ali kuşcu sozleri ali kuşcunun sozleri kuşcunun ilginc bir olayı hayatından ilginc bir olay hayatında olay
Ali Kuşcu ( 1400-1474 )


Turk bilim dunyasının buyuk matematikcisi ve astronumu... Fatih'in, "Bilgi guneşi" dediği Turk!.. Devletlerin kapıştığı bir bilgin...

Ali Kuşcu, 1400 yılında Semerkant'ta doğdu. Babası, Uluğ Bey'in doğancıbaşısı Mehmet Beydir. Babasının bu gorevinden oturu, oğlu Ali'ye, 'Kuşcu" adı takılmıştır. Asıl adı, AlÂettin Ali'dir, Ali Kuşcu olarak un yapmıştır.

XV. yuzyıl başlarında Buhara, Semerkant, Fergana cevresindeki medreseler, butun dunyaya din ve bilim unluleri yetiştiriyor, dunyanın her tarafından gelen oğrencileri eğitip geliştiriyordu. Ozellikle, matematik ve astronomide en buyuk bilgi kaynağı haline gelmişti. Semerkant'daki rasathane, dunyanın en gelişmiş rasathanesi, bu rasathanede hizmet gorenlerde, dunyanın en buyuk bilim otoriteleri idi. Hatta Semerkant hukumdarı Uluğ Bey, buyuk bir bilgindi, bu rasathanede bizzat calışıyordu ve yazdığı "Zeyc" adlı kitap, aynı yuzyıl icinde LÂtince, Yunanca’ya cevrilmiş ve Avrupa universitelerinin ders kitabı olmuştu.

KADI'ZADE RUMÎ ALİ KUŞCU'NUN HOCALIĞINI YAPTI

İşte Ali Kuşcu, boyle bir ortamda dunyaya geldi. Babasının, Uluğ Bey'in doğancıbaşısı olması, hukumdarlara tanışmasını kolaylaştırdı ve bilgin hukumdar, genc Ali Kuşcu'da gorduğu yeteneği iyi değerlendirerek onun eğitimi ile yakından ilgilendi. Ali Kuşcu'yu sarayına aldı, sohbetlerinde bulundurdu ve kendisine arkadaş muamelesi etti.

O yıllarda Semerkant rasathanesinin başında, dunyanın tanınmış astronom ve metamatikcilerinden Bursalı Kadızade Rumî vardı. Hukumdarın isteği uzerine, bu unlu bilgin, Ali Kuşcu'nun hocası olmuştur. Ayrıca, hukumdar ve bilgin Uluğ Bey de Ali Kuşcu'ya dersler veriyor, onunla ava cıkacak kadar yakınlık gosteriyordu.

Fakat Ali Kuşcu'nun oğrenme hırsı sınırsızdı. Kendi memleketi dışında da oğrenecek bircok şeyler olduğuna inanıyor ve bunları da oğrenmenin carelerini duşunuyordu. Uluğ Bey'e başvurup başka ulkelere gitmek, oradaki bilginlerden yararlanmak istediği soylese, belki hukumdar kendisine izin verir ve başka ulkelere gitmesini kolaylardı. Fakat Ali Kuşcu, kendisine izin verilmemesi halinde, Semerkant’tan ayrılamayacağını duşunerek, Uluğ Bey'e haber vermeksizin İran'a gecti.

O yıllar, İran'ın en buyuk bilim merkezi, Kirman'dı. Kirman'ın bilginleri ile tanıştı, dersler gordu ve oğrenimini tamamladı. Bu donem icinde, ayın goruntuleri ustunde ozel calışmalar yaptı. Ay yuzunun yapısını inceledi ve "Risalei Hallu’l- EşkÂli Kamer" adlı bir eser vucuda getirdi. Bu ay yuzunun jeolojik yapısını inceleyen eser, o zamana kadar elde edilmiş bilgilere yeni katkılarda bulunuyordu.

ELCİ OLARAK FATİH'İN HUZURUNA CIKTI

Semerkan’ta dondu ve kabahatini bildiği icin, Uluğ Beyin huzuruna utanarak cıktı. Uluğ Bey, kendisini iyi karşıladı ve "Soyle bakalım" dedi, "Bize oralardan ne hediye getirdin?" Ali Kuşcu, hukumdara hazırladığı eserini sundu. Bilgin hukumdar, Ali Kuşcu'yu bağışladı ve yeniden Buhara Rasathanesi’ndeki calışmalara başlamasına izin verdi.

Buhara rasathanesinin calışmalarını Bursalı Kadızade Rumî ile Giyasettin Cemşit yonetmekte idiler. Bu iki bilginin birbiri ardından olumu uzerine, rasathane calışmaları, Ali Kuşcu tarafından surdurulmuştur. Bu donemde bizzat hukumdarın yazdığı "Zeyc" adlı eserini Ali Kuşcu gozden gecirdi ve duzenledi. Buhara medresesinde de dersler verdi. Fakat Uluğ Bey'in oldurulmesi uzerine ic savaşların başlamasından sonra, Hacca gitmek bahanesi ile buradan ayrıldı ve Tebrize Uzun Hasan'ın hizmetine girdi.

Uzun Hasan, Ali Kuşcu'ya buyuk itibar gostermiş, sarayında misafir etmiştir. Hatta Osmanlılarla yapılacak barış konuşmaları icin bir heyetle birlikte Ali Kuşcu'yu İstanbul'a gonderdi. Fatih Sultan Mehmet, gelen heyetin icinde Ali Kuşcu'nun bulunduğunu oğrenince, heyeti torenle karşıladı ve padişahın hicbir elciye gostermediği sevgi ve saygıyı kendisine gosterdi. Bu ilginin sebebini padişahtan oğrenmek isteyenlere Fatih, "Ali Kuşcu, Uzun Hasan'ın elcisi değil, bilginin guneşidir." demişti.


Fatih, Ali Kuşcu'ya, İstanbul'da kalmasını teklif etti. Ali Kuşcu da Fatih'i cok sevmiş ve İstanbul'da kalmayı cok istemişti ama, elcilik gorevini tamamlaması gerekti. Padişaha, gorevini tamamladıktan sonra İstanbul'a geleceğini vaddetti ve sozunu tuttu.

ASTRONOMİ BİLİMİNE BUYUK KATKILARI OLDU

Ali Kuşcu, Ayasofya medresesinde matematik, kozmoğrafya ve geometri okutmuştur. Daha sonra, bir kurs acarak, riyaziye dersleri vermeye başladı. Fatih, Uzun Hasan uzerine sefere cıktığı zaman, yanına Ali Kuşcu'yu da almış ve "Otlukbeli" zaferinde onu da bulundurmuştur. Ali Kuşcu, bu sefer sırasında yazdığı "Risalet-i Fethiyye" adlı kitabını, zafer gunu padişaha sunmuş ve Fatih'ten buyuk iltifat gormuştur.

16 aralık 1474'de İstanbul'da oldu. Eyup Sultan Turbesi civarına gomuldu. Ali Kuşcu, Osmanlı imparatorluğunun astronomi bilimini kuran bilginlerden biridir. Astronomi bilimine buyuk katkıları olmuştur, dunyaca unludur.

alıntı