ın bir infak hayatı vardır. Olmalıdır. Bir birini tanıyan bir grup gonul adamı kendi infak hayatlarını kurumsal bir yapıya donuşturmek, hayırlarını, imkÂnlarını yekûn bir hÂle getirerek; milletimizin insanî, islÂmî ve eğitime yonelik ihtiyaclarına bizatihi katkı sağlayarak nitelikli hizmetler ifa etmek maksadıyla bir araya gelmeye karar verdiler. Teşebbus hurriyeti geliştikce bir nevi gonullu teşebbuslerin de onu acılmış oldu. Bu insanlar zaten hayır hizmetlerinin icinde bulunan insanlar. Birlikten kuvvet doğar hukmunce hayır ve hasenatlarını bir vakıf catısı altında bir araya getirerek hizmetlerini surdurmek istemişler. Bu insanların her biri aslında bir vakıf gibi calışmaktadır zaten. Daha intizamlı, nizamlı bir hayır calışması icin bir araya gelinmiş ve vakfımız kurulmuş.

Vakfınıza Aziz Mahmûd HudÂyî Hazretleri ’nin ismini verme gayeniz neydi?

Vakfımız ilk olarak bu mubarek insanın turbesinin bulunduğu yerde faaliyetlerine başladı. Maneviyatından huzur bulduğumuz bu ortamda başladığımız icin de hazretin ismini koymaya karar verilmiş. Zaten Aziz Mahmûd HudÂyî Hazretlerinin zamanında fakirlere sıcak yemek, corba dağıtılan kazanlar da hÂlen buradaydı. Yani zaten mazide yapılan bir hizmet varmış; ama bu hizmet sonmeye yuz tutmuş. Biz de bu hizmeti yeniden aktif hÂle getirme adına ozellikle burayı tercih ettik. Boylece bu guzel mekÂn, yapacağımız faaliyetlerin doğal bir zemini oldu.

Vakfınızın yoksullara ve muhtaclara yaptığı yardımlar var. Bu konuda ilk calışmaları yaptığınızda nasıl bir ortam vardı. Yardım kuruluşları bugunku gibi cok muydu? Ne gibi zorluklar ve sıkıntılar yaşadınız?

Eskiden kısıtlı imkÂnlarla yardımlar yapmaya calışıyorduk. İmkÂnlar zordu. Ulkemizde her şeyin gelişmesi gibi sivil toplum kuruluşları da gelişip buyumekte. Biz ilk zamanlarda cok az kişiye yetecek kadar bir corba kaynatmakla işe başladık. Cok az sayıda fukaraya da gıda kolisi dağıtıyorduk. Cunku o zaman ulke genel olarak bir ekonomik sıkıntı icerisindeydi. Bu gun ise gelişen ekonomik şartlarla, şu anda sadece İstanbul ’daki aşevlerinde gunluk yaklaşık 2000 kişiye yemek; aylık 5000 kişiye de gıda kolisi hizmetleri ulaştıracak hizmetleri yurutecek duruma geldik. Tabi hizmet yapabilmek icin insan ve imkÂn lazım. İş yapabilecek insanın ve imkÂnın varsa hizmetler de her zaman buyumeye meyillidir.

Şurası da takdire şÃ‚yÂndır ki, İnsanımız tabiatı gereği yardım etmeye meyyaldir. Mensubu bulunmaktan şeref duyduğumuz buyuklerimiz ve torunları olmaktan gurur duyduğumuz ecdadımız bu konuda dunyaya ornek olacak guzellikler sergilemişlerdir. Gerek Selcuklu gerekse Osmanlı doneminde vakıf medeniyeti zirve donemlerini yaşamışlardır. Bu sebeple calışmaya başladığımız ilk yıllardan itibaren cevremizden hep takdir gorduk. Destek gorduk. Tabi ki her konuda olduğu gibi yardım calışmaları sırasında da zorluklar mutlaka olmakta; ama bu işin manevi getirisinin farkında olanlarda “zahmette rahmet vardır” anlayışı hÂkimdir.



Yardıma muhtac ailelerin cocuklarını da okutuyorsunuz. Yaşlılar ve kimsesizler icin de huzur yurtlarınız var. İhtiyacı olan icin sağlık hizmetleri veriyorsunuz. Buradan yola cıkarak vakfınızın yardım faaliyetine bir butun olarak yaklaştığını soyleyebilir miyiz?

