Bazı kişi ve guruplar yaptıkları kotu işlere meşruiyet kazandırmak icin İslam, cihad ve şeriat gibi kavramları kullanmakta, bu kavramların arkasına sığınarak işledikleri kotuluk ve cinayetler yanında ayrıca en buyuk kotuluğu ve cinayeti bu kavramlara karşı işlemektedirler.
İSLÂM'IN GÂYESİ

Gayesi insanlara dunya ve ahiret mutluluğunu temin olan, barışı, huzuru ve ıslahı esas alan bir dini duşmanlık, teror ve ifsad aleti ve vasıtası haline sokanlar ya cehaleti, ya menfaati veya hıyaneti temsil etmektedirler. Bunlar İslam ’ın onunde en buyuk engeldirler.

Son zamanlarda Daiş, el-Kaide, Boko Haram gibi guya İslam aleminin bağımsızlığı icin emperyalizme karşı savaştıklarını soyleyenler aslında emperyalizmin maşası olduklarının farkında değillerdir. Bağımsızlık icin Muslumanların en buyuk teminatı olan gercek İslam ’ı ve cihadı cinayet, yağma ve talan aleti haline getirenler inşa ve ıslah vasıtalarını ifna ve ifsad sebebi haline sokarak İslam ’a ve Muslumanlara en buyuk kotuluğu yapmaktadırlar. Cinayetle, yağma ile, terorle anılır hale getirilen bir İslam, oluşturulan bu kotu algı ile başkaları nezdinde nasıl kabul gorur?

MUSLUMANLARI TEDİRGİN EDEN HAREKETLER

Ustelik İslam adına emperyalistlerle savaştıklarını soyleyenler, halifelik iddiasında bulunanlar sadece Muslumanları katletmekte, dostları tahrib duşmanları tamir etmektedirler. Bu nasıl İslam, nasıl cihad, nasıl hilafettir? Dostların tedirgin duşmanların emin olduğu bir hareket nasıl İslÂmî olabilir? Yahudileri sevindiren, batı ulkelerince desteklenen hareketler nasıl İslÂmî olabilir?

Uzun zamandır ic ve dış guclerce ezilen, horlanan, somurulen İslam ulkelerinde mağduriyetin ve caresizliğin beslediği bir ofke ve nefretin had safhaya geldiği doğrudur. Arap baharı olarak ifade edilen kıyam hareketi bağımsızlığı, demokrasiyi, muslumanların onurunu kurtarmaya yonelik bir hareket olarak başlamışken, ceşitli entrikalarla hedefinden saptırılmış, bahar kışa cevrilmiştir. Bu saptırmada muslumanların cehaleti ve kontrolsuz ofkesi sinsice kullanılmış, silahlar duşmanlara karşı kullanılacak yerde dostlara karşı kullanılmış ve halen de kullanılmaktadır.

IRK VE MEZHEB CATIŞMALARI

Muslumanların muslumanlarca tahrib ettirilme hareketinde ırk ve mezheb faktorleri de devreye sokulmuş, oldurenin neden oldurduğu, oldurulenin neden oldurulduğunun bilinmediği bir fitne ve kaos ortamı oluşturulmuştur.

Oldurmenin ve oldurme bahanelerinin bu kadar kolay ve ucuz olduğu bir donem İslam aleminde şimdiye kadar pek yaşanmamıştır. Gerci Cemel, Sıffin, Kerbela gibi acı olaylar yaşanmış fakat gunumuzde yaşananlar bunları katbekat gecmiştir.

HAKSIZ YERE ADAM OLDURMEK

Haksız yere insan oldurmek ve hele muslumanın canına kıymak bu kadar ucuz ve kolay mıdır? İslam adına cinayet işleyenler Allah ’ın kelamına kulak versinler veya hic İslam adını kullanmasınlar:

“Hata dışında bir mumin, diğer bir mu ’mini olduremez. Ve kim bir mu ’mini yanlışlıkla oldururse mu ’min bir kole azad etmesi ve olenin ailesine (varislerine) teslim edilecek bir diyet vermesi gerekir. Ancak olenin ailesi o diyeti bağışlarsa o başka.” (Nisa, 92) Ortalama olarak bir diyetin bedeli 100 deve kıymetindedir. Bu ceza insan hayatının elbette tam karşılığı değildir. Zaten hic bir şey hayatın karşılığı olamaz, bu diyet caydırıcı ve dikkatli olmaya yoneliktir.

"SEN MU'MİN DEĞİLSİN" DEMEYİN!

İnsan hayatına, ozellikle de musluman hayatına karşı son derce titiz davranılmasına dair MevlÂmızın şu ikazına kulak vermek gerekir.

“Ey iman edenler! Allah yolunda savaşa cıktığınız zaman iyice anlayıp dinleyin. Size selam verene, dunya hayatının gecici menfaatine goz dikerek “Sen mu ’min değilsin” demeyin. Bilesiniz ki Allah katında sayısız ganimetler vardır. Daha onceleri siz de boyleydiniz. Sonra Allah size lutûfta bulundu.” (Nisa, 94)

"KALBİNİ YARDIN DA MI BİLDİN?"

Bu ayetin iniş sebebi olarak şoyle bir olay zikredilir: Hz. Peygamber (s.a.v.) Galib b. FudÂle komutasında bir mufrezeyi duşman uzerine gondermişti. Duşmanlar mufrezeyi gorunce dağılıp kactılar. Fakat iclerinden Midras b. Nehîk veya Nuheyk kacmadı. Zira o musluman olmuştu. Yanında davarı vardı. Mufreze ona yaklaştığında tekbir getirdi. O da getirdi ve selam vererek kelime-i tevhidi soyledi. Bununla birlikte Usame b. Zeyd onu oldurup surusune el koydu. Hz. Peygamberin huzuruna geldiklerinde. Olayı oğrenen efendimiz Usame ’ye darıldı ve onu azarlayıp: “Musluman olduğunu soylediği halde, malına tamah ederek onu oldurdunuz ha” buyurdu. Usame: "Ya Rasûlallah o, korkusundan musluman olduğunu" soyledi, deyince Rasulullah: “Kalbini yardın da mı bildin?” dedi. (Elmalı, 3/53-54)

OLDURMEKTE HATA ETMEK YERİNE AFFETMEKTE HATA ETMEK

Bir kimse muslumanlara selam verdiği, musluman olduğunu soylediği, savaştan vaz gecip muslumanlara teslim olduğu, barış teklif ettiği takdirde onu oldurmek caiz değildir. Oldurmede hata etmektense afta hata etmek daha iyidir. Oldurmek duşmanlığa, bağışlamak dostluğa kapı acar. Menfaat ve ganimet elde etmek icin oldurmek ne insanlığa, ne muslumanlığa sığar. Samimi mu ’mine Mevl ’nın hazırladığı sevap ve ganimet hic bir şeyle değişilmez. Ben muslumanım diyene hayır sen musluman değilsin denmez. Hz. Peygamber (s.a.v.) kelime-i tevhidi soyleyen herkesi kabul etmiş, kendine musluman muamelesi yapmıştır. Biz zahire gore davranır, ic yuzunu Allah ’a havale ederiz. Tam emin olmazsak sadece araya mesafe kor, sırlarımızı acmaz, fakat yine selam-sabaha devam ederiz. Hz. Peygamber (s.a.v.) ’in, munafıklara karşı tavrı boyleydi.

MUSLUMAN BİR KİMSEYİ KASTEN OLDURMENİN BEDELİ

Muslumanı yanlışlıkla oldurmenin bile ağır bedeli olduğuna gore onu kasten oldurmenin cezası ise cok daha ağırdır. Bu hususta Mevlamız şoyle buyurmuşlardır:

“Kim de bir mu ’mini kasten oldururse cezası: İcinde devamlı kalmak uzere cehennemdir. Allah ona gazab etmiş, onu lÂnetlemiş ve onun icin buyuk bir azab hazırlamıştır.” (Nisa, 93) Ehl-i sunnet Âlimleri; bir kimse İslam ’dan cıkıp kufre donmedikce, ne kadar buyuk gunah işlerse işlesin cehennemde ebedi kalmaz diyerek ayeti te ’vil cihetine gitmişler, katil tovbe etmezse ve oldurmeyi helÂl sayarsa ebedi cehennemlik olur demişler. Hariciler ve Mutezile mezhebine mensup olanlar ise te ’vile gitmeyip Âyetin zahirini esas almışlardır. Teville hafifletilmeye calışılsa da kasten musluman oldurmenin cezası cok ağırdır. Allah onu kÂfirler gibi ebedi cezaya mahkum etse sezadır. Fakat nihai noktada cezanın takdiri Allah ’a aittir.

KISAS NE DEMEK?

İnsan oldurmenin aklî ve ahlÂkî hic bir sebebi olamaz, ancak oldurmeyi onlemek icin oldurmeye baş vurulabilir. “Kısasta sizin icin hayat vardır.” (Bakara, 179)

Kısas; kasten insan oldurenin oldurulmesi olduğuna gore ‘oldurmede nasıl hayat olur? ’ denilirse; katil olduruleceğini bilirse oldurmekten vazgecer. Boylece oldurme onlenmiş olur. Oldurmek, ameliyat gibi son başvurulacak caredir. Oldurmeyi meslek edinenlerin işi olumleri coğaltmak ve silah tuccarlarına taşeronluk yapmaktır. Gavur silahıyla musluman oldurmek ve bunu musluman(!) eliyle yapmak bizi kahrediyor. Duşmanlar kazansın, semirsin ve somursunler diye dostun dostu oldurmesi, muslumanın muslumanı boğazlaması kadar acı bir tablo olabilir mi? Hani onlar “Kafirlere karşı cetin, kendi aralarında merhametli.” (Fetih, 29) olacaklardı.

SOZDE MUSLUMANLARIN İSLÂM'A VERDİĞİ ZARARLAR

Şimdilerde durum tam tersine dondu. Aynı Allah ’a kul, aynı Peygambere ummet, aynı kitaba mensup olanlar, aynı kıbleye yonelenler, aynı cennete girmek isteyenler sahip oldukları değerlere ihanet etme yarışına girdiler.

Muslumanların yaşadığı butun sıkıntıların sebebi Mevla ’nın hayat dusturu olarak bildirdiği değerleri ciğnemiş olmalarıdır. Duşmanlar tarafından ciğnenmelerinin, birbirlerini ciğnemelerinin sebebi oncelikle bu değerlerin ciğnenmiş olmasıdır. Allah hic kimseye zulmetmez. Herkes iyi veya kotu yapmış olduğu amelin karşılığını gormektedir. Amele gore karşılık vardır. İsim ve resim muslumanlığı işe yaramadığı gibi ustelik İslam imajını da zedeliyor. Daha once neşredilen bir makalemin başlığı “İslam ’ın, sozde muslumanlardan cektiği” şeklindeydi.

İslam Âleminin bugunku goruntusu, İslam ’ın onunde simsiyah bir perdedir. Mevl bizi bu konumda olmaktan tez zamanda kurtarsın, iğrenilmekten imrenilmek mertebesine cıkarsın. Amin...

Kaynak: Ali Rıza Temel, Altınoluk Dergisi, Ekim 2015, Sayı: 356
İslam ve İhsan