Biz oncelikle bize ulaşan ya da bizim ulaştığımız ihtiyac sahiplerinin ihtiyaclarını vakfımızın imkÂnları olcusunde gidermeye gayret ediyoruz. Tabi ki aclık en oncelikli giderilmesi gereken ihtiyactır. İnsanların karnını doyurduktan sonra diğer ihtiyaclarına bakabiliyorsunuz. Birincil ihtiyaclardan sonra ozellikle cocuk ve genclere yonelik calışmalarımız oluyor. Bu cocukları ve gencleri topluma kazandırmaya; ulkemize, vatanımıza faydalı insan olmalarına yardımcı olmaya calışıyoruz. Bu itibarla kurslar; ozellikle de Kur ’an Kursları, oğrenci yurtları gibi muesseselerimiz bulunmakta. Devletimizin bir takım hizmetleri daha organize bir şekilde gercekleştirdiğini gormeye başladıktan sonra o alanlardaki hizmetlerimizi bırakarak diğer hizmet alanlarına yoğunlaşıyoruz. Huzur yurdu hizmeti de boyledir.



100'UN USTUNDE ULKEDE VARIZ

Vakfınız yabancı oğrencilere de burs hizmeti veriyor. Hangi ulkelerden, kac oğrenciniz var?

Başta Afrika ulkeleri olmak uzere Balkanlar, Orta Asya, Ortadoğu ve Avrupa ulkelerinden gelen oğrencilerimiz var. Bunların bircoğuna burs imkÂnı sağlıyoruz. Ayrıca yurticinde okuyan ve ihtiyac sahibi olan oğrencilerimize de burs imkÂnı sağlıyoruz.

Suriye, Gazze, Afrika bircok yurt dışı ulkesinde faaliyetleriniz var ama biz bunları pek bilmiyoruz. Hangi ulkelerde nasıl calışmalarınız var?

Ortadoğu, Orta Asya, Balkanlar ve Afrika ’nın muhtelif ulkelerinde gıda dağıtımı, su kuyusu, giyecek yardımı, kurban hizmetlerinin yanında cami ve okul inşaasında desteklerimiz olmaktadır. Ozellikle afet ve benzeri durumlarda vakfımız, gonuldaşlarıyla beraber muhtacların yaralarını sarmaya gayret etmektedir. Bunların yanında, Filistin, Suriye, Irak, Endonezya, Kamerun, Burkina Faso, Mali, Nijer, Nijerya, Fildişi, Tanzanya, Gabon, Cad, Sudan, Afganistan, Kırgızistan, Uganda, Bosna gibi 30 ’a yakın ulkede Kreş, İmam-Hatip Lisesi, Oğretmen Okulu, İlahiyat Fakultesi, kultur merkezleri ve Kur ’Ân Kursları gibi orgun eğitim muesseseleri, yabancı dillerde kitap calışmaları ve kulturel calışmalar yapılmaktadır. 50 ’ye yakın ulkede ise insani yardım hizmetleri ifa edilmektedir. 100 ’un uzerinde ulkede yayıncılık faaliyetlerimiz var. 49 dilde yayınlarımız cıkmakta. Bunların bir kısmı ders kitabı niteliğindeki eserlerdir. Ayrıca 9 dilde 19 farklı dergiyle sureli yayın hizmetimiz devam etmektedir. Sosyal kulturel alandaysa uluslararası ve yerel konferanslar, seminerler, kermesler duzenlemekteyiz.



REKLAMA İTİBAR ETMİYORUZ

Vakfınızın calışmalarını basında vb. cok fazla gormuyoruz. Bunun sebebi nedir? Yardım faaliyetlerini one cıkarmama gibi bir prensibiniz mi var?

Geleneğimizde infakı veya hayrı gostererek insanları minnet altında bırakmak uygun gorulmemiştir. Bu itibarla mumkun olduğunca sadece ihtiyac sahibinin haberinin olabileceği şekilde bu tur yardımları yapmayı tercih ediyoruz. Zaman zaman elbette acıktan yapılan infak ve yardımlar da olmaktadır. Gizli veya acık yapılan bu yardımların her biri zaten kayıt altında ve hukukî yapılara riayet edilerek yapılmaktadır. Bununla birlikte reklam cihetine pek itibar edilmemektedir. Yine bazen hayır sahiplerine yol gosterme, rehberlik etme maksadıyla teşvik edici ve onları da bu hayır kervanında katkıda bulundurma niyetiyle zaman zaman kucuk tanıtım toplantılarımız olmaktadır; ancak kamudaki reklamları tercih etmemekteyiz. Bu aynı zamanda muteberrilerimizin de arzusudur.



UMMETİN NİTELİKLİ İNSANA İHTİYACI VAR

İLAM diye bilinen İlmî Araştırmalar Merkezi ’ni, hangi duşuncelerle kurdunuz? Bu alanda bir boşluk mu gordunuz? Neden bu alana eğildiniz?

Milletin ve ummetin nitelikli insanlara ihtiyacı var. Gecmişte vardı, bu gun var; yarın da olacak. Nitelikli insan ihtiyacını gidermenin yolu ise coğu zaman ilimden gecer. Bilgi, fert planında olsun; devlet planında olsun tarih boyunca surekli guc olmuştur. İşte bu duşuncelerden yola cıkarak kurmuş olduğumuz İLAM, milletimize akademik anlamda kendini iyi yetiştirmiş ilim adamları kazandırmak niyetindedir. Bu Âlim adaylarına, hem fizikî calışma ortamı; hem kutuphane ortamı hem de araştırma ortamı sağlanmaktadır. Bunun yanında yuksek duzeyde burslarla desteklenerek bu kardeşlerimizin ilme teksif olmalarına yardımcı olunmaktadır. Bu gune kadar, bu ilim yuvasından universitelerimize cok sayıda ilim insanı kazandırmıştır.

Şehbal Genclik Gelişim Merkezleri ’nde genclere yonelik ceşitli calışmalar gercekleştiriyorsunuz. Yaptığınız calışmalarla genclerin dilini yakalayabiliyor musunuz? Bu calışmalar sonucu ne hedefliyorsunuz?

Ozellikle hanımlara yonelik cok ceşitli sahalarda eğitim imkÂnı sunan birimlerdir. İnsanımızın bu
eğitim birimlerine ilgisi oldukca yoğundur. Bu ilgi, bu mekÂnların, insanımızın dilini kavradığını gostermektedir. Şehbal ’lerde; Cocuklarımız, genc kızlarımız, evlilerimiz olgun hanımlarımızın her birisi icin uygun program turleri geliştirilmektedir. İnsanlarımızın bilgi, kultur, din ve millî şuur kazandığı bereketli muesseselerdir.



SURİYELİLER YOKLUĞUN BİZ VARLIĞIN İMTİHANINDAYIZ

Bugun en buyuk sorunlarımızdan biri Suriyeli multecilere sahip cıkılması. Sizin ne gibi calışmalarınız var?

Biz Suriyeli kardeşlerimize başta İstanbul olmak uzere diğer sınır kentlerimizdeki; ozellikle Kilis, Şanlıurfa ve Hatay gibi şehirlerimizdeki kardeşlerimize, buradaki partner kuruluşlarımız aracılığıyla ciddi oranda gıda yardımı, giyecek, yakacak yardımlarının yanı sıra, temizlik malzemeleri ve battaniye gibi barınma malzemeleri dağıtımı yaptık ve yapmaya da devam ediyoruz. Yeni gelen ve şuan da baraka vb. uygunsuz yerlerde kalan kardeşlerimizin, imkÂnlar olcusunde ev kurmasına ve ev ihtiyaclarını gidermeleri hususunda yardımcı olanın gayreti icindeyiz. Ayrıca vakfımız bunyesinde kesilen adak ve kurbanların da buyuk bir kısmını bu kardeşlerimize ulaştırmaya gayret ediyoruz. Bununla birlikte İstanbul Anadolu yakasında Sultanbeyli merkezli olmak uzere sağlık alanında da calışmalarımız mevcuttur. Yine Millî Eğitim Bakanlığı ile iş birliği icerisinde eğitim faaliyetlerine de destek olmaktayız. Tum bunların yanında Bayırbucak Turkmen kardeşlerimize ve Suriye icinde kalan mazlumlara da imkÂnlarımız olcusunde yardımlar gondermeye gayret ediyoruz.

Peki bu tarz yardımlar yeterli mi? Suriyeli multeciler icin ne gibi calışmalar yapılmalı?

Tum bu yaptıklarımız, bir butunun icinde ancak cok kucuk bir parcayı oluşturmaktadır. Biz İstanbul ’da yaklaşık 5000 aileye aylık erzak dağıtıyoruz; ama ulaşılması gereken belki on binlerce aile daha var. Neler yapılabilir? En başta bu ailelerin cocukları eğitilmeli, topluma entegre edilmeli ve aile buyuklerine de bir şekilde istihdam alanları oluşturulmalı. Evlenecek olanlara yuva kurmalarına yardımcı olunmalı ve kendi ayakları uzerinde duracak mekanizmanın sağlanması gerekmektir. Devletin kullî bir şekilde bu eğitim surecine el atması gerekiyor. Bu gun sahip cıkamadığımız bir insana yarın hicbir şey yapamayız. Bu gun kaybettiğimiz bir insan başkalarının kazandığı insan olur. Muhtaclık tek taraflı değil aslında. Bizim de onlara ihtiyacımız var. Onlar yokluğun imtihanındalar biz de varlığın imtihanındayız. Onun icin herkes bu konuda elinden geleni yapmak zorundadır.

Ayrıntılı Bilgi: www.hudayivakfi.org

Kaynak: Gercek Hayat Dergisi, 806. Sayı, 4-10 Nisan 2016
İslam ve İhsan